İçinde pı olan 8 harfli 47 kelime var. İçerisinde PI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında pı olan kelimeler listesine ya da Sonu pı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAPITMAK
-
-
[nsz]
Ruhsal bir düzensizlik içine düşmek
-
[-i]
Şaşırmak
- "Feride, senin kaşların lakırtılarına benziyor, güzel güzel, ince ince başlıyor fakat sonra yolunu sapıtıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Saçmalamaya başlamak
-
Aklını bozmak
-
[nsz]
Ruhsal bir düzensizlik içine düşmek
- ÇARPIKÇA
-
-
[sıfat]
Biraz çarpık
-
[sıfat]
Biraz çarpık
- YAPIMEVİ
-
-
[isim]
İmalathane
-
Film yapımı işiyle uğraşmak için kurulmuş ortaklık
-
[isim]
İmalathane
- ÇIRPILMA
-
-
[isim]
Çırpılmak işi
-
[isim]
Çırpılmak işi
- KAPIŞMAK
-
-
[-i]
Birlikte bir şeyin üzerine üşüşüp aceleyle almak, kapmak
-
Kavgaya tutuşmak
- "En yakın arkadaşı bir romancımızla bu konuda kapıştığı geceyi unutamam." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Kavgaya girmek
- "Her seferinde kıyasıya kapıştıklarını, nahak yere kalp kıracaklarını sanıyor." (Atilla İlhan)
-
[-le]
Hırsla güreşe başlamak
-
[-i]
Birlikte bir şeyin üzerine üşüşüp aceleyle almak, kapmak
- ÇARPINMA
-
-
[isim]
Çarpınmak işi
-
[isim]
Çarpınmak işi
- KAPILMAK
-
-
Kapma işine konu olmak
- "Bir ara korkuya kapıldım." (Refik Halit Karay)
-
Sürüklenmek
- "Aralarından biri akıntıya kapıldığı zaman ötekiler var kuvvetleriyle dayanarak onu geri çekiyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Birine güvenip boş bulunarak aldanmak
- "Ben onun sözlerine kapıldım."
-
Bir kimseye tutulmak, bağlanmak, aşırı sevgi duymak
- "Kızın güzelliğine kapılarak evlenme teklif etti."
-
Bir şeyin veya kimsenin güçlü etkisinde kalmak
- "Bu iki şiiri övenler onların kalıbından gelen ucuz bir güzelliğe kapılırlar." (Salâh Birsel)
-
Kapma işine konu olmak
- TAPINMAK
-
-
[-e]
Tanrı'ya veya ilah olarak tanınan varlığa karşı inancını ve bağlılığını bildirmek için belirli kurallara bağlı dinî hareketlerde bulunmak
- "Beyaz esvaplı bakireler, altın saçlı delikanlılar, kollarını çaprazlamış, diz üstü ona tapınmaktadır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Tanrı'ya karşı kulluk görevini yerine getirmek, ibadet etmek
-
Büyük bir sevgiyle bağlanmak, aşkla sevmek
-
[-e]
Tanrı'ya veya ilah olarak tanınan varlığa karşı inancını ve bağlılığını bildirmek için belirli kurallara bağlı dinî hareketlerde bulunmak
- KAPILGAN
-
-
[sıfat]
Kolayca etkilenen, her şeye çabuk kapılan
-
[sıfat]
Kolayca etkilenen, her şeye çabuk kapılan
- ZIPIRLIK
-
-
[isim]
Delişmenlik
-
[isim]
Delişmenlik
- ÇARPITIŞ
-
-
[isim]
Çarpıtma işi veya biçimi
-
[isim]
Çarpıtma işi veya biçimi
- PIRNAKIL
- ...
- GÜRPINAR
- ...
- PIRLAMAK
-
-
[nsz]
Kuş, herhangi bir şeyden ürküp uçmak
-
İnsan, bulunduğu yerden koşarak hemen uzaklaşmak
-
[nsz]
Kuş, herhangi bir şeyden ürküp uçmak
- PIRLANTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Birçok façetası olacak biçimde yontulmuş foyasız parlak elmas
- "Onlara hakiki pırlanta diye geçirilmek istenen yalancı elmaslara bir kuyumcunun baktığı gibi bakmıştı." (Halide Edip Adıvar)
- "Bunların arasında umutsuz yaşamayan pırlanta gibi delikanlılar vardı." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Üzerinde bu elmas bulunan (yüzük vb.)
- "Sonra kalan pırlanta salkım küpe, annesinin yadigârı da elinden çıktı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Birçok façetası olacak biçimde yontulmuş foyasız parlak elmas
- PIRPITÇI
-
-
[isim]
Pıtpıt işi ile uğraşan kimse
-
[isim]
Pıtpıt işi ile uğraşan kimse
- KIRPILMA
-
-
[isim]
Kırpılmak işi
-
[isim]
Kırpılmak işi
- ÇIRPINMA
-
-
[isim]
Çırpınmak işi
-
[isim]
Çırpınmak işi
- SAPILMAK
-
-
[-e]
Sapma işi yapılmak
-
[-e]
Sapma işi yapılmak
- YAPIŞMAK
-
-
[nsz]
Yapışıcı olan veya yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak
- "Zarfın iyice yapışıp yapışmadığına o kadar dikkat etti ki..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
İyice yaklaşmak, sokulup değmek
- "Geri geri giderek duvara yapıştı."
-
[-e]
Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmak
- "Islanan tül gömleği pembe vücuduna yapıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[-e]
Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almak
- "Dişlerine oltayı almış, tekrar küreklere yapışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmak
- "Niçin yalan söylüyor, bu zavallıya iftira ediyorsun, diye kulağıma yapıştı." (Ömer Seyfettin)
-
Birini rahatsız etmek, sataşmak, peşini bırakmamak, musallat olmak
-
[nsz]
Yapışıcı olan veya yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak