İçinde l olan 5 harfli 1421 kelime var. İçerisinde L harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında l harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu l harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇAĞLA
-
-
[isim]
Badem, kayısı, erik vb. tek çekirdekli yemişlerin körpeyken yenilebilen ham şekli
-
[isim]
Badem, kayısı, erik vb. tek çekirdekli yemişlerin körpeyken yenilebilen ham şekli
- CANLI
-
-
Canı olan, diri, yaşayan
- "Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı." (Necati Cumalı)
-
Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu
- "Recep çok canlı bir adamdı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk)
-
[isim]
Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan
-
[isim]
Canlı yayın
-
Canı olan, diri, yaşayan
- CELEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır vb. kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse
- "Sen kasap mısın, koyun tüccarı mı, celeplerle senin ne işin var?" (Osman Cemal Kaygılı)
-
İç oğlanı
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır vb. kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse
- DİLLİ
-
-
[sıfat]
Dili olan
-
Konuşkan, sürekli ve tatlı konuşan
- "Daha çok küçük, dört yaşında bile yok. Öyle dilli ki kimseye, laf bırakmıyordu." (Oktay Rifat)
-
Dedikoducu, ileri geri konuşan
- "Benim işim yok senin o dilli kardeşlerinin arasında." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Dili olan
- GAZLI
-
-
[sıfat]
Gazı olan veya gaz bulaşmış olan
-
[sıfat]
Gazı olan veya gaz bulaşmış olan
- İCMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gösterge
- "Günahlarımızın icmaline gelince ben tutamam vallahi tutamam, takatim yetmez." (Atilla İlhan)
-
Özet, kısaltma
-
[isim]
Gösterge
- KÜLLÜ
-
-
[sıfat]
İçinde veya üzerinde kül bulunan
-
[sıfat]
İçinde veya üzerinde kül bulunan
- TİLKİ
-
-
[isim]
Köpekgillerden, uzunluğu 90 cm, kuyruğu 30 cm kadar, ırklarına göre çeşitli renklerde olan, ağız ve burnu uzun ve sivri, kümes hayvanlarına zarar veren, kürkü beğenilen bir memeli türü (Vulpes)
-
[sıfat]
Bu hayvanın postundan yapılan (manto vb.)
- "İki hanım yaşları geçkince olmasına bakmayarak sürmüşler, boyanmışlar, omuzlarına tilkilerini almış, kurulmuşlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Çok kurnaz
- "Ne tilkidir o, bilmezsiniz."
-
[isim]
Köpekgillerden, uzunluğu 90 cm, kuyruğu 30 cm kadar, ırklarına göre çeşitli renklerde olan, ağız ve burnu uzun ve sivri, kümes hayvanlarına zarar veren, kürkü beğenilen bir memeli türü (Vulpes)
- USULİ
- ...
- VELUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Doğurgan
-
Çok eser ortaya koyan, verimli
- "Velut bir yazar."
-
[sıfat]
Doğurgan
- YAŞLI
-
-
[sıfat]
Yaşı ilerlemiş, kocamış, ihtiyar (kimse)
- "Kendisi de ilkin yaşlı bir kadın almayı düşünmüş idi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yaşı ilerlemiş kimse
- "Bu yaşlıları kapısının arkasına yığdılar." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Yaşı ilerlemiş, kocamış, ihtiyar (kimse)
- ANELE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemilerde türlü işlerde kullanılan bir tür demir halka
-
[isim]
Gemilerde türlü işlerde kullanılan bir tür demir halka
- DİVAL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Altı mukavva ile beslenmiş, üstü sırmalı işleme
-
[isim]
Altı mukavva ile beslenmiş, üstü sırmalı işleme
- ENGEL
-
-
[isim]
Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap
- "Bürokratik engelleri ortadan kaldıracak bir formül aradık ve bulduk." (Haldun Taner)
- "Yabancı gitmek isteyince ikisi birden engel oldular." (Nezihe Araz)
-
Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan açılır kapanır düzenek, bariyer
-
Herhangi bir yolu kapamak için konulan nesne, bariyer
-
Kara yollarının kenarlarına yapılan korkuluk, bariyer
-
Engelli koşularda, her yarışçının üzerinden atlaması gereken tahta düzenek, bariyer
-
[isim]
Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap
- ESKİL
- ...
- FALAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zamir]
Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
- "Bana "falan geldi, falan gitti" diye anlatmaya başladı."
-
[isim]
Cümlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek "ve benzerleri" anlamında kullanılan bir söz
- "Hiç heyecan falan göstermiyor." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Tarih, yer, kişi vb.nin önüne gelerek tekrarlanmak istenmeyen sözlerin yerine kullanılan kelime
- "Falan tarihte, falan yerde, falan kişi ile gezerken sizi gördüm."
-
[zamir]
Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
- FULYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Nergisgillerden, soğan köklü bir bitki ve bu bitkinin zerrin ve nergis adlarıyla da anılan güzel kokulu çiçekleri, zerrin (Narcissus jonquilla)
-
[isim]
Nergisgillerden, soğan köklü bir bitki ve bu bitkinin zerrin ve nergis adlarıyla da anılan güzel kokulu çiçekleri, zerrin (Narcissus jonquilla)
- LAFÇI
-
-
[sıfat]
Geveze
-
İyi, etkili konuşan
-
Söz götürüp getiren, dedikoducu
-
[sıfat]
Geveze
- MALYA
-
-
[isim]
Deniz dibinde otlara takılmış oltayı kurtarmaya ve deniz derinliklerinden ağ, halat, sicim vb. şeyleri çıkarmaya yarayan dört tırnaklı demir
-
[isim]
Deniz dibinde otlara takılmış oltayı kurtarmaya ve deniz derinliklerinden ağ, halat, sicim vb. şeyleri çıkarmaya yarayan dört tırnaklı demir
- SANAL
-
-
[sıfat]
Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan, mevhum, farazi, tahminî
-
Negatif bir sayı üzerinde alınan ve ikinci kuvvetten bir kök taşıyan cebirsel anlatım
-
[sıfat]
Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan, mevhum, farazi, tahminî