İçinde l olan 5 harfli 1421 kelime var. İçerisinde L harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında l harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu l harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BELEŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Karşılıksız, emeksiz, parasız elde edilen
-
[sıfat]
Karşılıksız, emeksiz, parasız elde edilen
- FLÖRT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Kadınla erkek arasındaki duygusal ilişki
- "Cemal hiç de benimle flört yapmaya kalkmamıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
Birbirine duygusal ilgi duyan kadın ve erkek
- "Gerçi birçok flörtleri olmuş ama karar verip de içlerinden biriyle yuva kurmak cesaretini gösterememişti." (Haldun Taner)
-
Siyasal bir parti, yabancı bir ülke vb.ne tam olarak bağlanmadan yaklaşma
-
[isim]
Kadınla erkek arasındaki duygusal ilişki
- HELAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölme, öldürme, yok etme, yok olma
- "İki sarılı yumurta yumurtlayan bu canım legornlar iki üç gün ara ile birer birer helak olup gitmişlerdi." (Haldun Taner)
-
Bitkin bir duruma gelme veya getirme
- "Bu yolculuk bizi helak etti."
- "Zavallılar kan ter içinde bir yandan karşı taraf içlerini tutacağız, bir yandan forveti besleyip akına yardım edeceğiz diye ileri geri helak olurlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Ölme, öldürme, yok etme, yok olma
- İLKAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dölleme
-
Döllenme
-
Aşılama
-
[isim]
Dölleme
- KELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz
- "Mecliste arif ol kelamı dinle / El iki söylerse sen birin söyle." (Karacaoğlan)
-
Söyleyiş biçimi, söyleme
-
Tanrı'nın varlığını ve İslam dininin doğruluğunu konu edinen bilim
-
[isim]
Söz
- KLİŞE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Baskıda kullanılmak amacıyla, üzerine kabartma resim, şekil, yazı çıkarılmış metal levha
- "Klişecilik sanatını usta bir klişeci kadar bildiği hatta kendisi de klişe yaptığı için, siyah ve beyazın tonlarını son derece hünerle kaynaştırır." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Basmakalıp (söz, görüş vb.)
- "Söylediği sözün klişe olduğunu, bir yazarın klişelerle yazmamak zorunda olduğunu kabul etmez o." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Baskıda kullanılmak amacıyla, üzerine kabartma resim, şekil, yazı çıkarılmış metal levha
- LİDER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Önder, şef
- "İhtilal partisinin liderini yakından ilk defa tanıyacaktım." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir partinin veya bir kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse
- "Politika kargaşalarına gömülmüş liderler, ufukta bekleyen tehlikeyi göremiyorlardı." (Samiha Ayverdi)
-
Bir yarışmada başta bulunan takım veya yarışmacı
-
[isim]
Önder, şef
- GALOŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tabanı tahtadan yapılmış deri ayakkabı
- "İşlemeli yün çorapları ve galoşları hâlâ ayağında idi." (Tarık Buğra)
-
Müzelerde, özellikle sağlık kurumlarında özel bölümlere girerken ayakkabı üzerine geçirilen ince ve şeffaf korumalık
-
[isim]
Tabanı tahtadan yapılmış deri ayakkabı
- GAZAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ceylan
-
[isim]
Ceylan
- SALEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Salepgillerin tek köklü, yumrulu, salkımlı veya başak çiçekli örnek bitkisi (Orchis)
-
Bu bitkinin yumru durumundaki köklerinden dövülerek hazırlanan beyaz toz
-
Bu tozun, şekerli süt veya su ile kaynatılmasıyla yapılan sıcak içecek
-
[isim]
Salepgillerin tek köklü, yumrulu, salkımlı veya başak çiçekli örnek bitkisi (Orchis)
- TALİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şans
- "Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Her devirde talihi yaver gitmiş birisiydi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bir gelinden ziyade, zalim bir nezri yerine getirmek için talihin kucağına atılmış bir kurbana benziyordu." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
- "Talihimize küseriz ama millî menfaat prensiplerinin bizim yüzümüzden kötülenmesini istemeyiz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Şans
- VASIL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ulaşan, varan
- "Biraz sonra tren Menemen'e vasıl oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Ulaşan, varan
- ALKIŞ
-
-
[isim]
Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma, alkışlama, kargış karşıtı
- "Daha ilk nağmelerde meyhaneyi sarsan bir alkış tufanı koptu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma, alkışlama, kargış karşıtı
- EÇHEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok cahil, çok bilgisiz olan
-
[sıfat]
Çok cahil, çok bilgisiz olan
- KILIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi korumak için kendi biçimine göre, çoğunlukla yumuşak bir nesneden yapılmış özel kap
- "Bütün vücudu sanki ziftten bir kılıf içine tıkılmış gibi idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yolsuz bir işe bulunan sudan gerekçe
-
[isim]
Bir şeyi korumak için kendi biçimine göre, çoğunlukla yumuşak bir nesneden yapılmış özel kap
- MORAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir insanın ruhsal gücü, manevi güç, yürek gücü, maneviyat
- "Morali bozuk bir insan."
- "Savaşçı gruplarını moral bulmaları için bir haftalık tatile göndermeyi gerekli sayıyorlardı." (Refik Erduran)
-
[isim]
Bir insanın ruhsal gücü, manevi güç, yürek gücü, maneviyat
- SAPLI
-
-
[sıfat]
Sapı olan
-
[zarf]
Saplanmış olarak
- "Bıçak karpuza saplı duruyor."
-
[isim]
Büyük kepçe
-
[sıfat]
Sapı olan
- SOLMA
-
-
[isim]
Solmak işi
-
[isim]
Solmak işi
- TABLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi
- "Bir hurmacının tablasında üstlerine vuran güneş ışığıyla parıldayan hurmalara imrenmiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Bir tepsinin aldığı miktarda olan
- "Bir tabla balık döküldü."
-
Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden veya tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık
-
Bir şeyin düz ve geniş bölümü
- "Hokka takımı tablası. Çadır direği tablası."
-
Küllük
- "Tablada ruj izli sigara artıkları var." (Refik Halit Karay)
-
Ağaçtan veya ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça
-
Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir tür çalgı
-
Makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri
-
[isim]
Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi
- AĞILI
-
-
[sıfat]
İçinde ağı bulunan, zehirli
-
[sıfat]
İçinde ağı bulunan, zehirli