İçinde ola olan 6 harfli 16 kelime var. İçerisinde OLA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ola olan kelimeler listesine ya da Sonu ola ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ALO
2 Harfli Kelimeler
AL, LA, OL
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KOLACI
-
-
[isim]
Giysi, örtü, çarşaf vb.ni yıkayarak kolalayan ve ütüleyen kimse
- "Adam sen de çamaşırları toplar, kolacıya yollarım, hem yıkar hem de ütüler." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bu işlerin yapıldığı yer
-
Kola (II) seven kimse
-
Kola (II) satan kimse
-
[isim]
Giysi, örtü, çarşaf vb.ni yıkayarak kolalayan ve ütüleyen kimse
- ŞOKOLA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çikolata, şeker, su veya sütle yapılan sıcak içecek
-
[isim]
Çikolata, şeker, su veya sütle yapılan sıcak içecek
- ANGOLA
- ...
- MOLALI
-
-
[sıfat]
Mola verilen
-
[sıfat]
Mola verilen
- OLAYCI
- ...
- PAROLA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Askerlerin birbirlerini tanımalarını sağlayan ve kendi aralarında önceden kararlaştırdıkları kelime veya söz
- "Bir asker uzaktan, görünmeyen bir yerden parola soruyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Varılmak istenen amacı özetleyen söz
- "Öyleyse ya istiklal ya ölüm! İşte hakiki kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktı." (Atatürk)
-
Gizlilik ortamında insanların birbirini tanımalarını ve anlaşmalarını sağlayan işaret
- "Eşinin balkona asacağı çamaşırların parolasından İngiliz polisinin o gün kendini evde arayıp aramadığını ve civarda nöbet tutup tutmadığını anlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Askerlerin birbirlerini tanımalarını sağlayan ve kendi aralarında önceden kararlaştırdıkları kelime veya söz
- VİYOLA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kemana benzer, kemandan büyük bir çalgı, alto
-
[isim]
Kemana benzer, kemandan büyük bir çalgı, alto
- OLANAK
-
-
[isim]
Yararlanılan uygun şart veya durum, imkân
- "Zamanını istediği gibi tasarruf etme olanağı elindedir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yararlanılan uygun şart veya durum, imkân
- OLAĞAN
-
-
[sıfat]
Sık sık olan, olagelen, doğal, tabii, olmadık karşıtı
- "Dilimizi doğru yazmak, doğru konuşmak olağan değil, ulusal bir görevdir." (Tarık Buğra)
-
Alışılmış olan, normal
- "Mutluluğa, bolluğa alışmayacak, bunları olağan görmeyecek insan yoktur." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Sık sık olan, olagelen, doğal, tabii, olmadık karşıtı
- OLACAK
-
-
[sıfat]
Olması, yapılması uygun olan
- "Bu olacak iş mi?"
-
[isim]
Olma, gerçekleşme olasılığı bulunan şey
- "Olmuşa değil, olacağa bak!"
-
[isim]
Olmasının önüne geçilemeyen durum
- "İş olacağına varır."
-
[sıfat]
Olması, yapılması uygun olan
- OLANCA
-
-
[sıfat]
Bütün, elde bulunanın hepsi
- "Bunları unutmak, sarsılmamak, olanca dikkatini konu bulmaya sarf etmek gerekti." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Bütün, elde bulunanın hepsi
- DOLAYI
-
-
[sıfat]
Çevrede, etrafta bulunan
- "Atlar koşacak. Pehlivanlar güreşecek. Şehirden, dolayı köylerden çağrılanlar geliyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Ötürü
- "Daha dün bu sözümden dolayı okşuyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Çevrede, etrafta bulunan
- OLAMAZ
-
-
[sıfat]
Olmasını önleyecek derecede güçlü engelleri bulunan, olanaksız, gayrimümkün
- "Havada uçmak, eskiden insan için olamaz sanılırdı."
-
[ünlem]
Hayret, şaşırma bildirmek için kullanılan bir söz
-
[sıfat]
Olmasını önleyecek derecede güçlü engelleri bulunan, olanaksız, gayrimümkün
- OLAYLI
-
-
[sıfat]
Olayı olan, olay çıkmış olan, hadiseli
- "Olaylı bir toplantı."
-
[sıfat]
Olayı olan, olay çıkmış olan, hadiseli
- KOLALI
-
-
[sıfat]
İçinde kola bulunan
-
Kolalanmış
- "Kolalı sert yaka, boğazda şişen gazel damarını sıkıyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kolalanarak kullanılan
- "Kolalı gömlekler artık moda değil."
-
[sıfat]
İçinde kola bulunan
- DOLAMA
-
-
[isim]
Dolamak işi
-
Giysilerin üstüne giyilen, önü açık bir tür üstlük
-
Poşu
- "Başıma bir dolama sarıp vardım hocanın durağına." (Turan Oflazoğlu)
-
Çeşitli eserlerdeki barok ve rokoko üslubunda iç içe süsleme motifi
-
Tırnak yöresindeki yumuşak bölümlerin, bazen de kemiğin iltihaplanmasından ileri gelen ağrılı şiş
-
[isim]
Dolamak işi