İçinde nme olan 6 harfli 22 kelime var. İçerisinde NME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında nme olan kelimeler listesine ya da Sonu nme ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E M N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

MEN, NEM

2 Harfli Kelimeler

EM, EN, ME, NE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DİNMEK

  1. [nsz] Sona ermek, bitmek, durmak
    • "Gözyaşlarım dindi, ferahladım, eski hayatıma kavuştum." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Kar ve yağmurun yağması, rüzgârın esmesi kesilmek veya durmak
    • "Dinmiş lodosların uğultusu içinde / İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı." (Orhan Veli Kanık)

İNMELİ

  1. [sıfat] Bir tarafında inme bulunan, mefluç
    • "Hastanın sağ tarafı inmeli." (Peyami Safa)

ÜŞENME

  1. [isim] Üşenmek işi
    • "Fakat tam kapıdan çıkacağım zaman, üstüme bir üşenmedir çöküyor." (Falih Rıfkı Atay)

ERİNME

  1. [isim] Erinmek işi veya durumu

EĞİNME

  1. [isim] Eğinmek durumu

EDİNME

  1. [isim] Edinmek işi, kazanma, iktisap
    • "Kimsesiz bir çocuk bulup evlat edinmeyi düşünmeye başlamıştım." (Reşat Nuri Güntekin)

DÖNMEK

  1. [nsz] Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek
    • "İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Bahçenin içinde döne dolaşa meşhur kuyunun yanına geldiğimiz zaman..." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Şimdi dönüp geriye baktığımda ne görüyorum? Kimi insanlar hayatımızı bir karikatüre çevirmek için ellerinden geleni yapıyorlar." (Sulhi Dölek)
  2. [-den] Geri gelmek, geri gitmek
    • "Ertesi gün aynı yoldan Bodrum'a döndük." (Halikarnas Balıkçısı)
    • "Yirmi sene hep aynı renkler içinde dönüp dolaştık." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  3. [-e] Yönelmek
    • "Babam birdenbire bana döndü." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Sapmak
    • "Gülümseyerek bir köşeyi döndü." (Peyami Safa)
  5. [-e] Bir şeyi andıracak duruma girmek, benzemek
    • "Dikmen yolları, mabede adak için gidenlerin yollarına dönmüştü." (Aka Gündüz)
  6. Sınıfta kalmak
    • "Çocuk çalışmazsa bu yıl döner."
  7. [-e] Durumdan duruma geçmek, değişmek, olduğundan daha değişik bir durum almak, benzemek
    • "Erkekler tekaüt olunca çocuğa dönüyorlar." (Reşat Nuri Güntekin)
  8. [-de] Belirli bir yerde dolaşmak
  9. [-de] Kendini bir yandan bir yana çevirmek
    • "Yatağında sabaha kadar dönüp durdu."
  10. Yönetilmek, düzene konulmak, çekip çevrilmek
  11. [-e] Söz konusu etmek, hatırlamak
    • "Biz yine onun gençliğine, lise öğretmeni olduğu zamana dönelim." (Haldun Taner)
  12. [-e] Bırakılan bir konu veya işe başlamak
  13. Hileyle, gizlice yapılmak
    • "Burada bir şeyler oluyor, bir şeyler dönüyor ama anlayamıyorum." (Refik Halit Karay)
  14. İnanç, din veya düşüncesini değiştirmek
    • "... annesinin İtalyan Yahudisiyken döndüğünü söylemişti." (Ömer Seyfettin)

YENMEK

  1. [-i] Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek
    • "Kahramanlar daima yenmek veya düşmanlarını yendikten sonra da yine yenecek düşman bulmak isterler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Kazanmak, ütmek
  3. Tutmak, bastırmak
    • "Öfkemi yenmek için Ömer ile konuşuyorum, ona kaplan avı hikâyeleri anlatıyorum." (Refik Halit Karay)

