İçinde na olan 5 harfli 134 kelime var. İçerisinde NA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında na olan kelimeler listesine ya da Sonu na ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NAFİA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yeri bayındır duruma getirmek için yapılan işlerin tamamı, bayındırlık işleri
-
[isim]
Bir yeri bayındır duruma getirmek için yapılan işlerin tamamı, bayındırlık işleri
- AĞNAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sayım vergisi
-
[isim]
Sayım vergisi
- ABANA
- ...
- NAMAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İslamın beş şartından biri olan ve Müslümanların günde beş vakit, dinî bakımdan belirlenen kurallara göre yapmak zorunda oldukları ibadet, salat
- "İki rekât namazı nerede olsa kılarız." (Peyami Safa)
- "Bu adamlar birer ikişer gidip bir odada namazlarını kıldılar, gene geldiler." (Memduh Şevket Esendal)
- "Arabalar uzaktan görününce köyüne, adamına göre kâh derviş, kâh sofu olur, hemen namaza dururdu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir akşam uyudu / Uyanmayıverdi / Aldılar götürdüler / Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
İslamın beş şartından biri olan ve Müslümanların günde beş vakit, dinî bakımdan belirlenen kurallara göre yapmak zorunda oldukları ibadet, salat
- NAÇİZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Değersiz, önemsiz
- "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." (Atatürk)
-
[sıfat]
Değersiz, önemsiz
- NALÇA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayakkabıların altına çakılan demir
-
Nal
-
[isim]
Ayakkabıların altına çakılan demir
- NAÇAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çaresi olmayan, çaresiz
- "Bu eski kafanın nasihatlerinden yıldığı için pek naçar kaldığı anlarda bu kapıyı çalar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Zavallı, düşkün
-
[sıfat]
Çaresi olmayan, çaresiz
- NAKIS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan
-
Özrü, kusuru olan
-
[isim]
Eksi
-
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan biçimde
- "Nakıs kalan bilgilerimizi ikmale uğraşırlar." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan
- NATÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tabiat, doğa
-
[isim]
Tabiat, doğa
- NAHIR
-
-
[isim]
Sığır sürüsü
-
[isim]
Sığır sürüsü
- PINAR
-
-
[isim]
Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak
- "Paşaoluk Yaylası'nın her bucağından bir pınar kaynar." (Refik Halit Karay)
-
Bu suyun çıktığı yer, kaynak, memba
-
Çeşme
-
[isim]
Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak
- SANAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık
- "Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi." (Tarık Buğra)
-
Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım
- "Caz ve caz havaları ne yazık ki bizim çok verimli o millî halk sanatımızı da baltaladı." (Refik Halit Karay)
-
Bir şey yapmada gösterilen ustalık
- "Konuşma sanatı."
-
Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü
- "Askerlik sanatı."
-
Zanaat
-
[isim]
Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık
- NALIN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Takunya
- "Çarşı hamamlarındaki nalınlar da boy boymuş." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Takunya
- BOYNA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Sandalı kıçtan yürüten kısa kürek, boyana
-
[isim]
Sandalı kıçtan yürüten kısa kürek, boyana
- CANAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan kadın, sevgili
- "Canı canan dilemiş vermemek olmaz ey dil." (Fuzulî)
-
Tasavvufta Tanrı
- "Yunus ver canını Hak yoluna / Can vermeyince canan bulunmaz." (Yunus Emre)
-
[isim]
Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan kadın, sevgili
- NAMUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık
- "Öyleyse evvela, senin istediğin dava görülmüş olur. Yani hırsız olmadığın meydana çıkar. Namusun temizlenmiş olur." (Ömer Seyfettin)
-
Dürüstlük, doğruluk
-
[isim]
Bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık
- SAUNA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kuru buhar banyosu
-
Bu banyonun bulunduğu yer
-
[isim]
Kuru buhar banyosu
- YANAK
-
-
[isim]
Yüzün göz, kulak ve burun arasındaki bölümü
- "Dedim dilber yanakların kızarmış / Dedi çiçek taktım gül yarasıdır." (Âşık Ömer)
- "Sağımızdaki, yanağından kan damlayan iri Çerkez'i gösterdim." (Ömer Seyfettin)
-
Lastik tekerlekli taşıtlarda lastiğin jant ile yere temas eden bölümü arasında kalan yan yüzeyi
-
[isim]
Yüzün göz, kulak ve burun arasındaki bölümü
- BANAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Herkesçe kullanılan, anlaşılan
-
Bayağı, sıradan
-
[sıfat]
Herkesçe kullanılan, anlaşılan
- ALNAÇ
-
-
[isim]
Cephe
-
[isim]
Cephe