İçinde ola olan 8 harfli 37 kelime var. İçerisinde OLA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ola olan kelimeler listesine ya da Sonu ola ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ALO
2 Harfli Kelimeler
AL, LA, OL
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BOLARMAK
-
-
[nsz]
Bol duruma gelmek
-
[nsz]
Bol duruma gelmek
- DOLAKSIZ
-
-
[sıfat]
Dolağı olmayan, büzgüsü bulunmayan
- "Adamın sırtında yakasız bir mintanı, bacaklarında da dolaksız bir külot vardı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Dolağı olmayan, büzgüsü bulunmayan
- HEYAMOLA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gemicilerin veya işçilerin birlikte bir şey çekerken "haydi çek, gayret" anlamlarında bir ağızdan yüksek sesle ve makamla söyledikleri söz
- "Balıkçılara da sokuluyorlardı, ağlara var güçleriyle asılıyorlardı heyamolalarla." (Muzaffer Uyguner)
- "Bu sedir buradan ancak heyamola ile kaldırılabilir."
-
[isim]
Gemicilerin veya işçilerin birlikte bir şey çekerken "haydi çek, gayret" anlamlarında bir ağızdan yüksek sesle ve makamla söyledikleri söz
- SOLAKLIK
-
-
[isim]
Solak olma durumu
-
[isim]
Solak olma durumu
- ÇİKOLATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kakaonun içerisine şeker, süt, fıstık, fındık vb. katılarak yapılan bir tür tatlı yiyecek
-
[isim]
Kakaonun içerisine şeker, süt, fıstık, fındık vb. katılarak yapılan bir tür tatlı yiyecek
- KOLALAMA
-
-
[isim]
Kolalamak işi, kola
-
[isim]
Kolalamak işi, kola
- DOLAPSIZ
- ...
- DOLAŞMAK
-
-
[nsz]
Gezmek, gezinmek
- "Belki otuz defa belki kırk defa, otelin merdivenlerini inip çıkıyor, her yeri dolaşıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Doğru gitmeyip yolu uzatmak
- "Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız."
-
Dönüp başka bir yönden gelmek
- "Dolaş da arka kapıdan gel."
-
Kan, damarlarda yer değiştirmek
- "Damarlarında aynı kan dolaşıyor."
-
Saç, iplik vb. şeyler birbirine karışarak güç çözülür duruma gelmek
- "Saçları taranmamaktan dolaşmış."
-
[-i]
Bir yeri belli bir amaçla gezmek
- "Müzeleri dolaşmak."
-
Denetlemek amacıyla bir yeri gezmek
-
Nefes, el bir şey üzerinde hafifçe hareket etmek
-
Gezinmek
-
Çok kimse tarafından söylenmek
-
Belirmek
- "Başında dolaşan bir tehlikeden bahsediyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[nsz]
Gezmek, gezinmek
- DOLANMAK
-
-
[-e]
Bir şeyin çevresine sarılmak
- "Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu." (Halide Edip Adıvar)
- "Dolap beygirinin en büyük şansı gözlerinin bağlı olmasıdır; böylece aynı çember içinde dolanıp durduğunun farkında olmaz." (Ahmet Ümit)
-
[nsz]
Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak
- "Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi." (Çetin Altan)
-
[nsz]
Karışmak, dolaşmak
-
[-de]
Gelişigüzel gezmek
- "Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu." (Necati Cumalı)
-
[-e]
Bir şeyin çevresine sarılmak
- KOLAYINA
- ...
- DEPOLAMA
-
-
[isim]
Depolamak işi
-
Bellek cihazına verinin yerleştirilmesi veya saklanması
-
[isim]
Depolamak işi
- SOLARYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hastalıkları güneş ışınları ile tedavi etmeyi amaçlayan kuruluş
-
Yapay yolla bronzlaşmayı sağlayan aygıt
-
[isim]
Hastalıkları güneş ışınları ile tedavi etmeyi amaçlayan kuruluş
- OLAGELME
-
-
[isim]
Olagelmek işi
-
[isim]
Olagelmek işi
- OLABİLME
- ...
- KOLAYLIK
-
-
[isim]
Kolay olma durumu
- "Bu arzumda bana en çok kolaylık gösteren Behiç'tir." (Peyami Safa)
-
İşlerin kolayca yapılmasını sağlayan şey
- "Telefon bir süs değil, kolaylıktır."
-
Bir işi yapabilme durumu veya imkânı
-
[isim]
Kolay olma durumu
- OLASILIK
-
-
[isim]
Bir şeyin olabilmesi durumu, olabilirlik, ihtimal
- "O gün biyolojicinin yazılı yapma olasılığı vardı." (Çetin Altan)
-
O zamana kadar yapılan deneylerle bir olayın ortaya çıkmasının beklenilmesi ancak yine de tam bir kesinliğin bulunmaması durumu
-
[isim]
Bir şeyin olabilmesi durumu, olabilirlik, ihtimal
- OLADURMA
- ...
- POLAROİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Geçirdiği ışığı polaran saydam yaprak
-
Çekim ve baskı işlemlerini çok çabuk ve otomatik olarak yapan fotoğraf makinesi
-
Bu makineyle çekilen fotoğraf
-
[isim]
Geçirdiği ışığı polaran saydam yaprak
- VİYOLACI
-
-
[isim]
Viyola çalan kimse, viyolonist
-
[isim]
Viyola çalan kimse, viyolonist
- KOLAĞASI
-
-
[isim]
Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan rütbe
-
[isim]
Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan rütbe