İçinde l olan 3 harfli 105 kelime var. İçerisinde L harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında l harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu l harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

LÜK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı

ÇUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma
    • "Geceleri Ali, bir çula bürünerek yatıyordu." (Ömer Seyfettin)
    • "Muharrem, çulu epey düzmüş vaziyetteydi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Kıldan veya yünden yapılmış hayvan örtüsü
    • "Ata çul örtmek."
    • "Aranızdan ayrılalı bir ay var mı? Belki yok bile. Çulu derhâl düzelttim." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Giyim, giysi

LOĞ

  1. [isim] Yollarda, toprak damlarda yeri bastırmak veya tarlalarda toprağı ezmek için gezdirilen taş silindir

DUL

  1. [isim] Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış kadın veya erkek
    • "Bebek'teki evinde bir dul kız kardeşiyle yalnız yaşar." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hatice Hanım pek genç dul kalmış zengin bir hanımcağızdı." (Ömer Seyfettin)

KIL

  1. [isim] Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı
    • "Hikmet Bey yaman adam, dikkat ettim, hiç istifini bozmadı, kılı kıpırdamadı." (Haldun Taner)
    • "Senin gibi kılı kırk yaran bir kıza name beğendirme başarısından dolayı sevgiliniz beyefendiyi kutlarım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Her şeyi kılıfına uydurduktan sonra kılına halel gelmez." (Muammer İzgü)
    • "Yüzlerce Berlinli kendisini seyrediyormuş gibi kılını kıpırdatmadan resim yapardı." (Salâh Birsel)
  2. Keçi tüyü
  3. [sıfat] Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan
    • "Kıl kilim."
    • "Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek." (H. Türküsü)
  4. [sıfat] Huysuz, geçimsiz (kimse)
  5. Bitkilerde görülen, genellikle silindirimsi, içi boş, çok ince uzantı

DÖL

  1. [isim] Canlıların üremesi sonucu ortaya çıkan yeni birey veya bireylerin bütünü, zürriyet, nesil
    • "Macarların çoğunun bize benzeyişinin bir nedeni de bu döl karışmasıdır." (Haldun Taner)
  2. Yavru, çocuk
    • "Yarenlik mi ediyordun, Kara Osman'ın dölüyle?" (Turan Oflazoğlu)

LAF

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Söz, lakırtı
    • "Ben lafımı bitirmeden o atıldı."
    • "Aralarından bir tanesi ille de laf anlatacağım diye çene patlatıp duruyormuş." (Çetin Altan)
    • "Tabii Hayri Efendi'yle biraz laf atacak belki de biraz işten güçten bahsedecekti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Şimdi unutup laf mı çıkarıyorsun?" (Ömer Seyfettin)
  2. Sonuçsuz, yararı olmayan söz
    • "Onun söyledikleri laftan ibaret."
    • "Yakınındaki erkeği kime benzetirse onun lisanından bir şarkı ile laf atıyor." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Kocasının erkek kardeşinin sütkardeşi imişsiniz, ben sizi hiç görmedimdi fakat bu evde lafınız geçerdi." (Peyami Safa)
  3. Konuşma
    • "Seyircilerin alışılmış sululuklarından, laf atmalardan kaçındıklarını söyledi." (Tarık Buğra)
  4. Konu, mevzu, bahis
    • "Lafı değiştirdi."
  5. [ünlem] "Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok" anlamlarında hafifseme yollu kullanılan bir söz
    • "Şunu yapacakmış, bunu yapacakmış, laf!"
  6. Dedikodu

ULA
...
GOL

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Futbol, hentbol, hokey ve buz hokeyi maçlarında topun kaleye sokulmasıyla kazanılan sayı
    • "Kısacası biz kendimizi yerden yere atar, akınlar durdurur, goller kurtarır, ona paslar sunardık." (Haldun Taner)

KÜL

  1. [isim] Yanan şeylerden artakalan toz madde
    • "Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Tatlı bir cızırtı çıkararak çabucak tutuşur, mavi ve sincabi bir buhar bırakarak kül oluverirdi." (Ömer Seyfettin)

ALA

  1. [sıfat] Karışık renkli, çok renkli, alaca
    • "Ala kilim eskimiş."
  2. [isim] Alabalık
  3. Açık kestane renginde olan, ela (göz)
  4. [isim] Kekliğin boynundaki siyah halka

BUL

  1. [isim] Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta

ÇİL

  1. [isim] Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)
    • "Çocuklar çil yavrusu gibi dağıldılar, biz de baştaki boş çadıra gittik." (Osman Cemal Kaygılı)

BEL

  1. [isim] İşaret

LEP

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Dudak
  2. Kenar

LİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Her türlü maddeyi oluşturan çok ince ve uzun parça
    • "Ihlamur lifleriyle tavana asılmış kış kavunları gözünün önüne geliyordu." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Yıkanmak için kullanılan bitki telleri demeti veya türlü ipliklerden yapılmış örgü
  3. Tel

YIL

  1. [isim] Dünyanın, güneş çevresinde tam bir dolanım yapması için geçen 365 gün, 5 saat ve 49 dakikalık zaman
  2. Miladi takvime göre ocak ayının birinde başlayıp aralık ayının otuz birinde sona eren on iki aylık dönem, sene
    • "Yıl 1919 / Mayısın on dokuzu / Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor." (Celâl Sahir Erozan)

LÖK

  1. [isim] Yedi yaşından büyük erkek boz deve
    • "Cabi Efendi, lök gibi karşılarına dikilmişti." (Ömer Seyfettin)

ELK

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Kuzey Avrupa'da yaşayan, geniş dallı boynuzları olan, iri bir tür geyik

SAL

  1. [isim] Birçok kalın direk yan yana bağlanarak yapılan, düz ve korkuluksuz deniz veya ırmak taşıtı
    • "Dalgaları ufukları örten bir denizde, küçük bir sal parçası üstünde bir boraya mı tutulduk?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü