İçinde ma olan 5 harfli 372 kelime var. İçerisinde MA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ma olan kelimeler listesine ya da Sonu ma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AM, MA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YAYMA

  1. [isim] Yaymak işi
  2. Yaymacının sattığı şeylerden oluşan sergi
    • "Hırdavat yayması."

ÇAKMA

  1. [isim] Çakmak işi
  2. Vurulup çakılarak yapılmış kuyumcu işi
  3. Bu işte kullanılan kuyumcu kalıbı
  4. Deri hastalığı, yara, çıban

MAKAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mevki, kat, yer
    • "İnsan değil gökyüzündeki makamını şaşırarak yere inmiş bir melektir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Klasik Türk müziğinde bir müzik parçası veya şarkının işleniş biçimi

MALAZ

  1. [isim] Sulak yer
  2. Sürülmemiş, ot bürümüş toprak
  3. Su altında kalan, su basmış tarla

MAVİŞ

  1. Ak tenli, mavi gözlü olan (kimse)
    • "Dudaklarını yalıyor, sesler çıkarıyor ve maviş maviş bakıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)

YAKMA

  1. [isim] Yakmak işi

MAKSİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Uzun
  2. [isim] Maksi etek

MAYIS

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Yılın otuz bir gün süren, beşinci ayı

TATMA

  1. [isim] Tatmak işi

AĞMAK

  1. Sarkmak, aşağıya inmek
    • "Hiç konuşmadan güneş batıya ağıncaya dek çalıştılar." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir yana eğilmek, meyletmek

ÇOMAK

  1. [isim] Ucu topuzlu değnek

UZMAN

  1. [sıfat] Belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan (kimse), mütehassıs, kompetan
    • "Biz de işte para kazanmanın, iyi yaşamanın uzmanıyız dostum." (Haldun Taner)
  2. Belli bir bilim dalında lisansüstü öğrenim derecesine sahip kimse
  3. [isim] Bilirkişi

AŞAMA

  1. [isim] Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye
  2. Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale
  3. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap

BOĞMA

  1. [isim] Boğmak işi

MAYOZ
...
SUMAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
  2. Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan mercimeğe benzeyen meyvesi

YAĞMA

  1. [isim] Yağmak işi

ÇATMA

  1. [isim] Çatmak işi
  2. Provada geçici olarak bir giysiye iliştirilmiş olan parça
  3. Duvarları ağaç gövdesinden birbirine takılarak ve çivisiz olarak yapılan yayla evi, Yörük çadırı
  4. Bir çeşit döşemelik kumaş
    • "Sonra o çatma örtülü minderin üstüne oturmuş, albayın İstanbul hakkındaki suallerine kısa kısa cevap vermişti." (Halide Edip Adıvar)
  5. Ahşap yapılarda ağaç iskeletin temel parçaları
  6. Semerin ağaç kısmı
  7. Heykel yapımında çamuru ayakta tutan tel iskelet

ULEMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilginler
  2. Sarıklı din bilginleri
    • "Bursa uleması bütün memleketçe tanınır ve sevilirdi." (Tarık Buğra)

AÇMAK

  1. [-i] Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek
    • "Kapıyı açan hizmetçi benim kadın olduğumu anlamadı." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Babam açtı ağzını, yumdu gözünü ... öyle şeyler söyledi ki ben burada mümkün değil tekrarlayamam." (Ömer Seyfettin)
  2. Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak
    • "Örtüyü açmaya mecburum." (Refik Halit Karay)
  3. Engeli kaldırmak
    • "Karla kapanan yolu açmak."
  4. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak
    • "Kadın hamalı dışarı çıkardı, sonra çantasını açıp birkaç lira çıkardı." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak
  6. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak
    • "Tıkanmış boruyu açmak."
  7. Çevresini genişletmek
    • "Anıtın çevresini açmak."
  8. Birbirinden uzaklaştırmak
    • "Kollarını açtı."
  9. Yarmak
    • "Çıbanı açmak."
  10. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak
    • "Yumağı açmak."
  11. Bir toplantıyı başlatmak
  12. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek
    • "Bu heykeli açmak için bir seneden beri münasip bir fırsat kollanıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  13. Bir aygıtı, bir düzeneği çalışır duruma getirmek
    • "Radyoyu açmak."
    • "Elektriği açmak."
  14. Alışverişi başlatmak
    • "Bakan, tütün piyasasını açtı."
  15. Rengin koyuluğunu azaltmak
    • "Bu boyayı biraz daha açmalı."
  16. Yakışmak, güzel göstermek
    • "Bu renk odayı açtı."
  17. Ferahlık vermek
  18. Beğenmek
    • "Burası beni açmadı, başka yere gidelim."
  19. Bir konu ile ilgili konuşmak
  20. [-i] Avunmak veya danışmak için söylemek, içini dökmek
    • "Size derdimi açmaya geldim." (Falih Rıfkı Atay)
  21. [nsz] Yapmak, düzenlemek
    • "Sınav açmak."
  22. [nsz] Ayırmak, tahsis etmek
    • "Senin için üst katta bir oda açtık."
  23. Görünür duruma getirmek
    • "Kollarını, göğsünü açmış."
  24. [nsz] Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak
  25. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak
  26. [nsz] Geçit vermek
    • "Evin arka tarafına geçmek için kapı açtık."
  27. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek
    • "Öğretmen sürekli konuşuyor, öğrenciyi açmak istiyordu."
  28. Savaşla almak, fethetmek

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü