İçinde nd olan 8 harfli 178 kelime var. İçerisinde ND bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında nd olan kelimeler listesine ya da Sonu nd ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÜVENDİRE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Çift öküzlerini yürütmek için kullanılan, ucuna nodul çakılmış uzun değnek, gönder
- "Öküzün üvendiresini tuttu ve sakin, huzur dolu bir sesle haber verdi." (Nezihe Araz)
-
[isim]
Çift öküzlerini yürütmek için kullanılan, ucuna nodul çakılmış uzun değnek, gönder
- ALABANDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Deniz teknelerinin iç yanları, borda karşıtı
-
[isim]
Deniz teknelerinin iç yanları, borda karşıtı
- RANDIMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Verim
- "Orada evin randımanı artıyorsa burada da kulübün randımanı artacak." (Mustafa Necati Sepetçioğlu)
-
[isim]
Verim
- DÜMENDEN
-
-
[zarf]
Yalancıktan, gösteriş olarak
-
[zarf]
Yalancıktan, gösteriş olarak
- GÖNDERİM
-
-
[isim]
Birtakım bilgileri içeren, kişiden kişiye veya kurumlar arası bilginin geçişini sağlayan belge
-
[isim]
Birtakım bilgileri içeren, kişiden kişiye veya kurumlar arası bilginin geçişini sağlayan belge
- GRÖNLAND
- ...
- SENDİKAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Sendika ile ilgili
- "Sendikal haklar."
-
[sıfat]
Sendika ile ilgili
- ZİNDANCI
-
-
[isim]
Zindan bekçisi
-
[isim]
Zindan bekçisi
- SİLİNDİR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Alt ve üst tabanları birbirine eşit dairelerden oluşan bir nesnenin eksenini dikey olarak kesen, birbirine paralel iki yüzeyin sınırladığı cisim, üstüvane
-
Metalleri inceltme, kumaşları parlatma, kâğıt üzerine baskı yapma vb. işler için sanayide kullanılan merdane
-
Motorlu taşıtların motorunda pistona güçlü bir itiş sağlamak için gaz karışımının yandığı veya patladığı yer
-
Yol yapımında toprağı sıkıştırarak düzleştirmek için kullanılan genellikle motorlu araç
-
[isim]
Alt ve üst tabanları birbirine eşit dairelerden oluşan bir nesnenin eksenini dikey olarak kesen, birbirine paralel iki yüzeyin sınırladığı cisim, üstüvane
- KUMANDAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Komutan
- "Jandarma kumandanı ölüm haberini âdeta resmî tebliğ gibi civara telefonla bildirmiş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Komutan
- GÜNDEDÜN
-
-
[isim]
Geçmişe duyulan özlem, nostalji
-
[isim]
Geçmişe duyulan özlem, nostalji
- BİNDİRME
-
-
[isim]
Bindirmek işi
-
Birbiri üzerine gelerek eklenen levha, kiremit, ahşap parçalarının durumu
-
Çıkarma harekâtına katılacak birliklerin, çıkarma yerine gitmek için kendilerine ayrılan deniz araçlarına binmeleri
-
[isim]
Bindirmek işi
- ABANDONE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Dövüşemeyecek duruma gelen (boksör)
-
[sıfat]
Dövüşemeyecek duruma gelen (boksör)
- BİNDİRİŞ
- ...
- MUMSÖNDÜ
-
-
[isim]
Cem ayinlerinde, aydınlatmak için kullanılan mumun tören bitiminde söndürülmesinin yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkmış bir inanış
-
[isim]
Cem ayinlerinde, aydınlatmak için kullanılan mumun tören bitiminde söndürülmesinin yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkmış bir inanış
- ERKENDEN
-
-
[zarf]
Erken olarak, çok erken
- "Kısmet olursa erkenden yola düzüleceğiz." (Ömer Seyfettin)
-
[zarf]
Erken olarak, çok erken
- MENDEBUR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Sümsük, sünepe, pis, iğrenç
- "Karşımıza kör, topal, sakat, mendebur bir mahluk da çıkabilir." (Nezihe Araz)
-
[sıfat]
Sümsük, sünepe, pis, iğrenç
- BENDENİZ
-
-
alçak gönüllülük göstererek ben yerine ve "köleniz'" anlamında kullanılan bir söz
- "Aynı zamanda, bu has ve vefakâr bendesine mim koymuştu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Lütuf buyurup vapura kadar geldiğinizden dolayı bendenizi minnettar ettiniz, efendim." (Refik Halit Karay)
- "Bendeniz cennet kuşu Tahir."
-
alçak gönüllülük göstererek ben yerine ve "köleniz'" anlamında kullanılan bir söz
- KATMANDU
- ...
- SANDALYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arkalıklı, kol koyacak yerleri olmayan, bir kişilik oturma eşyası
- "Sandalyelerimizden doğrulduk, el sıktık, yer gösterdik." (Refik Halit Karay)
-
Makam, koltuk, mevki
- "Bunların gençliğe karşı aldıkları vaziyeti ben biraz sandalye vehminden doğmuş telakki ediyorum." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Arkalıklı, kol koyacak yerleri olmayan, bir kişilik oturma eşyası