İçinde pe olan 5 harfli 64 kelime var. İçerisinde PE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında pe olan kelimeler listesine ya da Sonu pe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PEDAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir makinede, bir araçta ayak yardımıyla dönmeyi veya hareketi sağlayan düzen, ayaklık
-
[isim]
Bir makinede, bir araçta ayak yardımıyla dönmeyi veya hareketi sağlayan düzen, ayaklık
- PELÜŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yüzü uzun tüylü, yumuşak ve parlak, kadifeye benzer bir kumaş türü
-
[isim]
Bir yüzü uzun tüylü, yumuşak ve parlak, kadifeye benzer bir kumaş türü
- KEPEZ
-
-
[isim]
Yüksek tepe, dağ
-
Dağların oyuk, kuytu yerleri
-
Gelin başlığı
-
Tavuk ve kuşların ibiği veya başındaki uzun tüyler
-
[isim]
Yüksek tepe, dağ
- PEŞİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bir alışverişte, alışveriş yapıldığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı
-
Çalışmadan verilen (ücret, aylık)
- "O peşin parayla çalışıyor."
-
[zarf]
Daha önce, önceden
- "Sana peşin haber vereyim ki onlar kızlarının başkası ile âşıktaşlık yapmasını istemezler." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Bir alışverişte, alışveriş yapıldığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı
- PELÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnce ve yarı saydam bir tür kâğıt
-
[isim]
İnce ve yarı saydam bir tür kâğıt
- PEMBE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Beyaza biraz kırmızı karıştırılmasıyla oluşan açık renk
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Beyaza biraz kırmızı karıştırılmasıyla oluşan açık renk
- MOPET
- ...
- PELİN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Birleşikgillerden, yapraklarında ve öteki bölümlerinde çok acı, kokulu bir madde bulunan, hekimlikte kullanılan çok yıllık ve otsu bir bitki, pelin otu, acı pelin, akpelin (Artemisia absinthium)
-
[isim]
Birleşikgillerden, yapraklarında ve öteki bölümlerinde çok acı, kokulu bir madde bulunan, hekimlikte kullanılan çok yıllık ve otsu bir bitki, pelin otu, acı pelin, akpelin (Artemisia absinthium)
- PENSE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeşitli biçim ve büyüklükte maşa veya kıskaç
-
Birçok meslek dalında çeşitli nesneleri sıkmak, germek, kıvırmak, tutmak vb. işler için kullanılan değişik biçimlerde el aleti, pens
-
[isim]
Çeşitli biçim ve büyüklükte maşa veya kıskaç
- PEKİN
- ...
- KÜSPE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hayvan yemi, yakacak ve gübre olarak kullanılan, yağı veya suyu çıkarılmış her türlü yağlı tohum ve bitki artığı
- "O gövdeleri küspe terleri döken ve dallarından mis kokulu ballar akan yemiş ağaçlarıyla..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Özü alınmış meyvelerin kalan bölümü
-
[isim]
Hayvan yemi, yakacak ve gübre olarak kullanılan, yağı veya suyu çıkarılmış her türlü yağlı tohum ve bitki artığı
- PESEK
-
-
[isim]
Diş kiri, diş pası
-
[isim]
Diş kiri, diş pası
- EPOPE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Destan
-
[isim]
Destan
- PERKİ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tatlı su levreği (Perca fluviatilis)
-
[isim]
Tatlı su levreği (Perca fluviatilis)
- PERDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü
- "Perdeleri nasıl kendi eliyle pencerelere taktığını ... düşündü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Tiyatro topluluğu 'Kaos' adlı oyunla perdelerini ilk kez açmıştı." (Ahmet Cemal)
-
Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey
- "Sinema perdesi. Karagöz perdesi."
-
İki yeri birbirinden ayıran bölme
- "Duvarın önüne çekilen tahta perdeye yapıştırılmış ilanlara bakıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Seste pes perde
- "Sonra da ince ve çok acıklı bir perdeden şarkı söylemeye başladı." (Ahmet Mithat)
-
Doğruyu görmeye engel olan şey
- "Bu sözü duyunca gözlerimdeki perde kalkıverdi."
-
Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar
-
Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi
-
Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer
-
Katarakt
- "Gözlerine perde inmiş."
-
Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri
- "Oyunun üç perdesi de böyle alkışlar içinde geçti." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü
- ŞELPE
- ...
- ÇEPEL
-
-
[isim]
Kir, bulaşık, çamur, pislik
-
Ürüne karışmış yabancı madde
- "Üzümün çepelini ayıkladı."
-
Çalı çırpı
-
Bozuk, kapalı, yağmurlu hava
- "Şu saatte kar yağıyordur, daha fenası hava çepeldir, sokaklar çamurludur." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kir, bulaşık, çamur, pislik
- SPERM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Meni
-
[isim]
Meni
- PEYDA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Belli, açık, peydah
- "Uzun boyu hafif bir kamburluk peyda etmiş." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Tepeye tırmandıkça başımızın üstünde koyu mor bir aydınlık peyda oluyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Belli, açık, peydah
- PERVA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çekinme, sakınma, korku
- "Islanmışın yağmurdan pervası mı olur?" (Rıfat Ilgaz)
-
[isim]
Çekinme, sakınma, korku