EŞİNME

  1. [isim] Eşinmek işi

TÜNMEK

  1. [nsz] Hava kararıp gece olmak

SÜNMEK

  1. [nsz] Esnekliğini yitirerek gevşemek
    • "Bu kumaş kolay kolay sünmez."
  2. Kopmadan uzamak, gerilmek

BİNMEK

  1. [-e] Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak
    • "Belki de atlara binerek dolaşırız." (Refik Halit Karay)
    • "Bindiği dalı kesmek diye bir deyim vardır ya, sanki insanlığın bugünkü bunalımını anlatmak için bulunmuş." (Haldun Taner)
  2. Bir yere gitmek için tren, vapur, uçak, otomobil vb. bir taşıtta yer almak
    • "Vapurlara, trenlere ihtiyarları itip çocukları ezip biniyoruz." (Orhan Seyfi Orhon)
  3. Bisiklet, motosiklet, binek hayvanı kullanmak
  4. İş istenilmeyen veya beklenilmeyen bir biçim almak
    • "İş inada bindi."
  5. Bir şey sıkışarak yanındakinin üstüne çıkmak
    • "Damar damara binmiş."
  6. [nsz] Fiyat artmak
    • "Pamuklulara yüzde on bindi."
  7. Eklenmek, katılmak
    • "Annemin dul maaşından ayrılmış bütçeme bir de posta masrafı binmişti her hafta." (Yusuf Ziya Ortaç)

ELENME

  1. [isim] Elenmek işi
  2. Yenilen oyuncu veya takımın yarışmalardan çıkması

SÖNMEK

  1. [nsz] Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak
    • "Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu." (Tarık Buğra)
  2. Parlaklığını, ışığını yitirmek
  3. Hava veya başka bir gaz ile şişirilmiş bir şeyin havası kaçıp şişkinliği inmek
    • "Balon söndü."
  4. Yanardağ etkinliğini yitirmek
  5. Duygular dinmek, yatışmak, etkisini yitirmek
    • "Öfkeleri bir yaz fırtınası gibi birdenbire sönüverdi." (Ömer Seyfettin)
  6. Gerilemek, parlaklık ve önemini yitirmek
    • "Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü." (Reşat Nuri Güntekin)
  7. Ses duyulmaz olmak
  8. Tükenmek, yok olmak, yitmek
    • "Esmer lekeler, sönmüş sivilcelerden artakalan çukurlar, kabarcıklar yüzünü yayık ayranına çevirmiş." (Salâh Birsel)

ENENME

  1. [isim] Enenmek işi

ÖLÜNME

  1. [isim] Ölünmek işi veya durumu

ÖDENME

  1. [isim] Ödenmek işi

DENMEK

  1. [nsz] Ad verilmek
    • "Kadının köylü kılığına girmiş bir şehir kızı denecek kadar nazlı çehresi, endamı ve duruşu var." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Söylenmek, sözü edilmek

SİNMEK

  1. [nsz] Kendini göstermemek için büzülmek, saklanmak, pusmak
    • "Salonda bulunan yirmiyi aşkın insan ürkmüş, sinmişti." (Tarık Buğra)
  2. Korku, yılgınlık vb. sebeplerle konuşmamak, hareket etmemek veya tepki göstermemek
    • "Artık Emine'nin takdirine, maskaralıklarına mukabele etmiyor, bir köşeye siniyor, düşünüyordu." (Halide Edip Adıvar)
  3. [-e] Hiç çıkmayacak veya güç çıkacak biçimde işlemek, nüfuz etmek
  4. Huy, alışkanlık vb. iyice yerleşmek
    • "Doktorun bütün ömrüne sinecek bir çirkin dedikodu başlayacak." (Memduh Şevket Esendal)

ÖVÜNME

  1. [isim] Övünmek işi, kıvanç, iftihar
    • "Bu hatıralar sonradan birçok defa övünmeme vesile teşkil etmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü