İçinde o olan 3 harfli 107 kelime var. İçerisinde O harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında o harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu o harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

LOĞ

  1. [isim] Yollarda, toprak damlarda yeri bastırmak veya tarlalarda toprağı ezmek için gezdirilen taş silindir

BOA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Boa yılanı
  2. Kadınların boyunlarına aldıkları yılan biçiminde dar ve uzun kürk, boyun kürkü

BOL

  1. [sıfat] İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı
    • "Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." (Peyami Safa)
  2. Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı
    • "Demek ki zeytinin bol ve ucuz olduğu bir yerdeymiş." (Burhan Felek)

KOV

  1. [isim] Yerip çekiştirme, gıybet

POP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Halkın arasında yaşayan motiflere, ögelere yer veren, onlardan yararlanan (kültür), popüler

FOS

  1. [sıfat] Çürük, temelsiz, boş, kof

LOŞ

  1. [sıfat] Yeterince aydınlık olmayan, yarı karanlık, az ışık alan
    • "İçeriye doğru gittiler, loş bir köşede, küçük bir masaya yerleştiler." (Halide Edip Adıvar)
  2. Az aydınlatan (ışık)

KOR

  1. [isim] İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası
    • "Gözleri kor gibi yanan ve bir ölüden daha sarı olan diğer bir yaralı yatıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert
    • "Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde." (Çetin Altan)
  3. [sıfat] Kırmızı renkli
    • "Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli." (Yahya Kemal Beyatlı)

UZO

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Yunan rakısı

HOR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Değersiz, önemi olmayan, aşağı
    • "Para kazanamadığın için para kazananları hor görüp alaya alarak kendini avutuyor olmalısın." (Haldun Taner)

DON

  1. [isim] Giysi
  2. Vücudun belden aşağısına giyilen uzun veya kısa iç giysisi, külot

KOL

  1. [isim] İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
    • "Sade çocuğuna değil, eşine de kol kanat gerer, ona da analık eder." (Haldun Taner)
    • "Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı." (Ömer Seyfettin)
    • "Polis düdükleriyle yeniden fırladım. Meğer hırsızlar kola çıkmış." (Ragıp Akyavaş)
    • "Selami de kolları paçaları sıvayıp Ali Naci'nin yardımına koşmuştu." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Vücudunun bu bölümünü saran bölümü
    • "Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu." (Tarık Dursun K)
  3. Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç veya metal parça
    • "Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor." (Ahmet Kabaklı)
  4. Koyun, dana, kuzu vb.nde ön ayağın üst bölümü
  5. Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal
  6. Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü
  7. Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça
  8. Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal (I), kısım (II), şube, branş
    • "Türk Dil Kurumunun bilim ve uygulama kolları."
  9. Karakol
    • "Lakin böyle kardan yolların örtüldüğü bu gecede, koldan korku yoktu. Rahatça eğlenebilirlerdi." (Refik Halit Karay)
  10. İş takımı, ekip, grup
    • "Öteki koldaki iki hamlacıdan birisi acınacak bir zayıflıktaydı." (Sait Faik Abasıyanık)
  11. Kanat
    • "Sağ kol. Sol kol."
  12. Dizi, düzen
    • "Yürüyüş kolu."
  13. Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri

ROP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çoğu tek parça kadın giysisi
    • "İlk gözüme çarpan şey, pembe renkli, ince yünlü, sade bir roptu." (Peyami Safa)

TON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir metreküp hacminde ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı
  2. Bin kilogramlık ağırlık birimi

HOL

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Sofa
    • "Çantalarım holde duruyordu." (Refik Halit Karay)

ŞOK

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Ani bir değişiklik sonucunda ortaya çıkan şaşkınlık
  2. [sıfat] Şaşırtıcı, alışılmamış, beklenmedik
  3. Kaza, beklenmeyen bir olay, bazı ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, fiziksel veya ruhsal olarak birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü
    • "Dehasını, geçirdiği sara nöbetlerinin şokuna borçlu bulunuyordu." (Haldun Taner)

TOZ

  1. [isim] Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak
    • "Bu talihsiz taşra kentinde, yolun iki yanındaki yeşilleri tozdan yitmiş ağaçlara bakmak insanı daha bir yalnız kalmışlık duygusu içinde bırakıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Uzaktaki yoldan açık bir otomobilin tozu dumana katarak kasabaya geldiği görüldü." (Haldun Taner)
  2. Çok küçük parçacıklara bölünmüş olan herhangi bir madde
    • "Bak gene bir tutam saçak tütün kalmadı. Bana yalnız tozları kalıyor." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bu tozu dumana katarak kaçan canavara yetişmek tıknefes lalanın kârı değildi." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [sıfat] Bu durumda olan
    • "Toz boya. Toz biber."

YOZ

  1. [sıfat] Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan
    • "Yoz toprak. Yoz bitki."
  2. Kaba, adi, bayağı
    • "Yoz adam."
  3. Soysuz, yozlaşmış, dejenere
  4. Kısır

LOR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir
    • "Teyzem iki dolu kaşık lora, günlük iki yumurta kırdı." (Necati Cumalı)

OHA

  1. [ünlem] Büyükbaş hayvanları durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü
  2. Kaba ve yakışıksız bir davranışta bulunan kişilere karşı kullanılan söz

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü