İçinde pe olan 6 harfli 70 kelime var. İçerisinde PE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında pe olan kelimeler listesine ya da Sonu pe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PERLON
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
İlk olarak Almanya'da yapılan sentetik dokuma ipliği
-
Bu iplikle dokunmuş kumaş
-
[isim]
İlk olarak Almanya'da yapılan sentetik dokuma ipliği
- SÜNEPE
-
-
[sıfat]
Kılıksız ve uyuşuk, sümsük (kimse)
- "Kızın adı Handan'dı çünkü o sünepe herif vagona koşarken, Handan diye bağırmıştı." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Kılıksız ve uyuşuk, sümsük (kimse)
- ŞEŞPER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Savaş araçlarından altı dilimli topuz
-
[isim]
Savaş araçlarından altı dilimli topuz
- SPERMA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Meni
-
Bir başı, bir gövdesi, hareket etmeye yarayan kuyruğu olan, yumurtadan çok küçük erkek eşeylik hücresi
-
[isim]
Meni
- PEYZAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kır resmi
-
Bir yerin doğal görünüşü
-
[isim]
Kır resmi
- PEŞKİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle pamuk ipliğinden dokunmuş ince havlu
-
Yemek yerken kullanılan, el kurulanan, büyük mendil biçiminde pamuk veya keten bez, peçete
- "Henüz birkaç yudum içtiği şarabın ıslaklığını sapsarı bıyıklarının üstünden peşkiriyle silerek dedi ki:" (Peyami Safa)
-
[isim]
Genellikle pamuk ipliğinden dokunmuş ince havlu
- PERÇİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İki veya daha çok levhayı birbirine bağlamak için geçirilen çivinin, ezilerek baş durumuna getirilen ucu
-
[isim]
İki veya daha çok levhayı birbirine bağlamak için geçirilen çivinin, ezilerek baş durumuna getirilen ucu
- PELTEK
-
-
[sıfat]
Dilini dişlerinin arasına alır gibi konuşan ve bu yüzden s, z gibi sesleri kusurlu söyleyen (kimse)
-
Tutuk, titrek (konuşma)
- "Hafif peltek, bozuk diksiyonuyla tiyatroda tutunamazdı." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
Tutuk, titrek bir biçimde
-
[sıfat]
Dilini dişlerinin arasına alır gibi konuşan ve bu yüzden s, z gibi sesleri kusurlu söyleyen (kimse)
- PEYREV
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Başkasının izinden giden, izleyen kimse, izleyici
-
[isim]
Başkasının izinden giden, izleyen kimse, izleyici
- ŞLEMPE
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Tanelerin, melasın fermantasyonuyla veya damıtma yoluyla alkolün alınmasından sonra geriye kalan çok sulu hâldeki lapa
-
[isim]
Tanelerin, melasın fermantasyonuyla veya damıtma yoluyla alkolün alınmasından sonra geriye kalan çok sulu hâldeki lapa
- PEHPEH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[ünlem]
Beğenme, şaşma anlatan bir söz
- "Pehpeh, ne güzel yakışmış!"
-
[ünlem]
Beğenme, şaşma anlatan bir söz
- EKSPER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bilirkişi
- "Babam hem iyi bir tütün eksperi hem de bir tütün tiryakisiydi." (Azra Erhat)
-
[isim]
Bilirkişi
- DİSPEÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bir ortak avaryada deniz kazasından sonra gemi, yük ve navlunla ilgili kimselerin uğradıkları zararların ve bunlar tarafından yapılmış olan masrafların nasıl, kimler tarafından ve ne oranda karşılanacağını belirlemek için yapılan işlem
-
Deniz sigortası dilinde, ilgili tarafların ortak avaryada kendilerine düşen yükümlülükleri, paylarının önemi ölçüsünde ayrıntılı olarak belirten belge
-
[isim]
Bir ortak avaryada deniz kazasından sonra gemi, yük ve navlunla ilgili kimselerin uğradıkları zararların ve bunlar tarafından yapılmış olan masrafların nasıl, kimler tarafından ve ne oranda karşılanacağını belirlemek için yapılan işlem
- KÜPELİ
-
-
[sıfat]
Küpe takmış olan
-
Küpeye benzer bir deri uzantısı olan
- "Küpeli horoz."
-
[isim]
Küpe çiçeği
-
[sıfat]
Küpe takmış olan
- PEPEME
-
-
[sıfat]
Pepe
-
[sıfat]
Pepe
- KİSPET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yağlı güreşte pehlivanların giydikleri, belden baldıra kadar uzanan, dar paçalı meşin pantolon
-
[isim]
Yağlı güreşte pehlivanların giydikleri, belden baldıra kadar uzanan, dar paçalı meşin pantolon
- PEPTON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Vücutça özümlenebilecek duruma gelmiş albüminli besin
-
[isim]
Vücutça özümlenebilecek duruma gelmiş albüminli besin
- PERGEL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yay veya çember çizmekte ve ölçmekte kullanılan araç, yayçizer
- "Kalem Şakir düştü peşine, öylesine açmıştı ki pergelleri, koridorun ortasında yakaladı." (Rıfat Ilgaz)
-
[isim]
Yay veya çember çizmekte ve ölçmekte kullanılan araç, yayçizer
- PEKLİK
-
-
[isim]
Pek olma durumu
-
Kabız
-
Sağlamlık, dayanıklılık, direnç
-
[isim]
Pek olma durumu
- TEPELİ
-
-
[sıfat]
Tepesi olan
- "Tepeli arazi."
-
Başında sorguç, hotoz vb. bir süs bulunan (kuş)
- "Tepeli tavuk."
-
[sıfat]
Tepesi olan