İçinde m olan 5 harfli 1326 kelime var. İçerisinde M harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında m harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu m harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BATMA
-
-
[isim]
Batmak işi
-
Yıkılma, çökme
-
Yok olma, inkıraz
-
Bir gök cisminin (ay, güneş, yıldız vb.) ufkun altına inmesi
-
[isim]
Batmak işi
- COŞMA
-
-
[isim]
Coşmak işi, galeyan
- "Kadın bir izzetinefis coşmasına benzeyen öfke ile gözlerini açtı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Coşmak işi, galeyan
- DEMET
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam
- "Tel demeti."
-
Bitki veya çiçek destesi
- "Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon
-
Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu
-
Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu
-
[isim]
Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam
- DÜRME
-
-
[isim]
Dürmek işi
-
İçine peynir, kıyma vb. konularak yenilen pişmiş yufka, gözleme
-
Lahana
-
[isim]
Dürmek işi
- KEMHA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir çeşit ipek kumaş
- "Yazın yeşil kemha giymiş kışın beyaz giyen dağlar." (Halk türküsü)
-
[isim]
Bir çeşit ipek kumaş
- MARAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hastalık
-
Dayanılması güç durum
-
[sıfat]
Huysuzluğu ve titizliği ile can sıkan
- "Aman ne maraz adamsın!"
-
[isim]
Hastalık
- SEMAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alevi ve Bektaşi topluluklarında yaygın olan ve müzik eşliğinde uygulanan tören nitelikli oyun
-
[isim]
Alevi ve Bektaşi topluluklarında yaygın olan ve müzik eşliğinde uygulanan tören nitelikli oyun
- ZAHME
- ...
- ÇAKIM
-
-
[isim]
Kıvılcım
-
Şimşek
-
[isim]
Kıvılcım
- EKLEM
-
-
[isim]
Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal
-
[isim]
Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal
- HAMUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Unun su veya başka sıvılarla yoğrulmuş durumu
-
Kâğıtta tür, nitelik
-
[sıfat]
İyi pişmemiş (ekmek ve hamur işleri)
-
Öz, asıl, maya
-
[isim]
Unun su veya başka sıvılarla yoğrulmuş durumu
- HELME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fasulye, pirinç, buğday vb. taneler kaynatıldığında nişastanın çökelmesiyle oluşan koyu sıvı
-
Bazı bitkilerin kök, çiçek ve tohumlarında bulunan koyu kıvamlı madde
-
[isim]
Fasulye, pirinç, buğday vb. taneler kaynatıldığında nişastanın çökelmesiyle oluşan koyu sıvı
- MAKAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mevki, kat, yer
- "İnsan değil gökyüzündeki makamını şaşırarak yere inmiş bir melektir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Klasik Türk müziğinde bir müzik parçası veya şarkının işleniş biçimi
-
[isim]
Mevki, kat, yer
- COŞUM
- ...
- İMLEK
-
-
[isim]
Bir kurum veya kuruluşun kendine seçtiği, bazı ticaret eşyası üzerine konulan, o eşyayı üreten veya satanı tanıtan resim, harf vb. özel işaret, logo
-
[isim]
Bir kurum veya kuruluşun kendine seçtiği, bazı ticaret eşyası üzerine konulan, o eşyayı üreten veya satanı tanıtan resim, harf vb. özel işaret, logo
- KIDEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir görevde rütbece eskilik
- "Ali Fuad Bey de parti komitacılığının düşmanı olanlar gibi nizam, kıdem ve kanun adamı kalmıştır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir görevde geçirilen süre
-
[isim]
Bir görevde rütbece eskilik
- MAPUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mahpus
-
Mapushane, cezaevi, hapishane
- "Mapuslarda çürüyemem / Başımı belaya sokma benim." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Mahpus
- MİSLİ
- ...
- TARIM
-
-
[isim]
Gerekli, yararlı bitkileri yetiştirmek amacıyla toprak üzerinde yapılan çalışmaların bütünü, ziraat
-
[isim]
Gerekli, yararlı bitkileri yetiştirmek amacıyla toprak üzerinde yapılan çalışmaların bütünü, ziraat
- BİNME
-
-
[isim]
Binmek işi
- "Önünde bel verip binicisinin binmesini kolaylaştırırdı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Binmek işi