İçinde kud olan 27 kelime var. İçerisinde KUD bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kud olan kelimeler listesine ya da Sonu kud ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KUDRETSİZLİK, KUDURABİLMEK
KUDRETLİLİK, KUDÜMZENLİK, KUDURABİLME, KUDURGANLIK
KUDURUKLUK, RUHÜLKUDÜS
KUDRETSİZ, KUDRETTEN, KUDURTMAK
BARAKUDA, KUDRETLİ, KUDÜMZEN, KUDURGAN, KUDURMAK, KUDURTMA, KUDUZLUK
KUDURMA, KUDURUK, KUDURUŞ
KUDEMA, KUDRET
KUDAS, KUDÜM, KUDÜS, KUDUZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KUDURABİLMEK
- ...
- KUDRETSİZLİK
-
-
[isim]
Güçsüz olma durumu, argınlık, takatsizlik
-
[isim]
Güçsüz olma durumu, argınlık, takatsizlik
- KUDURABİLME
- ...
- KUDÜMZENLİK
- ...
- KUDURGANLIK
-
-
[isim]
Azgınlık
-
[isim]
Azgınlık
- KUDRETLİLİK
- ...
- RUHÜLKUDÜS
- ...
- KUDURUKLUK
- ...
- KUDURTMAK
-
-
[-i]
Kudurmasına sebep olmak
-
Öfkelenmesine yol açmak
-
[-i]
Kudurmasına sebep olmak
- KUDRETSİZ
-
-
[sıfat]
Gücü olmayan, argın, takatsiz
-
[sıfat]
Gücü olmayan, argın, takatsiz
- KUDRETTEN
-
-
[zarf]
Yaradılıştan
- "Kirpikleri kudretten sürmelidir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Yaradılıştan
- KUDURGAN
-
-
[sıfat]
Azgın
-
[sıfat]
Azgın
- KUDUZLUK
-
-
[isim]
Kuduz olma durumu
-
[isim]
Kuduz olma durumu
- BARAKUDA
- ...
- KUDÜMZEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kudüm çalan
-
[isim]
Kudüm çalan
- KUDRETLİ
-
-
[sıfat]
Gücü olan, güçlü
- "İnsan değil miyiz, kudretliyi çekemez, düşmüş olanı, bize benzediği için severiz." (Haldun Taner)
-
Başarılı, üstün
- "Celal Bey'in kudretli çalışması onu dünyanın her tarafında tanıtmıştır." (Etem İzzet Benice)
-
[sıfat]
Gücü olan, güçlü
- KUDURMAK
-
-
[nsz]
Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak
-
Aşırı davranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek
- "Kudurmuş bir heyecanla döndü." (Ömer Seyfettin)
-
Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak
- "Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese attırana kadar el birliğiyle çalışacağımıza söz veriyor muyuz?" (Haldun Taner)
-
Gücünü artırmak, tehlikeli bir durum almak, tehlikeli bir duruma gelmek
- "Oraya üşüşen Avrupalılar, doymak bilmez kudurmuş bir açlıkla din kardeşlerimizin kanlarını emip dururlar." (Ömer Seyfettin)
-
Çok kızmak, öfkelenmek
-
[nsz]
Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak
- KUDURTMA
-
-
[isim]
Kudurtmak işi
-
[isim]
Kudurtmak işi
- KUDURMA
-
-
[isim]
Kudurmak işi
-
[isim]
Kudurmak işi
- KUDURUŞ
-
-
[isim]
Kudurma işi veya biçimi
- "Bu sebepsiz kuduruş beni şaşalattı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Kudurma işi veya biçimi