İçinde oy olan 5 harfli 36 kelime var. İçerisinde OY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında oy olan kelimeler listesine ya da Sonu oy ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
O Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
OY, YO
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SOYUT
-
-
[sıfat]
Soyutlama ile elde edilen, varlığı duyularla algılanamayan, mücerret, somut karşıtı, abstre
- "En soyut konuları çok çarpıcı somut örneklerle herkesin anlayacağı bir yalınlığa getirirdi." (Haldun Taner)
-
Anlaşılması, kavranılması güç
-
[sıfat]
Soyutlama ile elde edilen, varlığı duyularla algılanamayan, mücerret, somut karşıtı, abstre
- BOYUN
-
-
[isim]
Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi
- "Ellerini bu defa, boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." (Atilla İlhan)
- "Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli ya öbür tarafla birleşmeli idik." (Falih Rıfkı Atay)
- "Eli göğsünde, boyun keserek dervişçe bir selamla alçak bir sedirin ucuna ilişti." (Haldun Taner)
- "Hürrem Hakkı, Ferhunde'nin önünde boyun kırdı." (Mahmut Yesari)
-
Testi, şişe, güğüm gibi kaplarda dar olan üst kısım
- "Nevin hayretle boynunu bükerken içeri Behiç girdi." (Peyami Safa)
-
Sorumluluk
-
Dağ sırtlarında geçmeye elverişli alçak yer
-
Üzeri
- "Günahı söyleyenlerin boynuna, derler ki bu iki genç birbirlerini küçükten beri sevmişler de öyle nişanlanmışlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi
- DOYUM
-
-
[isim]
Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
- "Sakallı Celâl'in tadına doyum olmaz söyleşileri uçup gitti." (Haldun Taner)
-
Bazı istekleri giderme, tatmin
-
[isim]
Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
- OYNAŞ
-
-
[isim]
Aralarında toplumca hoş karşılanmayan ilişkiler bulunan kadın veya erkekten her biri
- "Bu da öğretmen gibi; gözü işte, aklı oynaşta!" (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Aralarında toplumca hoş karşılanmayan ilişkiler bulunan kadın veya erkekten her biri
- OYALI
-
-
[sıfat]
Kenarına oya yapılmış veya geçirilmiş
- "Başına kenarları yeşil oyalı mor bir gaz boyaması krep bağlıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Kenarına oya yapılmış veya geçirilmiş
- TOYGA
-
-
[isim]
Toyga çorbası
-
[isim]
Toyga çorbası
- KOYAK
-
-
[isim]
Vadi
- "Bir koyağa girip küçük bir çalılığa saklandılar." (Yahya Kemal)
-
Karalarda akarsu aşındırmasıyla oluşmuş, bir yöne doğru eğimli, uzunluğuna çukurluk
-
Dağlar ve kayalıklarda oluşmuş doğal çukur
- "Yaylasını koyak koyak gezerim." (Halk türküsü)
-
[isim]
Vadi
- SOYLU
-
-
[sıfat]
Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil
- "Soylu kişidir, iyi bir öğrenim görmüştür, zekidir, yeteneklidir." (Necati Cumalı)
-
İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil
- "İzmir'in varlıklı ve soylu ailelerinden birinin tek erkek çocuğu." (Tarık Buğra)
-
Saygı uyandıran, yücelik taşıyan
- "Japonların soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.)
-
[sıfat]
Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil
- KOYUN
-
-
[isim]
Geviş getirenlerden, eti, sütü, yapağısı ve derisi için yetiştirilen evcil hayvan (Ovis aries)
- "Kafa göz yara yara Hüsn ü Aşk'ı okuyor, hayranları da koyun kaval dinler gibi dinliyorlardı." (Asaf Halet Çelebi)
-
Verilen buyruklara uyan, kendi kişiliğini gösteremeyen kimse
-
[isim]
Geviş getirenlerden, eti, sütü, yapağısı ve derisi için yetiştirilen evcil hayvan (Ovis aries)
- SOYKA
-
-
[isim]
Ölünün üzerinden çıkan giysi
-
[isim]
Ölünün üzerinden çıkan giysi
- BOYUT
-
-
[isim]
Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı
- "Aylak kişiliğine tutarlı bir boyut katar." (Haldun Taner)
- "Bazı şeylere uzaktan bakmak, onlara, onlarda olmayan bir boyut kazandırır." (Haldun Taner)
-
Nitelik, genişlik, kapsam
- "Macarların kukla tiyatrosunu seyrederken de aynı inanılmaz boyutlara vardığını görmüştüm." (Haldun Taner)
-
Durum
- "Yeni boyutlar, düşünme olanakları kazandığımı sanarak ayrıldım tiyatrodan." (Necati Cumalı)
-
Doğruların, yüzeylerin veya cisimlerin ölçülmesinde ele alınan üç doğrultudan uzunluk, genişlik ve derinlikten her biri, buut
-
Film veya fotoğrafta boyut, format
-
[isim]
Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı
- OYMAK
-
-
[-i]
Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak
- "Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi." (Samiha Ayverdi)
-
Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek
- "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu."
-
Bıçaklayarak yaralamak
-
Kazıklamak
-
[-i]
Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak
- BOYCA
-
-
[zarf]
Boy bakımından
- "Güçlü kuvvetli kız, boyca ondan en az iki karış yüksek." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Boy bakımından
- VOYVO
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[ünlem]
Alay ederek sataşmak için söylenen bir söz
-
[ünlem]
Alay ederek sataşmak için söylenen bir söz
- BOYAR
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Tuna bölgesinde, Transilvanya'da, Rusya'da soylulara verilen unvan
-
[isim]
Tuna bölgesinde, Transilvanya'da, Rusya'da soylulara verilen unvan
- DOYMA
-
-
[isim]
Doymak işi
-
Yeğinliği gittikçe artırılan bir manyetik alanın içindeki bir çelik çubuğun alabileceği en çok manyetizmayı almış olması
- "Tungstenli iyi bir çelik 15000 gauss miktarında manyetizma ile doyma durumuna gelir."
-
Bir gazın, belli bir sıcaklıkta o sıcaklığa özgü olan en büyük basınç altında bulunması
-
Bir sıvının içinde belli bir cisimden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması, işba
-
[isim]
Doymak işi
- OYLUM
-
-
[sıfat]
İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş
-
[isim]
Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekân karşılığı
-
[isim]
Hacim
-
[sıfat]
İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş
- TOYCA
-
-
Toy bir biçimde, toya yakışır biçimde, acemice
-
Toy bir biçimde, toya yakışır biçimde, acemice
- DOYUŞ
-
-
[isim]
Doyma işi veya biçimi
-
[isim]
Doyma işi veya biçimi
- KOYMA
-
-
[isim]
Koymak işi
-
[isim]
Koymak işi