İçinde ol olan 5 harfli 76 kelime var. İçerisinde OL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ol olan kelimeler listesine ya da Sonu ol ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOLAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya
- "Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı." (Peyami Safa)
- "İleride işler yapmaya, dolaplar çevirmeye başlarsa kendi de bundan istifade edecekti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Dönerek çalışan ve özellikle su çeken düzen
- "Kuyu dolabı."
-
Dönme dolap
-
İstanbul bedesteninde dükkân
- "Bedestende iki dolap tutuyor."
-
Orta oyununda sahnede dükkân veya ev olarak kullanılan dekor
-
Düzen
- "Çevrilen dolabı sezdi."
-
[isim]
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya
- OLMAZ
-
-
[sıfat]
İmkânsız, gerçekleşemez
-
[isim]
Yapılamayacak iş, tutum veya davranış
- "Onun o gözü pekliği, onurla ölümü göze alışıdır ki Atatürk'e olmazları oldurtmak gücünü vermiştir." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
İmkânsız, gerçekleşemez
- MOĞOL
- ...
- FLEOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çayır otu (Pheleum pratense)
-
[isim]
Çayır otu (Pheleum pratense)
- BOLCA
-
-
[sıfat]
Oldukça geniş
- "Bolca bir pantolon."
-
[zarf]
Oldukça çok, çokça
- "Bu yıl bolca yağmur düştü." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Oldukça geniş
- ÇOLPA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Ayağı sakat olan
-
Beceriksiz, eli işe yakışmayan, acemi
- "Hareketleri çolpa, dikkati dağınık, tepkileri geç ve kesikti." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[sıfat]
Ayağı sakat olan
- DEFOL
-
-
"savuş git, uzaklaş" anlamında bir söz
- "Bir gece oyuncular dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Haydi defol, şimdi evimden çık!" (Ömer Seyfettin)
-
"savuş git, uzaklaş" anlamında bir söz
- MOLLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyük kadı
- "Mısır mollası."
-
Medrese öğrencisi
-
Büyük bilgin
-
Dinî yönü ağır basan kimse
-
[isim]
Büyük kadı
- KOLCU
-
-
[isim]
Bir şeyi korumak için bekleyen veya kol gezen görevli, muhafız
- "Eski omuzdaşları gibi ne kahve ne kuşçu dükkânı açmaya ne kolcu yazılmaya ne de gazete müvezziliğine tenezzül etti." (Ömer Seyfettin)
-
Hizmetçilere çalışacak ev bulan kimse
- "Kolcuya hizmetçi ısmarladık."
-
[isim]
Bir şeyi korumak için bekleyen veya kol gezen görevli, muhafız
- KOLLU
-
-
[sıfat]
Kolu olan
- "Kollu sandalye."
-
Herhangi bir biçimde kolu olan
-
[sıfat]
Kolu olan
- KOLEJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Öğretim programında yabancı bir dil öğretimine ağırlık veren okul
-
Bazı meslek okullarına verilen ad
- "Polis koleji. Sağlık koleji."
-
[isim]
Öğretim programında yabancı bir dil öğretimine ağırlık veren okul
- SOLAK
-
-
[sıfat]
Genellikle sol elini kullanan (kimse)
-
[isim]
Yeniçeri Ocağının, padişahın gözeticiliğini yapan asker sınıfı
-
[sıfat]
Genellikle sol elini kullanan (kimse)
- OLMUŞ
-
-
[sıfat]
Olgunlaşmış, ergin
-
[sıfat]
Olgunlaşmış, ergin
- YOLCU
-
-
[isim]
Yolculuğa çıkmış kimse
- "Onu Bursa'ya yolcu ederken rıhtımda gittikçe küçülerek mendil sallayışı..." (Atilla İlhan)
-
Yolculuğa çıkmaya hazırlanan kimse
- "Gişelerin önünde işsiz güçsüzler, erken gelen yolcular dolanıyordu." (Necati Cumalı)
-
Doğması beklenen çocuk
-
İyileşmesi umutsuz hasta
-
İşten çıkarılması beklenen kimse
-
[isim]
Yolculuğa çıkmış kimse
- KOLİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kalın bağırsak iltihabı
-
[isim]
Kalın bağırsak iltihabı
- SOLUK
-
-
[isim]
Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes
- "Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Soluk aldığı bile hissedilmiyor." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Çıkrıkçılar yokuşunu bir sincap çevikliğiyle tırmanır ve yokuşun üst başında soluk soluğa kalırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Ben, Falih'in tavsiyesi üzerine o gün saat üçe doğru soluğu başyaver Celal'in yanında almıştım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Ciğerlere hava alıp verme
- "Hem biraz soluk alırım hem de adamcağızın gönlünü almış olurum." (Sermet Muhtar Alus)
-
Tarz
- "Gençler dergimize yeni bir soluk getirdiler."
-
[isim]
Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes
- POLİP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sölenterlerden, toplu veya tek başına yaşayabilen basit yapılı hayvan
-
Mukoza ile kaplı boşluklar içinde gelişen, yumuşak, telsel, genellikle saplı bir armut biçiminde ur
-
[isim]
Sölenterlerden, toplu veya tek başına yaşayabilen basit yapılı hayvan
- OLEİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sıvı yağlarda ve margarinlerde bulunan oleik asidin bir esteri
-
[isim]
Sıvı yağlarda ve margarinlerde bulunan oleik asidin bir esteri
- VİYOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Satış sırasında yumurtayı korumayı amaçlayan, atık malzemeden yapılmış özel kap
-
[isim]
Satış sırasında yumurtayı korumayı amaçlayan, atık malzemeden yapılmış özel kap
- DOLUŞ
-
-
[isim]
Dolma işi veya biçimi
-
[isim]
Dolma işi veya biçimi