İçinde lak olan 7 harfli 57 kelime var. İçerisinde LAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lak olan kelimeler listesine ya da Sonu lak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KAL, LAK

2 Harfli Kelimeler

AK, AL, LA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KAKALAK
...
YAPALAK

  1. [isim] Bir tür baykuş

ABLAKÇA

  1. [sıfat] Ablak gibi, ablağa yakın

MÜLAKAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Buluşma, görüşme
    • "Mülakattan sonra da kendilerinin avdetine müsaade etmemek lüzumu bence tabii idi." (Atatürk)
  2. Röportaj
  3. Bir işe alınacak kişiler arasından seçim yapabilmek amacıyla kendileriyle karşılıklı konuşma, görüşme

KOZALAK

  1. [isim] Koza
  2. Kozalaklıların, genellikle dibi yuvarlak, tepesi koni biçiminde ve odunsu dokulu meyvesi
    • "Kozalaklar çıtırdıyor çamlarda..." (Zeyyat Selimoğlu)
  3. Olmamış, kuru, ham meyve
  4. Bal mumu üzerine basılmış mührün bozulmaması için üzerine yapıştırılan fil dişinden kapakçık

SALAKÇA

  1. [sıfat] Salağa yakışan
  2. [zarf] Salağa yakışır bir biçimde

GIRTLAK

  1. [isim] Soluk borusunun üst bölümü, ümük, imik, hançere
    • "Gırtlak veremi midir nedir, çehresinde damla kan yok." (Sermet Muhtar Alus)
    • "İşrete düşkünlüğünü anlata anlata bitiremiyorlar, gırtlağına kadar borç içindeymiş." (Atilla İlhan)
  2. Yiyip içme
    • "Gırtlak derdi."
  3. Ses rengi, yapısı

KULAKLI

  1. [sıfat] Kulağı herhangi bir biçimde olan
    • "Küçük kulaklı."
  2. Kulağa benzer çıkıntısı olan
  3. [isim] Sapının ucunda kulak biçiminde iki geniş çatalı bulunan bir çeşit yatağan
  4. [isim] İki tarafında tutulacak yeri olan yayvan tencere, kazan

PIRTLAK

  1. [sıfat] Pırtlamış, dışarı fırlamış, patlak
    • "Zatî Bey ellerini çırptı, pırtlak gözlü hafiye odaya girdi." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kolayca kabuğundan dışarı çıkabilen
    • "Pırtlak üzüm."

PLAKALI

  1. [sıfat] Üzerinde plaka bulunan

IPISLAK

  1. [sıfat] Çok ıslak, her yanı ıslak
    • "Bütün bedeni terden suya batıp çıkmış gibi ıpıslak olmuştu." (Yahya Kemal)

ŞAVALAK

  1. Aptal, alık, sersem, budala

FELAKET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela
    • "İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır." (Samiha Ayverdi)
  2. [sıfat] Çok kötü
    • "Felaket bir yazı."
  3. [sıfat] Şaşırtıcı, hayrete düşürücü
    • "Bu kız felaket."

TELAKKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlayış, görüş
    • "O zamanki telakkiye göre, sigara sporcuların uzak durması gereken yasakların başında gelirdi." (Haldun Taner)
    • "Bu beğenilmeyi bir hak, güzelliğine karşı herkesin vermeye mecbur olduğu bir vergi telakki etmeye alışmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Kabul etme, sayma

CARTLAK
...
AHLAKÇI

  1. [isim] Ahlak konularını inceleyen filozof veya bu konularla uğraşan kimse
    • "Ahlakçılar bu mahzurlarla cenkleşiyorlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Her şeyi ahlak açısından değerlendiren kimse, moralist

YIRTLAK

  1. [sıfat] Göz kuyruğu yırtılmış gibi açık duran (göz)

GOMALAK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Mobilya cilası ve zamk yapımında kullanılan, alkolde eriyen bir tür hayvansal reçine

LAKAYIT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız
    • "Yüzündeki gülümseyiş geçti, yeniden lakayıt, uzak ve donmuş hâlini takındı." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Onun gözyaşlarına lakayıt kalmak mecburiyetinde bulunuyorum." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [zarf] İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız bir biçimde

ALAKART

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Seçmeli yemek, tabildot karşıtı
  2. [zarf] Yemek listesinden seçerek
    • "Alakart yedik."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü