İçinde mu olan 7 harfli 138 kelime var. İçerisinde MU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında mu olan kelimeler listesine ya da Sonu mu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUAZZAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman
- "Muazzam, biraz da esrarlı, karanlık, eski bir konaktaydı." (Halide Edip Adıvar)
-
Alışılmışın sınırlarını aşan
-
Güçlü, önemli
- "Fakat muazzam hakikatlere karşı göz yumanlardan değilim." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman
- MUTEBER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır, sözü geçer
- "Selanik'in en varlıklı, en muteber, en güzide ailelerinden sayılıyor." (Atilla İlhan)
- "Hükmün muteber olması için ittifakla alınması elzemdir." (Tarık Buğra)
-
İnanılır, güvenilir
-
Değerli
- "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." (Muhibbî)
-
Geçerli
-
[sıfat]
Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır, sözü geçer
- ARMUTSU
-
-
[sıfat]
Armudu andıran, armuda benzeyen, armut gibi, armudumsu
-
[sıfat]
Armudu andıran, armuda benzeyen, armut gibi, armudumsu
- MURAFAA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duruşma
-
[isim]
Duruşma
- OTURMUŞ
-
-
[sıfat]
Yerleşik, yerleşmiş, güçlenmiş
- "Oturmuş bir kurum."
-
[sıfat]
Yerleşik, yerleşmiş, güçlenmiş
- MUMLAMA
-
-
[isim]
Mumlamak işi
-
Bitki hücrelerinin değişikliğe uğrayarak kendilerini su geçirmez duruma getirir biçimde mum bağlaması olayı
-
Laboratuvarlardan çıkmış bir filmin çeşitli aletlerde kolayca dönmesini sağlamak için iki kenarına ince bir bal mumu katmanı sürme
-
[isim]
Mumlamak işi
- OPTİMUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
En elverişli, en iyi olan, optimal
-
[sıfat]
En elverişli, en iyi olan, optimal
- MUHTEVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin içindeki, içerik
- "Nesir olarak Naima Tarihi'ni hem muhteva hem ifade bakımından beğenirim." (Burhan Felek)
-
[isim]
Bir şeyin içindeki, içerik
- UMUTSUZ
-
-
[sıfat]
Umudu olmayan, hiç umudu kalmayan, ümitsiz, nevmit
- "Pamuk tarlaları kavrulmuş, çocuklar hasta, kadınlar güçsüz, erler umutsuzdu." (Nezihe Araz)
-
Düzeleceği veya iyileşeceği sanılmayan, ümitsiz
- "Hasta umutsuz. Umutsuz bir durum."
-
[sıfat]
Umudu olmayan, hiç umudu kalmayan, ümitsiz, nevmit
- MUHASIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuşatan, saran
-
[isim]
Kuşatan, saran
- NAMUSLU
-
-
[sıfat]
Ahlak kurallarına uygun olarak davranan
- "Benim babam namuslu bir vatanperverdi." (Aka Gündüz)
-
Olması gerektiği gibi
- "Sallanma, git bana namuslu bir kahve pişir." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Ahlak kurallarına uygun olarak davranan
- KOMUTAN
-
-
[isim]
Bir asker topluluğunun başı, kumandan, bey
- "Takım komutanı. Tümen komutanı. Ordu komutanı."
-
[isim]
Bir asker topluluğunun başı, kumandan, bey
- MUTEKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir şeye inanan, itikat eden, inançlı, inanlı, imanlı, mümin, dindar
-
[sıfat]
Bir şeye inanan, itikat eden, inançlı, inanlı, imanlı, mümin, dindar
- MUAMELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Davranma, davranış
- "Bana karşı olan muamelesini beğenmedim."
- "Hanımefendimin hayatını kurtardığı için bütün hizmetkârlar ona güler yüz gösteriyor, iyi muamele ediyorlardı." (Haldun Taner)
- "İyi muamele görmekle beraber eski neşesini kaybetmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Yol, yöntem
- "Bu adam muamele bilmiyor."
-
İşlem
- "Onlar gündelik muamelelere başlayınca da benim ağzım açık kaldı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
İşlem
-
Alışveriş
- "Borsada bugün muamele olmadı."
-
[isim]
Davranma, davranış
- MUATTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Itırlı, güzel kokulu
-
[sıfat]
Itırlı, güzel kokulu
- MUHARİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savaşçı
-
[isim]
Savaşçı
- MUTTALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Öğrenmiş, haber almış, bilgi edinmiş
-
[sıfat]
Öğrenmiş, haber almış, bilgi edinmiş
- MUALLEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sakat, eksik
-
[sıfat]
Sakat, eksik
- MAMULAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapılmış şeyler
-
[isim]
Yapılmış şeyler
- MUACCİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sıkıntı veren, taciz eden, bıktıran, usandıran
- "Bu buhran tatsız, münasebetsiz, muacciz bir buhrandı." (Ömer Seyfettin)
-
Yapışkan, sırnaşık, ukala (kimse)
-
[sıfat]
Sıkıntı veren, taciz eden, bıktıran, usandıran