İçinde mak olan 5 harfli 44 kelime var. İçerisinde MAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında mak olan kelimeler listesine ya da Sonu mak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MAKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mimarlıkta, sanayide ve bazı sanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği
- "Servet Bey, benim maketleri incelemekle meşguldü." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Mimarlıkta, sanayide ve bazı sanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği
- MAKTU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kesilmiş, kesik
-
Kesin olarak değeri biçilmiş
-
Ölçü ile satılmayan, götürü
-
[sıfat]
Kesilmiş, kesik
- AŞMAK
-
-
[-den]
Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek
- "İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Süre geçmek, bitmek, sona ermek
- "Üstelik çekingenliğin de kaybolmuş hatta sokulganlığı aşarak girişkenlik derecesini bulmuştu." (Tarık Buğra)
-
[-e]
Erkek hayvan dişisiyle çiftleşmek
-
[nsz]
Görünmeden kaçmak
- "Herif çoktan aşmış."
-
[-den]
Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek
- MAKUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Akla uygun, akıllıca
- "Makul bir düşünce."
- "Öyle bir gazetenin yazarına da biraz daha makul, biraz daha dürüst, biraz daha geniş düşünceli olmak yaraşır." (Orhan Veli Kanık)
-
Akıllıca iş gören, mantıklı
- "Makul bir adam."
-
Belirli
- "Tutuklanan kişilerin makul süre içinde yargılanmayı ... isteme hakları vardır." (Anayasa)
-
Aşırı olmayan, uygun, elverişli
- "Ev için makul bir fiyat istedi."
-
[sıfat]
Akla uygun, akıllıca
- MAKRO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Büyük, geniş, mikro karşıtı
-
[sıfat]
Büyük, geniş, mikro karşıtı
- OVMAK
-
-
Bir şeyin üzerine bastırarak el gezdirmek
- "Şakaklarını, bileklerini kolonya ile ovdum." (Sermet Muhtar Alus)
-
Bir yere bir şeyi kuvvetle sürterek temizlemek
- "Tencereyi ovmak. Tahtaları ovmak."
-
Bir şeyin üzerine bastırarak el gezdirmek
- ASMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi aşağıya sarkacak biçimde bir yere iliştirip sarkıtmak
- "Lambayı tam pencerenin karşısına astı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üzerine takınmak, kuşanmak
-
[-i]
Bir kimseyi boğazından ip vb. geçirip sallandırarak öldürmek, idam etmek
-
Gitmek zorunda olunan bir yere özürsüz gitmemek
- "... güzel havada mektebi asamamış bir ilkokul öğrencisi somurtkanlığı ile kafileye katıldım." (Haldun Taner)
-
Görevi olan bir işi özürsüz yapmamak
-
[-i]
Bir şeyi aşağıya sarkacak biçimde bir yere iliştirip sarkıtmak
- MAMAK
- ...
- AHMAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala, aptal
- "Beni bir ahmak yerine koyarak bu yığını babamın rahat rahat uyuduğu bir yatak diye göstermesi..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala, aptal
- POMAK
- ...
- SUMAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
-
Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan mercimeğe benzeyen meyvesi
-
[isim]
Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
- MAKAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı
- "Her iki eliyle kullanırdı makasıyla tarağını." (Necati Cumalı)
-
Birbirine komşu iki demir yolu hattını hemen bunların uzantısındaki üçüncü hatta bağlamaya yarayan alet
-
Birbirini kesen demir yolu kavşağı
-
Bazı araçlarda üst üste konulmuş birkaç yassı çelikten yay
-
Çatı ve köprülerde genellikle ağaç veya çelikten yapılan, ağırlığı karşılıklı iki ayağa veya duvara aktaran çatılmış kiriş sistemi
-
Mobilyalarda yukarıdan aşağıya doğru açılan kapakları yatay konumda tutmak amacıyla yapılmış mafsallı, kollu kapak aracı
-
Çalma, kırpma
-
Dirsek
-
Üst uçları birbirine bağlı, alt uçları açık olan iki direkten kurulmuş, ağırlık kaldırma düzeni
-
Bazı eklem bacaklı hayvanların ön ayaklarında bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan kıskaç
-
[isim]
Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı
- MAKTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kemikten yapılmış kalem ucunu düzeltmeye yarayan araç
- "Bu tabakta kamış kalem, kalemtıraş, kalemi yarmaya ve ucunu düzeltmeye yarayan kemik makta ... vardır." (Refik Halit Karay)
-
Divan edebiyatında gazelin veya kasidenin son beyti
-
Kesit
-
[isim]
Kemikten yapılmış kalem ucunu düzeltmeye yarayan araç
- RAMAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
"Bir şeyin olmasına çok az kalmak" anlamına gelen ramak kalmak deyiminde geçer
- "Gerçekten deli olmama ramak kalmıştı." (Ahmet Mithat)
-
[isim]
"Bir şeyin olmasına çok az kalmak" anlamına gelen ramak kalmak deyiminde geçer
- TOMAK
-
-
[isim]
Ağaçtan yapılmış top
-
Ağaçtan yapılmış gürz
-
Bir tür kalın ve ağır çizme
-
[isim]
Ağaçtan yapılmış top
- YUMAK
-
-
[-i]
Yıkamak
-
[-i]
Yıkamak
- UTMAK
-
-
[-i]
Yenmek
-
Oyunda yenmek, ütmek (II)
-
[-i]
Yenmek
- UMMAK
-
-
[nsz]
Bir şeyin olmasını istemek, beklemek
- "Umarım ki siz de mayıs hakkındaki bu sevgimi benimle paylaşırsınız." (Burhan Felek)
-
Sanmak, tahmin etmek
- "Tereyağı kokusu olmadığını kuvvetle umduğum bir yağ kokusu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Bir şeyin olmasını istemek, beklemek
- MAKSİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Uzun
-
[isim]
Maksi etek
-
[sıfat]
Uzun
- HAMAK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İki ağaç veya direk arasına asılarak içine yatılan ve sallanabilen, ağ, bez vb.nden yapılmış yatak, ağ yatak
- "Bahçeye hamak bağladım, uzandım." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
İki ağaç veya direk arasına asılarak içine yatılan ve sallanabilen, ağ, bez vb.nden yapılmış yatak, ağ yatak