İçinde met olan 6 harfli 30 kelime var. İçerisinde MET bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında met olan kelimeler listesine ya da Sonu met ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E M T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
MET, TEM
2 Harfli Kelimeler
EM, ET, ME, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞEAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uğursuzluk, kademsizlik, nuhuset
-
[isim]
Uğursuzluk, kademsizlik, nuhuset
- METRAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Metre olarak uzunluk
-
Metre ile ölçme
-
[isim]
Metre olarak uzunluk
- İKAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerde oturma, eğleşme
- "Bizim kahraman da şimdi, burada ikamet ediyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir yerde oturma, eğleşme
- AMETAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Metal olmayan element
- "Klor, fosfor, oksijen ametaldirler."
-
[isim]
Metal olmayan element
- METRUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bırakılmış, terk edilmiş
- "İki gün sonra onun ölüsünü civardaki metruk bir köşkün kuyusunda buldular." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kullanılmayan
-
[sıfat]
Bırakılmış, terk edilmiş
- KIYMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değer
- "Bir özleyiş ve bir korkudan sonra bayrağın kıymetini ne kadar daha başka, ne kadar daha yakından duyuyordum." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Düşündüm ki başka bir yerde çalışmaya başlarsam, belki kıymete binerim." (Ayşe Kulin)
- "Güneş yalnız dirileri ısıtır. / Güneşin kıymetini bil." (Oktay Rifat)
-
[isim]
Değer
- METEOR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atmosfer içinde oluşan sıcaklık değişmeleri, rüzgâr, yıldırım, yağmur, dolu vb. olaylara verilen genel ad
-
Gök taşı
-
[isim]
Atmosfer içinde oluşan sıcaklık değişmeleri, rüzgâr, yıldırım, yağmur, dolu vb. olaylara verilen genel ad
- ZİMMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstünde olan şey
-
Kurum ve kuruluşlarda çalışanlara veya para işleri ile uğraşan görevliye imza karşılığı teslim edilen para veya eşya
-
Bir kimsenin yasal olmayan yollardan üzerine geçirip ödemeye zorunlu olduğu para
-
Bir ticaret kuruluşunun borçlarının tümü
-
[isim]
Üstünde olan şey
- HAŞMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görkem
-
[isim]
Görkem
- AZAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ululuk, büyüklük
-
Gurur
- "Arkadaşlarımdan ayrılıp onun yanına geçmek azametime dokundu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Görkem, gösteriş, heybet
-
Debdebe
-
Çalım, kurum, tekebbür
- "Şu her tarafından temizlik ve azamet akan şişman adama bile sorabilirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Ululuk, büyüklük
- RAHMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama, merhamet etme
- "Allah rahmet eylesin."
-
Yağmur
- "Kubbedeki açıktan rahmet yağar, güneş vurur." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama, merhamet etme
- TÖHMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birine yüklenen, işlenildiği sanılan fakat henüz aydınlanmamış olan suç, suçlama
-
[isim]
Birine yüklenen, işlenildiği sanılan fakat henüz aydınlanmamış olan suç, suçlama
- İMAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İmamlık
- "Bu zaman zarfında Bedri'yi yetiştiremezsem imamet elden gider, biz, açlıktan ölürüz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İmamlık
- AZİMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gidiş
-
[isim]
Gidiş
- HİZMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma
- "Vatan, evladının hizmetini bekliyor." (Ömer Seyfettin)
- "Değil kendisine hizmet etmeye, kendisinden herhangi bir hizmet görmeye bile tahammül edemeyeceği bir insana '-Ne istiyorsunuz?' demek yok." (Sait Faik Abasıyanık)
- "On lokomotif hizmete giriyor."
- "Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler." (Haldun Taner)
-
Görev, iş
- "Askerlik hizmeti."
- "Bu davaya en iyi hizmet etmiş olan benim." (Azra Erhat)
-
Bakım, özen, ihtimam
- "Bu bahçe çok hizmet ister."
-
[isim]
Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma
- ZAHMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet, meşakkat
- "Yalnız rica ederim, bir an için bir zahmet ve fedakârlık daha yapın." (Halit Fahri Ozansoy)
- "Yolda çok zahmet çekmiş, bereket versin Paris sefareti erkânından biri kendisine refakat etmiş." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Benim için yine yorulacaksınız, zahmete katlanacaksınız, dedi." (Refik Halit Karay)
- "Bunun için büyük zahmetlere girmeye gerek yoktur." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet, meşakkat
- METHAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yapının giriş yeri, giriş, antre
- "Methalin solundaki ocaklı bir salon mahkemelik ederdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Giriş
-
Giriş
-
[isim]
Bir yapının giriş yeri, giriş, antre
- HİMMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardım, kayırma
- "Himmetinizle fakir bir ailenin yüzü gülerse tabii siz de sevaba girersiniz." (Refik Halit Karay)
- "Sizler de bir parça himmet edersiniz, boğaz köprüsünün, metroların kurulduğu bugünlerde, bizim dev harita da sıraya girer belki." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Çalışma, emek, gayret
- "Bu iş çok himmet ister."
-
Lütuf, iyilik, iyi davranma
-
[isim]
Yardım, kayırma
- HÜRMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saygı
- "Sanata her yerde hürmet etmek lazımdır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hürmette kusur ettin mi işte o zaman kendini yok bil." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Saygı
- METRES
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Evli bir erkekle nikâhsız yaşayan kadın, kapama, kapatma, zamazingo
-
[isim]
Evli bir erkekle nikâhsız yaşayan kadın, kapama, kapatma, zamazingo