İçinde let olan 7 harfli 53 kelime var. İçerisinde LET bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında let olan kelimeler listesine ya da Sonu let ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
TEL
2 Harfli Kelimeler
EL, ET, LE, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BELETME
-
-
[isim]
Beletmek işi
-
[isim]
Beletmek işi
- ELLETME
-
-
[isim]
Elletmek işi
-
[isim]
Elletmek işi
- DALALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sapınç, sapkınlık, doğru yoldan ayrılma
- "Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler." (Atatürk)
-
[isim]
Sapınç, sapkınlık, doğru yoldan ayrılma
- İZLETİŞ
- ...
- DİLETME
- ...
- İLLETLİ
-
-
[sıfat]
Hastalığı olan
-
İkide bir aksaklık gösteren
-
[sıfat]
Hastalığı olan
- REZALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplumun duygularını inciten olay veya durum, kepazelik, maskaralık, rezillik
- "Trafik düzeni rezalettir günden güne." (Necati Cumalı)
- "Her kadının takdim edilmek için can attığı böyle büyük bir adamla dansı yarıda bırakıp rezalet çıkarmak için insanın aklı kaçık olmalı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Toplumun duygularını inciten olay veya durum, kepazelik, maskaralık, rezillik
- LETONYA
- ...
- DELALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kılavuzluk, aracılık
- "Hemşehrilerinden birinin delaletiyle, senet sahiplerinin her birini ayrı ayrı öğrendi." (Ercüment Ekrem Talu)
-
İz, işaret
- "Meğer fazla süs zenginliğe değil, fukaralığa delalet edermiş." (Ahmet Haşim)
-
[isim]
Kılavuzluk, aracılık
- İSKELET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih
-
Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü
-
Bir şeyi oluşturan temel çatı
- "Yanımızdaki genç, yolun ötesinde bir bina iskeleti gösterdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir eserin genel planı
- "Bir romanın iskeleti."
-
[sıfat]
Çok zayıf
-
[sıfat]
Kuru, çıplak
- "Yürüdük, yürüdük, yaprakları düşmüş iskelet bir ormanın içine geldik." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih
- BİLETÇİ
-
-
[isim]
Bilet satan görevli
- "Bilet kutusunu koltuğunun altına sıkıştırmış, elleri ceplerinde bir otobüs biletçisi geçti." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Bilet satan görevli
- İŞLETİM
- ...
- FAZİLET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erdem
- "Onun iyiliğini, faziletini, şan ve şerefini görmek benim saadetimdir." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Erdem
- SUHULET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kolaylık
-
Yumuşaklık, naziklik
-
Uygun ortam
-
[isim]
Kolaylık
- VEKALET
- ...
- İŞLETİŞ
-
-
[isim]
İşletme işi veya biçimi
-
[isim]
İşletme işi veya biçimi
- ÖZLETME
-
-
[isim]
Özletmek işi
-
[isim]
Özletmek işi
- BİLETİŞ
- ...
- İLETMEK
-
-
[-i]
Götürmek, ulaştırmak, nakletmek, geçirmek
- "Bunların tek kaygıları gördüklerini, duyduklarını okurlara iletmektir." (Salâh Birsel)
-
Elektrik akımı, ısı, gaz vb.ni bir yerden başka bir yere götürmek
-
[-i]
Götürmek, ulaştırmak, nakletmek, geçirmek
- EKLETME
-
-
[isim]
Ekletmek işi
-
[isim]
Ekletmek işi