İçinde ma olan 6 harfli 646 kelime var. İçerisinde MA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ma olan kelimeler listesine ya da Sonu ma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AM, MA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DERMAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Güç, takat, mecal
    • "Çok uzak yerlerden geldim, ayaklarımın dermanı kesildi." (Aka Gündüz)
  2. İlaç
  3. Çıkar yol, çare

MİHMAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Konuk
    • "Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni." (Halk türküsü)
  2. [sıfat] Kalıcı
    • "Tren en aşağı yarın sabaha kadar burada mihmandır." (Reşat Nuri Güntekin)

MAHCUP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Utangaç, sıkılgan
    • "Kenara mahcup bir çocuk gibi büzüldü." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Her yazdığımı tutan hocayı mahcup çıkarmamak için yazdıklarımı daha ciddi bir öz eleştiri eleğinden geçirir olmuştum." (Haldun Taner)
    • "Bu tekdir karşısında mahcup kalmak şöyle dursun, geniş geniş güldü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ŞAMANİ
...
SATMAK

  1. [-i] Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek
    • "Geniş arazisini parselleyip sattı." (Tarık Buğra)
  2. [nsz] Kendinde olmayan bir şeyi var gibi göstermek, taslamak
    • "Onun yerinde kim olsa bu kadar azamet satardı." (Peyami Safa)
  3. Bir kimse, kendini veya başkasını olduğundan daha önemli, yetkili ve değerli göstermek
    • "Herhâlde beni de satmasını bilmiş olacaktı ki hatırlılar masasında ehemmiyetli bir adam gibi karşılandım." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Bir çıkar karşılığında bir şeyi gözden çıkarmak, feda etmek
  5. Bir yolunu bularak birinden ayrılmak
    • "Yanımdakini satamazsam size gelemeyeceğim."

YORMAK

  1. [-i] Yorgun duruma getirmek
    • "Teknik teferruatla okurlarımı yormak istemiyorum." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Sıkıntıya sokmak, üzmek
    • "Ömer, kalbimi en çok yoran bir sima gibi hatırımda kaldı." (Halide Edip Adıvar)

MANYOK

  1. [isim] Sütleğengillerden, sıcak ülkelerde yetişen, yaprakları almaşık, üçü veya yedisi bir arada yelpaze durumunda olan, büyük bir ağaç (Manihot utilissima)

SMAÇÖR

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Voleybolda file üzerinde karşı alana doğru yukarıdan aşağıya topu sertçe yere vuran oyuncu, kütör

YOLMAK

  1. [-i] Bitki, tüy vb.ni çekerek yerinden çıkarmak, çekip koparmak
    • "Yoluyor mu, ne yapıyor bilmem, pişik suratlı olmuş." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Dolandırarak, hile ile birinin parasını almak
    • "Adamcağızı iyice yoldular."

MALKOÇ

  1. [isim] Osmanlılarda akıncılar ocağının komutanı

UTULMA

  1. [isim] Utulmak işi

MANŞON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Elleri soğuktan korumak için kullanılan astarlanmış kürk, el kürkü
  2. Ek bileziği

MARUNİ
...
SOYMAK

  1. [-i] Bir şeyin üzerinden kabuk, deri, zar vb.ni çıkarmak
    • "Takkesini geçirmiş, entarisini kuşanmış, elma soyuyordu." (Aka Gündüz)
    • "Şimdi bu herifi soyduk soğana çevirdik, değil mi?" (Ahmet Mithat)
  2. Birinin giysilerini çıkarmak
    • "Yaralıyı soyuyor ve ilk tedaviye başlıyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Birinin üstünde, yanında veya bir yerde bulunan şeyleri çalarak alıp götürmek
    • "Hariçten ortak hırsızlar bulup evimizi soymaya kalkar." (Ömer Seyfettin)

ÇIVMAK

  1. [nsz] Atlamak, sıçramak, zıplamak
  2. Hızla giden bir şey bir yere çarpıp yön değiştirmek, sekmek, çavmak, sapmak, inhiraf etmek
    • "Kurşun da taşa değmiş sonra taştan çıvmış, Dursun Hacı'ya değmiş." (Memduh Şevket Esendal)

TARAMA

  1. [isim] Taramak işi
  2. Balık yumurtası ile yapılan bir tür meze
  3. [sıfat] Gölgeleri yol yol ve çizgi çizgi olan (resim, harita)

YAYMAK

  1. [-i] Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek
    • "Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı." (Necati Cumalı)
  2. Birçok kimseye duyurmak
    • "Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." (Refik Halit Karay)
  3. Çevreye dağılmasına sebep olmak
    • "Sıtmayı çevreye yayan sivrisineklerdir."
  4. [-i] Sınırı genişletmek
    • "Tozu yaymak. Lekeyi yaymak."
  5. [-i] Koyun, inek vb.ni otlatmak
  6. [-i] Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak

AZITMA

  1. [isim] Azıtmak işi

DİLMAÇ

  1. [isim] Çevirmen
    • "Almanyalı ile anlaşabilmek için bu Maltalıyı dilmaç olarak tutmuşlar." (Memduh Şevket Esendal)

YARMAK

  1. [-i] Uzunlamasına bölüp ayırmak
    • "Odunu yarmak."
  2. Buğday, arpa vb. tahıl tanelerini değirmende kırmak
  3. Derin yara açmak
    • "Aralarına girmemiş olsaydı boğaz boğaza dövüşecekler, birbirlerinin başını gözünü yaracaklardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Yarık açmak
  5. Ortasından, içinden geçmek
    • "Vapurun yardığı sular, iki yanından güya neşelerinden köpüre köpüre Üsküdar'a gidişler, daima eğlenceliydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü