İçinde nasip olan 15 kelime var. İçerisinde NASİP bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında nasip olan kelimeler listesine ya da Sonu nasip ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
NASİPLENEBİLMEK
NASİPLENDİRMEK, NASİPLENEBİLME
LİSANIMÜNASİP, NASİPLENDİRME
NASİPLENMEK, NASİPSİZLİK
NASİPLENME, NASİPLİLİK
MÜTENASİP, NAMÜNASİP
NASİPSİZ
MÜNASİP, NASİPLİ
NASİP
A N P S İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
NASİP, NİSAP
4 Harfli Kelimeler
NAİP, NİSA, SPİN
3 Harfli Kelimeler
ANİ, ASİ, İSA, NAS, PAS, PİS, SAN, SAP, SİN
2 Harfli Kelimeler
AN, AS, İN, İP, İS, PA, Pİ, Sİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NASİPLENEBİLMEK
- ...
- NASİPLENEBİLME
- ...
- NASİPLENDİRMEK
- ...
- NASİPLENDİRME
- ...
- LİSANIMÜNASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşısındakinin kolayca anlayabileceği dil ve üslup
-
[isim]
Karşısındakinin kolayca anlayabileceği dil ve üslup
- NASİPLENMEK
-
-
[-den]
Nasibini almak, sebeplenmek
-
[-den]
Nasibini almak, sebeplenmek
- NASİPSİZLİK
-
-
[isim]
Nasipsiz olma durumu
-
[isim]
Nasipsiz olma durumu
- NASİPLİLİK
-
-
[isim]
Nasipli olma durumu
-
[isim]
Nasipli olma durumu
- NASİPLENME
-
-
[isim]
Nasiplenmek işi
-
[isim]
Nasiplenmek işi
- MÜTENASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Orantılı, oranlı, uygun
-
[sıfat]
Orantılı, oranlı, uygun
- NAMÜNASİP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Uygunsuz
- "Bazı kimseler, bana müracaat ederek bu namünasip hâllerden şikâyet ettiler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Uygunsuz
- NASİPSİZ
-
-
[sıfat]
Nasibi olmayan, kısmetsiz
-
Her istediğine ulaşamayan
-
[sıfat]
Nasibi olmayan, kısmetsiz
- MÜNASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- "O şekilde yaşayacak olsam İstanbul daha münasiptir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Karısını affederek onunla barışmayı daha münasip bulduğunu bildiriyordu." (Haldun Taner)
- "O makama daha gayur bir zat münasip düşüyordu." (Atilla İlhan)
- "Kendi çocukları hep kız olduğu için yeğeni Bilâl'i bu işe münasip gördü." (Halide Edip Adıvar)
-
Beğenilen, hoşa giden
- "Yaşta küçük amma boyda münasip / Sallanıyor bir fidanca dal gibi." (Dadaloğlu)
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- NASİPLİ
-
-
[sıfat]
Nasibi olan, kısmetli
-
Her istediğine kolayca ulaşan
-
[sıfat]
Nasibi olan, kısmetli
- NASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin payına düşen şey
- "Acaba İstanbul'u bir daha görmek nasip olacak mı?" (Halide Edip Adıvar)
- "Herkes ondan haz veya hüzün, kendi nasibini alırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey
- "Türk'e ve Türk vatanına bir kurtuluş nasip ise onu gene Mehmetçiklerden beklemeliyiz." (Aka Gündüz)
- "Konaktaki hamamlardan halayıklar, hizmetçiler de nasiplerini alırmış." (Salâh Birsel)
- "Allah bana o rezaletle gelmeyi nasip etmesin, ölmek daha iyi." (Halide Edip Adıvar)
- "Hiçbir erkeğe nasip olmadığını iddia edeceğim hayat, hep kaçamaklarla dolu idi." (Refik Halit Karay)
-
Kısmet, talih, baht
- "Tembellerin nasibi aç kalmaktır."
-
Günlük kazanç
-
[isim]
Birinin payına düşen şey