İçinde oş olan 6 harfli 25 kelime var. İçerisinde OŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında oş olan kelimeler listesine ya da Sonu oş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MAYHOŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Tadı şekerli ve az ekşi olan
- "Mayhoş bir şerbet."
-
Bozulmuş veya bozulmaya yüz tutmuş olan (dostluk ilişkisi)
- "Onların araları mayhoş. Bugünlerde aramız mayhoş bir durum aldı."
-
[sıfat]
Tadı şekerli ve az ekşi olan
- BOŞLUK
-
-
[isim]
Oyuk, çukur, kapanmamış yer
-
Kesinti, kopukluk
-
Boş geçen süre
- "Bu boşluktan sıkılıyorum."
-
Eksiklik, yoksunluk duygusu
- "Nevin, içinde ucu bucağı kayıp bir boşluk duydu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yetersizlik
- "O günden bugüne olanları hatırladıkça insan ister istemez bu türlü çabaların hiçliğini, boşluğunu düşünmek zorunda kalıyor." (Refik Halit Karay)
-
İçinde hiçbir cisim bulunmayan, vakum
-
[isim]
Oyuk, çukur, kapanmamış yer
- BROŞÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle bir şeyi tanıtmayı amaçlayan, sayfa sayısı az, küçük kitap, risale
-
[isim]
Genellikle bir şeyi tanıtmayı amaçlayan, sayfa sayısı az, küçük kitap, risale
- GOŞİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Goşizm yanlısı olan (kimse veya tutum)
-
Goşizm yanlısı olan (kimse veya tutum)
- KOŞUCU
-
-
[isim]
Koşuya katılan yarışçı
-
[isim]
Koşuya katılan yarışçı
- BOMBOŞ
-
-
[sıfat]
Büsbütün, tamamen boş
- "Güneşin doğacağı tarafa giden yol bomboştu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Büsbütün, tamamen boş
- PALYOŞ
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
Kısa ve iki yanı keskin, düz kılıç
-
[isim]
Kısa ve iki yanı keskin, düz kılıç
- HOŞBEŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hatır sormak amacıyla söylenen ilk sözler
- "Konaktaki hoşbeş merasimi de yerine getirildi." (Peyami Safa)
- "Birkaç köylü ile hoşbeş ettim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Hatır sormak amacıyla söylenen ilk sözler
- BOŞAMA
-
-
[isim]
Boşamak işi
-
[isim]
Boşamak işi
- BOŞUNA
-
-
[zarf]
Boş yere, yararsız yere, gereksiz, beyhude, nafile, tevekkeli
- "Kızı boşuna sinirlendirmişsin." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Boş yere, yararsız yere, gereksiz, beyhude, nafile, tevekkeli
- COŞMAK
-
-
[nsz]
Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurmak, galeyan etmek
- "Askerler sevgili efendilerinin yüzünü görür görmez coşuyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Doğa olaylarından herhangi biri birdenbire çoğalıp hızlanmak
- "Coşan sele dur diyorsun sen, dadı." (Turan Oflazoğlu)
-
Heyecanlanmak, içten içe kaynamak, aşırı duygulanmak
-
[nsz]
Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurmak, galeyan etmek
- MİNNOŞ
-
-
[ünlem]
Küçük ve sevimli kimselere söylenen bir seslenme sözü
-
[ünlem]
Küçük ve sevimli kimselere söylenen bir seslenme sözü
- POŞULU
-
-
[sıfat]
Poşusu olan
- "Kadınların hepsi poşuluydu, yalnız gözleri görünüyordu." (Tarık Dursun K)
-
[sıfat]
Poşusu olan
- KİRLOŞ
-
-
[sıfat]
Kirli ve pasaklı
-
[sıfat]
Kirli ve pasaklı
- KOŞNİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kırmız böceğinin güzel lal boya çıkarılan bir türü, kabuklu bit (Coccus coeti)
-
[isim]
Kırmız böceğinin güzel lal boya çıkarılan bir türü, kabuklu bit (Coccus coeti)
- SARHOŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Alkollü içki veya keyif verici bir madde sebebiyle kendini bilmeyecek durumda olan (kimse), esrik, mest, sermest, başı dumanlı, kafası iyi, kafası dumanlı, kafası kıyak
- "Sarhoştum aydım, böyle yaşamaktan caydım, diyerek birdenbire yeniden gazeteciliğe dönmek olacak iş değildi." (Ahmet Ümit)
-
Bir şeyden çok fazla mutluluk duyan
- "Zafer sarhoşu."
-
[zarf]
Hoşa giden bir etki ile kendinden geçmiş olarak
- "Arılar bahar çiçekleriyle sarhoş dolaşıyorlar."
-
[sıfat]
Alkollü içki veya keyif verici bir madde sebebiyle kendini bilmeyecek durumda olan (kimse), esrik, mest, sermest, başı dumanlı, kafası iyi, kafası dumanlı, kafası kıyak
- KOŞMAK
-
-
[nsz]
Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek
- "Biriyle kavga ederken kızışacak olursa hızlı koşmak için pabuçlarını eline alan sokak çocukları gibi..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yere ivedilikle gitmek
- "Pencerede dolaşan gölgelerden bir şeyler sezmeye çalışarak koşuyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak
- "Yok, yok, dedi, akşamdan beri ben koştum, biraz da onlar yorulsunlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Koşuya çıkmak
- "Doru at bugün koşmayacak."
-
Kovalamak, üstüne düşmek, izlemek
- "İki yıldır bu işin peşinden koşuyorum."
-
[nsz]
Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek
- COŞKUN
-
-
[sıfat]
Coşmuş olan
- "Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim." (Tevfik Fikret)
-
[sıfat]
Coşmuş olan
- HOŞNUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan
- "Benimle konuştuklarından hoşnut kalmış gibi görünerek gittiler." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan
- HOŞHOŞ
-
-
[isim]
Çocuk dilinde köpek
-
[isim]
Çocuk dilinde köpek