İçinde or olan 3 harfli 11 kelime var. İçerisinde OR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında or olan kelimeler listesine ya da Sonu or ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LOR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir
- "Teyzem iki dolu kaşık lora, günlük iki yumurta kırdı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir
- ÇOR
-
-
[isim]
Hastalık
-
Sığır vebası
-
[isim]
Hastalık
- ORG
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Klavyeli büyük ve küçük borulardan yapılmış, körüklerden elde edilen havanın bu borulardan geçmesiyle değişik ses tonları verebilen, genellikle kilise çalgısı, erganun
-
[isim]
Klavyeli büyük ve küçük borulardan yapılmış, körüklerden elde edilen havanın bu borulardan geçmesiyle değişik ses tonları verebilen, genellikle kilise çalgısı, erganun
- MOR
-
-
[isim]
Kırmızı ile mavinin karışmasından oluşan renk, menekşe renginin kırmızıya çalanı
-
[sıfat]
Bu renkte olan
- "Mor patlıcan."
-
[isim]
Kırmızı ile mavinin karışmasından oluşan renk, menekşe renginin kırmızıya çalanı
- KOR
-
-
[isim]
İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası
- "Gözleri kor gibi yanan ve bir ölüden daha sarı olan diğer bir yaralı yatıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert
- "Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Kırmızı renkli
- "Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası
- TOR
-
-
[isim]
Sık gözlü ağ
-
[isim]
Sık gözlü ağ
- BOR
-
-
[sıfat]
İşlenmemiş, taşlık, sert, ekilmemiş (toprak), borak
-
[sıfat]
İşlenmemiş, taşlık, sert, ekilmemiş (toprak), borak
- ORA
-
-
[isim]
O yer
- "Bizimkiler ora senin, bura benim derken bir ulu dağın başına geldiler." (Yahya Kemal)
- "Fakat o hiç oralarda değildi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
O yer
- ŞOR
- ...
- ZOR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık
- "Onun için hiçbir zorum, sıkıntım yokmuş gibi ara sıra denize taşlarımı atmakta devam ederek hızlı hızlı yürüdüm." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ama, sevdiğimiz insanın acı çekmesini seyretmek, ölüm acısından çok daha zor gelmiştir bana." (Kemal Tahir)
- "Bizim anlayacağımız, bu memleketin iki tek zoru var. Biri okul, öteki de yol." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Onları susmak zorunda bırakmanın sıkıntısını duyuyorum." (Necati Cumalı)
-
Yüküm, mecburiyet
- "Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu." (Necati Cumalı)
-
Baskı
- "Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı
- "Sabır güzel, faydalı; fakat zor şeydir." (Burhan Felek)
-
[zarf]
Güçlükle, zorla
- "El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kütlesini zor zapt ediyorlardı." (Haldun Taner)
-
[ünlem]
"Yapamazsın" anlamında kullanılan bir söz
-
[isim]
Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık
- HOR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Değersiz, önemi olmayan, aşağı
- "Para kazanamadığın için para kazananları hor görüp alaya alarak kendini avutuyor olmalısın." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Değersiz, önemi olmayan, aşağı