İçinde kır olan 6 harfli 27 kelime var. İçerisinde KIR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kır olan kelimeler listesine ya da Sonu kır ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

I K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

IRK, KIR

2 Harfli Kelimeler

IR

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KIRPMA

  1. [isim] Kırpmak işi

KIRCIN

  1. [isim] Hayvan kıranı
    • "Son kırcında çok davar öldü."

KIRPIŞ
...
KIRLIK

  1. [isim] Kır olan yer, şehir dışında açıklık yer
    • "Etrafı kırlık, mezarlık, uzun bir yoldan gidiyorduk." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

KIRPIK

  1. Kırpılmış olan
  2. Bölük pörçük

KIRÇIL

  1. [sıfat] Kırlaşmaya başlamış, kır renkli
  2. Bu renkte saçı olan
    • "Dükkânın önünde bekledi, kırçıl kuyumcu görününce hemen taşları çıkardı." (Refik Halit Karay)

KIRAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Okuma
    • "Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okuma
    • "Olsa olsa mevzun cümlelerden mürekkep bir parçayı iyi kıraat etmiş olur." (Yahya Kemal Beyatlı)

KIRMIZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kırmız böceğinden çıkarılan parlak al boya, çiçek boyası

KIRNAK

  1. [sıfat] Çalımlı, süslü (kimse)
  2. Güzel, titiz
  3. Cilveli, oynak (kadın)
  4. Boylu boslu
  5. Çevik
  6. [isim] Cariye

DAZKIR

  1. [isim] Ot bitmeyen, tuzlu, kıraç, kurak, yarı bozkır, yarı çöl özelliği gösteren yer

KIRICI

  1. [sıfat] Kırma işini yapan
  2. Kaba, sert, çevresindekileri inciten (davranış, söz vb.)
    • "Kırıcı bir davranış."
  3. Bir şeyin gerektiği gibi gelişmesini, oluşmasını önleyen, engelleyen
    • "Grev kırıcı."
  4. Kırınım oluşturan
    • "Kırıcı ortam."
  5. [isim] Senet, tahvil, bono ve süresi gelmemiş alacaklarla ilgili alışveriş veya işlem yapan kimse, kuruluş

KIRKLI

  1. [sıfat] Kırk parçadan oluşmuş
  2. Kırk gününü doldurmamış (bebek veya lohusa kadın)
  3. Birinin kırkı çıkmadan öbürü doğan (akraba veya komşu çocukları)

KIRKIM

  1. [isim] Davarların kırkılması işi
  2. Davarların kırkıldıkları mevsim

KIRTIK
...
KIRGIN

  1. [sıfat] Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan
  2. [isim] Toplu ölümlere yol açan bulaşıcı hastalık

KIRAĞI

  1. [isim] Su buğusunun soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince su damlacıkları
    • "Sedef parçasını hemen aşağıya düşecek bir kırağı damlası gibi parlatıyordu." (Refik Halit Karay)

KIRBAÇ

  1. [isim] Tek parça deri veya uzun esnek bir değneğin ucuna sırım bağlanarak yapılmış vurma aracı
    • "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)

KIRNAV

  1. [isim] Çiftleşmek isteyen dişi kedi

KIRKMA

  1. [isim] Kırkmak işi
  2. Ucu kesilip alnın üstüne bırakılan saç

KIRMAK

  1. [-i] Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak
    • "Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
    • "Kaşla göz arasında ellerine geçirdiklerini kırıp dökmeye koyulmuşlardı." (Atilla İlhan)
    • "Pakize'nin kırıp geçirdiği bir şeyi görmekten hasıl olacak tesiri temaşaya gelen çocuklara..." (Halit Ziya Uşaklıgil)
    • "Düğüne kimlerin çağrıldığı anlaşılmaz, ne hediye gönderileceği de belli olmaz. Olmaz ama hepsi çağrılmıştır, hepsi de kırıp sarar, birer hediye alır yollar." (Memduh Şevket Esendal)
  2. İri parçalara ayırmak
    • "Adamın her akşam yarım kiloyu devirdikten sonra ortalığı kırıp geçirmesinden perişan oluyorlar." (Çetin Altan)
  3. [nsz] Belirli bir biçimde katlamak
    • "Forma kırmak."
    • "Hoşsohbet, şakacı bir insan olduğu için Kâzım Bey'le kaynatasını kahkahadan kırıp geçirir." (Salâh Birsel)
  4. Öldürmek, yok olmasına neden olmak
    • "Bu yıl soğuk hayvanları kırdı."
    • "Bir İspanyol şarkıcı var. Beyoğlu'nu kırıp geçiriyor." (Halide Edip Adıvar)
  5. Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek
    • "Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu." (Haldun Taner)
  6. Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek
    • "Sizin hatırınızı kırmamak için işte gelip misafir oluyorum; fakat bu yaşımda misafirle uğraşacak hâlim yok." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  7. Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak
  8. Vücut kemiklerinden birini parçalamak
    • "Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın!" (Osman Cemal Kaygılı)
  9. Tahılı iri ve kaba öğütmek
  10. [-e] Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek
    • "Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun." (Burhan Felek)
  11. [nsz] Daha iyi bir sonuç elde etmek
    • "Tam en az elli bin satıp rekor kıracak." (Aka Gündüz)
  12. Yok etmek
    • "Direncini kırmak. Hevesini kırmak."
  13. Gücünü, etkisini azaltmak
    • "Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış." (Burhan Felek)
  14. Kaçmak, uzaklaşmak
  15. [nsz] Değerinden düşük fiyata almak
    • "Bono kırmak. Çek kırmak."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü