İçinde l olan 3 harfli 105 kelime var. İçerisinde L harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında l harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu l harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ELK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Kuzey Avrupa'da yaşayan, geniş dallı boynuzları olan, iri bir tür geyik
-
[isim]
Kuzey Avrupa'da yaşayan, geniş dallı boynuzları olan, iri bir tür geyik
- FUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Taşkırangillerden, birçok türü bulunan ağaççık ve bunun güzel kokulu beyaz çiçeği (Casmin sambac)
-
Küçük taneli bir bakla türü
-
[isim]
Taşkırangillerden, birçok türü bulunan ağaççık ve bunun güzel kokulu beyaz çiçeği (Casmin sambac)
- İLK
-
-
[sıfat]
Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
- "Gözlerini açınca ilk işi saatine bakmak oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Herhangi bir şeyin en önde olanı, önce geleni
- "İnsanı insan yapan duyguların ilkidir aşk." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
Birinci olarak, en başta
- "İlk hatırladığım olay..."
-
[sıfat]
Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
- LOP
-
-
[sıfat]
Yumuşak, yuvarlak ve irice
- "Lop et."
-
[sıfat]
Yumuşak, yuvarlak ve irice
- SOL
-
-
[sıfat]
Vücutta kalbin bulunduğu tarafta olan, sağ karşıtı
- "Sol el. Sol kulak."
- "Sol elimiz bekliyor, çabuk gelin."
-
[isim]
Bu taraftaki yön
- "Sola dönmek."
-
[isim]
Sosyalizme yakın görüşte olan grup
-
[isim]
Boksta sol yumrukla vuruş
-
[sıfat]
Vücutta kalbin bulunduğu tarafta olan, sağ karşıtı
- DAL
-
-
[isim]
Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri
- "Cılız dallar, yeşili fersiz, tırnak kadar yapraklar!" (Tarık Buğra)
- "Samimiyetimizin her köşesinde heybetli çınarlar gibi dal budak salmıştı." (Orhan Seyfi Orhon)
- "Dal gibi bir vücut üzerinde dev gibi bir baş!" (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Yüreğinde onmaz bir karıncalanma vardı; onmaz bir kıpırtı dal sürüyordu, durmadan filizleniyordu." (Burhan Günel)
-
Branş
-
Bir bilim alanının içinde yer alan ana bilim dalında alt alanı
-
Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların bir araya gelmesiyle oluşan birlik, şube
-
[isim]
Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri
- NAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
At, eşek, öküz vb. yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın şekline uygun demir parçası
- "Atların nal tıkırtıları, demir tekerlek gürültüleri işitildi." (Ömer Seyfettin)
- "Kitap bastırmak, yazı yazmak takatinden mahrum, nalları dikeceksiniz." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
At, eşek, öküz vb. yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın şekline uygun demir parçası
- BEL
-
-
[isim]
İşaret
-
[isim]
İşaret
- TEL
-
-
[isim]
Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne
- "Gelin teli. Telgraf teli."
- "Bahçeye tel çektik."
-
[sıfat]
Bu nesneden yapılmış veya bu nesne biçiminde olan
- "Tel kafes. Tel çivi."
-
Tencere, çaydanlık vb.ni ovarak temizlemek için kullanılan nesne
-
İnsan saçını oluşturan ipçik
- "İki açık sarı tel terli alnımızın üstüne yapışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bazı organizmaların demet durumundaki oluşumunu meydana getiren ipçiklerin her biri, lif
-
[isim]
Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne
- KUL
-
-
[isim]
Tanrı'ya göre insan, abd
- "Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez."
- "Ben serüvenlere kul olmayacağım, serüvenler bana kul olacak." (Atilla İlhan)
- "Kulunuz bu kadar yıl yaşadım, kahveye adımımı atmış değilim." (Haldun Taner)
-
Köle
- "Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. Ve beyler yalnız kendi kullarını değil, kullarının evladını da satabilirlerdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Karavaş
-
[isim]
Tanrı'ya göre insan, abd
- YIL
-
-
[isim]
Dünyanın, güneş çevresinde tam bir dolanım yapması için geçen 365 gün, 5 saat ve 49 dakikalık zaman
-
Miladi takvime göre ocak ayının birinde başlayıp aralık ayının otuz birinde sona eren on iki aylık dönem, sene
- "Yıl 1919 / Mayısın on dokuzu / Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor." (Celâl Sahir Erozan)
-
[isim]
Dünyanın, güneş çevresinde tam bir dolanım yapması için geçen 365 gün, 5 saat ve 49 dakikalık zaman
- LEY
-
-
[isim]
Rumen para birimi
-
[isim]
Rumen para birimi
- MAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü
- "Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı." (Ömer Seyfettin)
- "Başka bir gazeteci olsa bu fırsata mal bulmuş Mağribî gibi atlardı." (Haldun Taner)
- "Sen şimdilik buna karşılık diyeceksin ki dün yüze mal ettiğin arsaları bine, bine olanları on binlere sattın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kendisi şu kadarcık tarla sayesinde ancak akşamları bir kaşık sıcak çorba içecek kadar mal kaldırabiliyor." (Nabizade Nazım)
-
Büyükbaş hayvan
- "Boz atlar yağız değildi, artık; mallar erimiş, zayıflamıştı." (Nezihe Araz)
- "Nereden, kimden almış olursak olalım, bin yıldır onu kendimize mal etmişiz, benimsemişiz." (Nurullah ataç)
- "Avcılık hayatına mal oldu."
-
Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia
- "Başkalarından kazandığı iki çocuğu da bu zengin ihtiyara mal ederek mirasa sokacak." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Gerçi Meclisimebusandaki bağımsızlarla hizipçiler henüz tamamıyla bu partiye mal olmamışlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bayağı, aşağılık, kötü kimse
- "Onun ne mal olduğunu bilirim."
-
Esrar
-
Orospu
-
[isim]
Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü
- KİL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Islandığı zaman kolayca biçimlendirilebilen yumuşak ve yağlı toprak
-
[isim]
Islandığı zaman kolayca biçimlendirilebilen yumuşak ve yağlı toprak
- KAL
-
-
[isim]
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
-
[isim]
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
- LİM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük limon
-
[isim]
Küçük limon
- ULA
- ...
- PİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araç, batarya
- "Seksenini aştıktan sonra da pili bittiği için doğal bir ölümle öldü." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araç, batarya
- LED
- ...
- TAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı
-
[isim]
Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı