İçinde rk olan 5 harfli 39 kelime var. İçerisinde RK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında rk olan kelimeler listesine ya da Sonu rk ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MARKİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bazı Batı devletlerinde kont ile dük arasındaki bir soyluluk unvanı
-
[isim]
Bazı Batı devletlerinde kont ile dük arasındaki bir soyluluk unvanı
- ŞARKİ
- ...
- ÜRKME
-
-
[isim]
Ürkmek durumu, tevahhuş
-
[isim]
Ürkmek durumu, tevahhuş
- FIRKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan topluluğu
-
Siyasal topluluk, parti (I)
- "Mecliste, hâkim olan fırkanın, hükûmet teşkilini, muhalif ve ekalliyette bulunan bir fırkaya terk etmesi ise asla mevzubahis olamaz." (Atatürk)
-
Tümen
- "Benim burada bir fırka kumandanım vardı." (Peyami Safa)
-
[isim]
İnsan topluluğu
- MARKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Resim veya harfle yapılan işaret
-
Bilet, para yerine kullanılan metal veya başka şeyden parça
-
Bir ticari malı, herhangi bir nesneyi tanıtmaya, benzerinden ayırmaya yarayan özel ad veya işaret
-
Tanınmış ürün, saygın kişi vb
-
[isim]
Resim veya harfle yapılan işaret
- ARKOZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Birleşiminde feldspat bulunan, kum taşı türünden bir tortul kayaç
- "Değirmen taşları sert arkozdan yapılır."
-
[isim]
Birleşiminde feldspat bulunan, kum taşı türünden bir tortul kayaç
- ERKLİ
-
-
[sıfat]
Erki olan, nüfuzlu, muktedir, kadir
-
[sıfat]
Erki olan, nüfuzlu, muktedir, kadir
- ÖZERK
-
-
[sıfat]
Ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme yetkisi olan (kuruluş, devlet vb.), muhtar, otonom
-
[sıfat]
Ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme yetkisi olan (kuruluş, devlet vb.), muhtar, otonom
- HERKE
-
-
[isim]
Bakraç, kova
- "... kadınlar da başlarını örtüledikleri gibi ellerinde herkeler, tatlı su çeşmelerinin başında, mezarlıktaki servilerde kargaların meclis kurması gibi toplandılar." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Bakraç, kova
- PARKA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle askerin açık hava eğitimi ve manevra sırasında giydiği soğuğa karşı koruyucu, başlıklı bir çeşit üstlük
-
Genellikle gençlerin giydiği başlıklı bir tür üstlük
-
[isim]
Genellikle askerin açık hava eğitimi ve manevra sırasında giydiği soğuğa karşı koruyucu, başlıklı bir çeşit üstlük
- ERKİN
-
-
[sıfat]
Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest
-
[sıfat]
Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest
- YARKA
-
Kelime Kökeni : Bulgarca
-
[isim]
Büyük piliç
-
[isim]
Büyük piliç
- IRKÇI
-
-
Irkçılık yanlısı olan kimse
-
Irkçılık yanlısı olan kimse
- ORKİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Er bezlerinin iltihaplanıp şişmesi
-
[isim]
Er bezlerinin iltihaplanıp şişmesi
- ERKEK
-
-
[isim]
İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı
- "Ayşe hanım erkek gibi sesiyle bağırdı."
-
Sperma oluşturan organizma
- "İnsan erkek olur da bu yaşta alnının teriyle ekmeğini kazanacağı bir iş tutmaz mı?" (Necati Cumalı)
-
Yetişkin adam, bay, kadın karşıtı
- "Erkekler gelince buraya, karılar işte böyle kaçar." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Koca
- "Kadın erkeğini uğurladı."
-
[sıfat]
Sözüne güvenilir, mert
-
[sıfat]
Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı
-
[sıfat]
Sert, kolay bükülmez
- "Erkek demir, erkek bakır."
-
[isim]
İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı
- KIRKI
-
-
[isim]
Kırkma işi
-
Davarların yün veya kıllarını kırkmaya yarayan makasa benzer araç
-
[isim]
Kırkma işi
- MARKE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
İşaretlenmiş, belirtilmiş
-
[sıfat]
İşaretlenmiş, belirtilmiş
- KORKU
-
-
[isim]
Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü
- "Yarı çocuk kalbimde korku, kapıya yaklaştıkça büyüyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Bir korku düştü canıma acep nola benim hâlim / Derman olmaz ise bana acep nola benim hâlim?" (Yunus Emre)
- "Devletin bu türden denetimlere kalkması, korku salma amacına yöneliktir." (Melih Cevdet Anday)
- "Kadınlıktan, erkeklikten tiksiniyordu ve etteki sır ona korku veriyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara
- "Yollarda korku kalmadı."
-
Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, kalp, solunum hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu
-
[isim]
Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü
- TERKİ
-
-
[isim]
Eyerin arka bölümü
- "Avluda terkiden yere atladığında öfkeden kudurmuştu." (Yahya Kemal)
- "Sonra atlarının terkisine aldılar, benimle beraber kaçtılar." (Haldun Taner)
-
Binek hayvanının sağrısı
-
[isim]
Eyerin arka bölümü
- SİRKE
-
-
[isim]
Bit, tahtakurusu vb.nin asalak böceklerin yumurtası
- "Hepsi bit, sirke içinde, sıvandım, hepsini temizledim." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bit, tahtakurusu vb.nin asalak böceklerin yumurtası