İçinde oy olan 6 harfli 54 kelime var. İçerisinde OY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında oy olan kelimeler listesine ya da Sonu oy ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
O Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
OY, YO
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BOYANA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Boyna
-
[isim]
Boyna
- OTOYOL
-
-
[isim]
Hızlı bir trafik akımı sağlamak amacıyla yapılan, çok şeritli, çift yönlü geniş yol, otoban
-
[isim]
Hızlı bir trafik akımı sağlamak amacıyla yapılan, çok şeritli, çift yönlü geniş yol, otoban
- OYNAMA
-
-
[isim]
Oynamak işi
-
[isim]
Oynamak işi
- BOYLAM
-
-
[isim]
Yeryüzündeki herhangi bir noktanın meridyen çemberiyle başlangıç olarak alınan Greenwich gözlemevinin meridyen çemberi arasındaki açı değeri, tul, tul derecesi, meridyen
-
[isim]
Yeryüzündeki herhangi bir noktanın meridyen çemberiyle başlangıç olarak alınan Greenwich gözlemevinin meridyen çemberi arasındaki açı değeri, tul, tul derecesi, meridyen
- OYUNTU
-
-
[isim]
Oyulmuş bölüm
- "Ceketin kol oyuntusu iyi açılmamış."
-
Oyuk, çukur
-
[isim]
Oyulmuş bölüm
- BOYSUZ
-
-
[sıfat]
Benzerleri arasında boyu kısa olan
-
[sıfat]
Benzerleri arasında boyu kısa olan
- OYMACI
-
-
[isim]
Oyma işleri yapan sanatçı, hakkâk
-
[isim]
Oyma işleri yapan sanatçı, hakkâk
- OYUKLU
-
-
[sıfat]
Oyuğu olan, oyukları bulunan
-
[sıfat]
Oyuğu olan, oyukları bulunan
- SEKOYA
-
-
[isim]
Kozalaklıların porsukgiller familyasından, Kaliforniya'da yetişen, 100-130 m boyunda, büyük bir orman ağacı (Sequoia)
-
[isim]
Kozalaklıların porsukgiller familyasından, Kaliforniya'da yetişen, 100-130 m boyunda, büyük bir orman ağacı (Sequoia)
- TOYDAN
-
-
[isim]
Toy kuşunun iri bir türü
-
[isim]
Toy kuşunun iri bir türü
- DOYMAZ
-
-
[sıfat]
Açgözlü
- "Hani vatandaşlarımız da güç, ele avuca sığmaz, kanmaz, doymaz insanlar olsa bari!" (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Açgözlü
- ŞEBBOY
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Turpgillerden, güzel kokulu, dar yapraklı, değişik renkli çiçekleri olan, çok yıllık ve otsu bir süs bitkisi (Cheiranthus cheiri)
-
[isim]
Turpgillerden, güzel kokulu, dar yapraklı, değişik renkli çiçekleri olan, çok yıllık ve otsu bir süs bitkisi (Cheiranthus cheiri)
- BOYNUZ
-
-
[isim]
Bazı hayvanların başında bulunan, tırnaksı bir maddeden, uzun, kıvrık veya çatallı korunma organı
- "Hastalık göğse inip ateş başlayınca yapılacak şey hastaya boynuz çekmek olurdu." (Burhan Felek)
- "Ah ayol, kadın bu yaştan sonra boynuz dikiyor diye ondan iğrenirler." (Ömer Seyfettin)
- "Onlar da sana seksen zamparayla boynuz taktırdılar ya." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Bu organdan yapılmış
- "Boynuz tarak."
-
Kurşun borudan kol alma işleminde kullanılan demirden yapılmış alet
-
[isim]
Bazı hayvanların başında bulunan, tırnaksı bir maddeden, uzun, kıvrık veya çatallı korunma organı
- DOYMAK
-
-
[nsz]
İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak
- "Ben biraz zeytin, biraz patates, biraz da yemişle doyarım." (Burhan Felek)
-
[-e]
Bir gereksinimini yeteri kadar karşılamak
- "Toprak suya doydu."
-
Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak
- "Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı."
-
[nsz]
İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak
- OYUNCU
-
-
[isim]
Herhangi bir oyunda oynayan kimse
- "Oyuncuları meydana çağırıyor ve düdüğümü çalıyorum." (Peyami Safa)
-
Sinema, perde veya bir gösteride rol alan sanatçı, aktör, aktris
- "Hiç kibar sınıfından, asilzade bir gencin oyuncu olduğunu gördünüz mü?" (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Oyunu seven
- "Oyuncu kedi."
-
[sıfat]
Düzenci, hileci
-
[sıfat]
Çok oyun yapan, oyundan oyuna geçen (kimse)
- "Oyuncu bir pehlivan."
-
[isim]
Herhangi bir oyunda oynayan kimse
- SOYMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin üzerinden kabuk, deri, zar vb.ni çıkarmak
- "Takkesini geçirmiş, entarisini kuşanmış, elma soyuyordu." (Aka Gündüz)
- "Şimdi bu herifi soyduk soğana çevirdik, değil mi?" (Ahmet Mithat)
-
Birinin giysilerini çıkarmak
- "Yaralıyı soyuyor ve ilk tedaviye başlıyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Birinin üstünde, yanında veya bir yerde bulunan şeyleri çalarak alıp götürmek
- "Hariçten ortak hırsızlar bulup evimizi soymaya kalkar." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Bir şeyin üzerinden kabuk, deri, zar vb.ni çıkarmak
- KONVOY
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Aynı yere giden taşıt veya yolcu topluluğu, kafile
-
Savaş gemileri tarafından korunan yük gemileri katarı
-
[isim]
Aynı yere giden taşıt veya yolcu topluluğu, kafile
- SOYSUZ
-
-
[sıfat]
Soyunun özelliklerini yitirmiş olan (kimse, bitki vb.), dejenere
-
Biyolojik ve toplumsal ölçüler yönünden göze batacak kadar kötüye giden (kimse), dejenere
- "Ağaç deyip geçme, onun da soylusu olur, soysuzu olur." (Tarık Buğra)
-
Kötü tanınmış, ahlaksız
-
[sıfat]
Soyunun özelliklerini yitirmiş olan (kimse, bitki vb.), dejenere
- BOYLER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Kalorifer kazanının sıcaklığından yararlanarak içindeki suyun ısıtılması sağlanan depo
-
[isim]
Kalorifer kazanının sıcaklığından yararlanarak içindeki suyun ısıtılması sağlanan depo
- HOYRAT
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[sıfat]
Kaba, kırıcı ve hırpalayıcı
- "Ne hoyrat kullanmışlar / Sevincin sesi çıkmıyor." (Behçet Necatigil)
-
[sıfat]
Kaba, kırıcı ve hırpalayıcı