İçinde nk olan 6 harfli 40 kelime var. İçerisinde NK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında nk olan kelimeler listesine ya da Sonu nk ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BANKİZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Buzla
-
[isim]
Buzla
- MİHENK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Denek taşı
-
Birinin değerini, ahlakını anlamaya yarayan ölçüt
-
[isim]
Denek taşı
- CENKÇİ
-
-
[sıfat]
Savaşçı, kavgacı
-
[sıfat]
Savaşçı, kavgacı
- SFENKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yunan mitolojisinde, geçen yolculara birtakım bilmeceler sorarak bilemeyenleri yuttuğuna inanılan efsanevi yaratık
-
Mısır'da eski Mısırlılar çağından kalma kadın başlı, aslan vücutlu heykel
- "Suat, bir sfenks sessizliğiyle her şeyden uzak yaşamayı yeğler görünmektedir." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Yunan mitolojisinde, geçen yolculara birtakım bilmeceler sorarak bilemeyenleri yuttuğuna inanılan efsanevi yaratık
- TANKER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Petrol, benzin gibi akaryakıt ürünleriyle, sanayi ile ilgili yağ, şarap vb. sıvı maddeleri taşıyan gemi veya kamyon
-
[isim]
Petrol, benzin gibi akaryakıt ürünleriyle, sanayi ile ilgili yağ, şarap vb. sıvı maddeleri taşıyan gemi veya kamyon
- TENKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eleştirme, eleştiri
- "Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir." (Ahmet Muhip Dranas)
- "Bir kitabı tenkit edebilmek için ilk şart o kitabı başından sonuna kadar okumaktır." (Orhan Veli Kanık)
-
Eleştiri
-
[isim]
Eleştirme, eleştiri
- MENKUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir yerden bir yere taşınabilen (mal)
-
Ağızdan ağıza geçerek gelmiş, söylenegelmiş
- "Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi bu armağanlar onların eksik olan kabiliyetlerinin bir çeşit icazeti oluyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Taşınır
-
[sıfat]
Bir yerden bir yere taşınabilen (mal)
- TANKÇI
-
-
[isim]
Tank kullanan veya tankla birlikte savaşan asker
-
[isim]
Tank kullanan veya tankla birlikte savaşan asker
- BANKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şehirler arası yolların iki tarafında yayaların yürümesine ve taşıtların trafiği aksatmadan durabilmesine yarayan çakıl veya toprak yol
-
Yamaçtan kayan toprağı yerinde tutmak ve böylece ekilmeye elverişli yer kazanmak için türlü yollarla yapılan dar basamak
-
[isim]
Şehirler arası yolların iki tarafında yayaların yürümesine ve taşıtların trafiği aksatmadan durabilmesine yarayan çakıl veya toprak yol
- İNKITA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesilme, kesinti
-
[isim]
Kesilme, kesinti
- BANKER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Banka sahibi
-
Para, altın vb. taşınır değerlerin ticaretiyle uğraşan kimse
- "Parayı aldıktan sonra harekete geçmediğinden aleyhine banker tarafından dava açılıyor." (Refik Halit Karay)
-
Çok zengin kimse
-
[isim]
Banka sahibi
- BONKÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
İyi yürekli
-
Cömert
- "Bonkör bir insan."
-
[sıfat]
İyi yürekli
- TENKİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uzaklaştırma
-
Herkese örnek olacak bir ceza verme
-
Düşman veya zararlı kimseleri topluca ortadan kaldırma
-
[isim]
Uzaklaştırma
- FİLENK
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Ağır cisimleri bir yerden bir yere kaydırmak ve özellikle deniz teknelerini karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç
-
[isim]
Ağır cisimleri bir yerden bir yere kaydırmak ve özellikle deniz teknelerini karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç
- KÜLÜNK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Taşları, kayaları parçalamakta kullanılan sivri kazma
- "Bir yaz sabahı, külüngün ve kazmanın sivri burunları taş odanın tepesini delmeye başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Taşları, kayaları parçalamakta kullanılan sivri kazma
- TENKİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Azaltma, eksiltme
- "Şu hâlde kadroları niye tenkis etmiyoruz?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Azaltma, eksiltme
- MÜNKİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İnkâr eden, kabul etmeyen
- "Kurban kılayım bu canı aşka münkir olmayayım / Aşktır bu derdin dermanı aşk yolunda verem canı" (Yunus Emre)
-
Tanrı'nın varlığına inanmayan, Tanrı'nın varlığını inkâr eden (kimse)
-
[sıfat]
İnkâr eden, kabul etmeyen
- TIRINK
-
-
[isim]
Sert bir yüzeye çarpan para vb. metal bir nesnenin çıkardığı ses
-
[isim]
Sert bir yüzeye çarpan para vb. metal bir nesnenin çıkardığı ses
- HEVENK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir ipe, bir çubuğa geçirilmiş, dizilmiş veya birbirine bağlanmış yaş meyve ve sebze bağı
- "Tavanda hevenk hevenk üzümler, elmalar, armutlar, ayvalar sarkıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir ipe, bir çubuğa geçirilmiş, dizilmiş veya birbirine bağlanmış yaş meyve ve sebze bağı
- KONKAV
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
İçbükey
-
[sıfat]
İçbükey