İçinde oy olan 5 harfli 36 kelime var. İçerisinde OY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında oy olan kelimeler listesine ya da Sonu oy ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
O Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
OY, YO
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OYNAK
-
-
[sıfat]
Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli
- "Boğaz'ın oynak ve çırpıntılı sularına açıldı mı, korkuya benzer bir ürperti geçirilir." (Samiha Ayverdi)
-
Hareket, canlılık veren
- "Zeybek oynak bir müziktir."
-
Değişken, kararsız
- "Altın fiyatları oynak."
-
Davranışları ağırbaşlı olmayan (kadın veya kız)
- "Bu, otuz yaşlarında çenebaz ve oynak bir duldu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bükülüp doğrulmaya elverişli olan (eklem)
- "Bütün vücudunda, damarlarında, kemiklerinin oynak yerlerinde, etlerinde bir sızı, bir gevşeklik..." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli
- BOYAR
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Tuna bölgesinde, Transilvanya'da, Rusya'da soylulara verilen unvan
-
[isim]
Tuna bölgesinde, Transilvanya'da, Rusya'da soylulara verilen unvan
- OYMAK
-
-
[-i]
Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak
- "Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi." (Samiha Ayverdi)
-
Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek
- "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu."
-
Bıçaklayarak yaralamak
-
Kazıklamak
-
[-i]
Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak
- OYACI
-
-
[isim]
Oya yapan veya satan kimse
-
[isim]
Oya yapan veya satan kimse
- BOYOZ
-
-
[isim]
Kuş yuvası biçimi verilmiş milföy hamurunun içine kıyma, patates, peynir vb. malzemeler konulduktan sonra üzerine pudra şekeri veya tahin dökülerek hazırlanan bir çeşit börek
-
[isim]
Kuş yuvası biçimi verilmiş milföy hamurunun içine kıyma, patates, peynir vb. malzemeler konulduktan sonra üzerine pudra şekeri veya tahin dökülerek hazırlanan bir çeşit börek
- BOYNA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Sandalı kıçtan yürüten kısa kürek, boyana
-
[isim]
Sandalı kıçtan yürüten kısa kürek, boyana
- TOYCA
-
-
Toy bir biçimde, toya yakışır biçimde, acemice
-
Toy bir biçimde, toya yakışır biçimde, acemice
- TOYCU
-
-
[isim]
Toy veren kimse, düğüncü
-
[isim]
Toy veren kimse, düğüncü
- KOYUN
-
-
[isim]
Geviş getirenlerden, eti, sütü, yapağısı ve derisi için yetiştirilen evcil hayvan (Ovis aries)
- "Kafa göz yara yara Hüsn ü Aşk'ı okuyor, hayranları da koyun kaval dinler gibi dinliyorlardı." (Asaf Halet Çelebi)
-
Verilen buyruklara uyan, kendi kişiliğini gösteremeyen kimse
-
[isim]
Geviş getirenlerden, eti, sütü, yapağısı ve derisi için yetiştirilen evcil hayvan (Ovis aries)
- SOYUM
- ...
- DOYUŞ
-
-
[isim]
Doyma işi veya biçimi
-
[isim]
Doyma işi veya biçimi
- SOYKA
-
-
[isim]
Ölünün üzerinden çıkan giysi
-
[isim]
Ölünün üzerinden çıkan giysi
- SOYUT
-
-
[sıfat]
Soyutlama ile elde edilen, varlığı duyularla algılanamayan, mücerret, somut karşıtı, abstre
- "En soyut konuları çok çarpıcı somut örneklerle herkesin anlayacağı bir yalınlığa getirirdi." (Haldun Taner)
-
Anlaşılması, kavranılması güç
-
[sıfat]
Soyutlama ile elde edilen, varlığı duyularla algılanamayan, mücerret, somut karşıtı, abstre
- KOYAK
-
-
[isim]
Vadi
- "Bir koyağa girip küçük bir çalılığa saklandılar." (Yahya Kemal)
-
Karalarda akarsu aşındırmasıyla oluşmuş, bir yöne doğru eğimli, uzunluğuna çukurluk
-
Dağlar ve kayalıklarda oluşmuş doğal çukur
- "Yaylasını koyak koyak gezerim." (Halk türküsü)
-
[isim]
Vadi
- DOYGU
-
-
[isim]
Yaşamayı sağlayacak besin, rızık
-
[isim]
Yaşamayı sağlayacak besin, rızık
- SOYLU
-
-
[sıfat]
Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil
- "Soylu kişidir, iyi bir öğrenim görmüştür, zekidir, yeteneklidir." (Necati Cumalı)
-
İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil
- "İzmir'in varlıklı ve soylu ailelerinden birinin tek erkek çocuğu." (Tarık Buğra)
-
Saygı uyandıran, yücelik taşıyan
- "Japonların soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.)
-
[sıfat]
Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil
- KOYAR
-
-
[isim]
İki akarsuyun birleştiği yer
-
[isim]
İki akarsuyun birleştiği yer
- BOYCA
-
-
[zarf]
Boy bakımından
- "Güçlü kuvvetli kız, boyca ondan en az iki karış yüksek." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Boy bakımından
- SOYUŞ
-
-
[isim]
Soyma işi veya biçimi
-
[isim]
Soyma işi veya biçimi
- BOYUN
-
-
[isim]
Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi
- "Ellerini bu defa, boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." (Atilla İlhan)
- "Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli ya öbür tarafla birleşmeli idik." (Falih Rıfkı Atay)
- "Eli göğsünde, boyun keserek dervişçe bir selamla alçak bir sedirin ucuna ilişti." (Haldun Taner)
- "Hürrem Hakkı, Ferhunde'nin önünde boyun kırdı." (Mahmut Yesari)
-
Testi, şişe, güğüm gibi kaplarda dar olan üst kısım
- "Nevin hayretle boynunu bükerken içeri Behiç girdi." (Peyami Safa)
-
Sorumluluk
-
Dağ sırtlarında geçmeye elverişli alçak yer
-
Üzeri
- "Günahı söyleyenlerin boynuna, derler ki bu iki genç birbirlerini küçükten beri sevmişler de öyle nişanlanmışlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi