İçinde kıl olan 8 harfli 47 kelime var. İçerisinde KIL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kıl olan kelimeler listesine ya da Sonu kıl ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BASKILIK
-
-
[isim]
Bir masadaki kâğıtların uçmaması için üzerlerine konulan özel biçimdeki ağırlık
-
[isim]
Bir masadaki kâğıtların uçmaması için üzerlerine konulan özel biçimdeki ağırlık
- KAYKILMA
-
-
[isim]
Kaykılmak işi
-
[isim]
Kaykılmak işi
- KILIKSIZ
-
-
[sıfat]
Giyimi düzgün olmayan, sünepe, süfli
- "Niye bugün buraya bu kadar kılıksız, üstelik de bir karış sakalla geldim?" (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Giyimi düzgün olmayan, sünepe, süfli
- AÇKILAMA
-
-
[isim]
Açkılamak işi
-
[isim]
Açkılamak işi
- YAKILMAK
-
-
[nsz]
Yakma işi yapılmak
- "Ateş yakılmak, kına yakılmak."
-
[nsz]
Yakma işi yapılmak
- TAKILMAK
-
-
[nsz]
Takma işi yapılmak
- "Kendisine bu ad takılmış, takıldığı gibi de kalmıştır." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Denge bozulacak bir biçimde bir yere dokunup aksaklık ortaya çıkmak
- "Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Bekçi çekildi gitti. Fakat çocuğun gözleri pencereye takılıp kalmıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
[-e]
Bir yerde bir süre kalmak
- "İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu." (Haldun Taner)
-
[-e]
Olumsuz veya aksayan, eksik bir yanını görerek üstünde durmak
- "Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum." (Nezihe Meriç)
-
Kızdırmak, üzmek, şaşırtmak amacıyla şaka yollu konuşmak
- "İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır." (Haldun Taner)
-
Karşı cins ile ilişki kurmayı veya arkadaş olmayı istemek
-
[nsz]
Takma işi yapılmak
- KILICINA
-
-
[zarf]
Kalas, cetvel tahtası gibi kalınlığı eninden az olan şeyler keskin ve dar tarafı yukarı gelmek üzere, kılıçlama
- "Kirişleri kılıcına yerleştirmeli."
-
[zarf]
Kalas, cetvel tahtası gibi kalınlığı eninden az olan şeyler keskin ve dar tarafı yukarı gelmek üzere, kılıçlama
- SIKILGAN
-
-
[sıfat]
Kendinde gereken güven ve cesareti bulamayan, utangaç, çekingen
- "Eski mahcup, sıkılgan Hüsam Efendi, şimdi çaçaron bir şey olmuştu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Kendinde gereken güven ve cesareti bulamayan, utangaç, çekingen
- ÇAKILMAK
-
-
[-e]
Çakma işine konu olmak
- "Ceketini serginin tahtasına çakılmış çividen alır, omuzlarına bırakır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bir arıza yapsa araba çakılıp kalacağız." (Çetin Altan)
-
Hızla düşüp saplanmak
- "Uçak dağa çakıldı."
-
[nsz]
Ortaya çıkmak, farkına varılmak, anlaşılmak
-
[-e]
Çakma işine konu olmak
- ÇAKILLIK
-
-
[isim]
Çakıl döşenmiş veya birikmiş yer
-
[isim]
Çakıl döşenmiş veya birikmiş yer
- KILAĞILI
-
-
[sıfat]
Kılağılanmış, keskin duruma getirilmiş olan, zağlı
-
[sıfat]
Kılağılanmış, keskin duruma getirilmiş olan, zağlı
- SIKILMAZ
-
-
[sıfat]
Sıkılması olmayan, utanmaz, yüzsüz
-
[sıfat]
Sıkılması olmayan, utanmaz, yüzsüz
- KILAĞICI
- ...
- PIRNAKIL
- ...
- ÇIKILAMA
-
-
[isim]
Çıkılamak işi
-
[isim]
Çıkılamak işi
- BAKILMAK
-
-
[nsz]
Bakma işine konu olmak veya bakma işi yapılmak
- "Öyle dik dik bakılmaya, sert hareketlere tahammül edemiyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Bakma işine konu olmak veya bakma işi yapılmak
- KILKIRAN
-
-
[isim]
Saçkıran
-
[isim]
Saçkıran
- KAKILMAK
-
-
[-e]
Kakma işi yapılmak
- "Dedeye -yeni şakirdiniz efendim- diyerek çekilip gidince kız odanın ortasında kakılıp kaldı." (Halide Edip Adıvar)
-
[-e]
Kakma işi yapılmak
- KILLILIK
- ...
- FIŞKILIK
-
-
[isim]
Fışkının biriktirildiği yer
-
[isim]
Fışkının biriktirildiği yer