İçinde ku olan 6 harfli 116 kelime var. İçerisinde KU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ku olan kelimeler listesine ya da Sonu ku ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KORKUT
...
OKUMAK

  1. [-i] Yazıya geçirilmiş bir metne bakarak bunu sessizce çözümleyip anlamak veya aynı zamanda seslere çevirmek
    • "Bana umutsuz bir sesle son raporları okudu." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Gerçi her gece yatmadan evvel okuyup üflerse de çok geçmeden yine uyanır ve kalkardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. [nsz] Yazılmış bir metnin iletmek istediği şeyleri öğrenmek
    • "Gazete bile okumak istemiyorum." (Burhan Felek)
  3. [nsz] Bir konuyu öğrenmek için okulda, bir öğretmenin yanında veya yazılı şeyler üzerinde çalışmak, öğrenim görmek
    • "Çabuk dil öğrenmedi, okumak istemedi." (Halide Edip Adıvar)
  4. [nsz] Şarkı, türkü, şiir vb.ni sesli olarak veya ezgi ile söylemek
    • "Salon boşalmaya başladı, biz şiirler okuyup dinliyoruz." (Refik Halit Karay)
  5. [nsz] Bir şeyin anlamını çözmek
    • "Şifre okumak."
  6. Hastalığı iyi edeceğini ileri sürerek okuyup üflemek, üfürükçülük etmek
  7. Bazı belirtilerle bir anlamı, gizli bir duyguyu anlamak, kavramak
    • "Yüzünü benden saklıyor. Niçin? Çehresinde, melalinde aşkının matemini okumayayım, diye mi?" (Ömer Seyfettin)
  8. [nsz] Sövmek, küfretmek
  9. Bir yere çağırmak, davet etmek, okuntu göndermek

KUDRET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güç, erk, erke, iktidar
    • "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." (Atatürk)
  2. Yetenek
    • "Hep birden kollarını havaya kaldırarak dönmeye başlayışları bana insan kudretinin üstünde gibi geliyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Maddi güç, zenginlik
  4. Tanrı yapısı
  5. Tanrı'nın ezelî gücü

KUŞANE

  1. [isim] Yayvan küçük tencere

UYKUCU

  1. [isim] Uykuyu seven, çok uyuyan kimse

KURMAY

  1. [isim] Harp akademilerine girerek eğitimlerini başarıyla bitirmiş subay, erkânıharp
  2. [sıfat] Kurmaylık yetkisi ve niteliği olan (subay)
    • "Bir de erkek kardeşleri varmış, bir kurmay binbaşı." (Memduh Şevket Esendal)

BURKUK

  1. [sıfat] Burkulmuş olan

OKUTMA

  1. [isim] Okutmak işi
    • "Ertesi gün, onu okutmaya başlayacağını, adam edeceğini müjdeledi." (Halide Edip Adıvar)

MEVKUF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Vakfedilmiş
  2. Tutuklu
    • "... şirketin başlıca müdürleri orada mevkuf." (Atilla İlhan)

KOKULU

  1. [sıfat] Kokusu olan
    • "Perilerin kızgınlığını yatıştırmak için ceplerinde birçok kokulu otlar, tohumlar, üzerlikler taşıyordum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

OKUNTU

  1. [isim] Çağrı kâğıdı, çağrılık, davetiye

KUNGFU

  1. [isim] Kendini savunma temeline dayalı, karateye benzeyen Çin kökenli spor

KUŞLAK

  1. [isim] Av kuşları bol olan yer

KUŞLAR

  1. [isim] Çok hücreli hayvanlardan, omurgalıların geniş bir sınıfı

KUTUCU

  1. [isim] Kutu yapan veya satan kimse

TUTKUN

  1. [sıfat] Gönül vermiş, meftun, meclup
    • "Kapıda bekleşen tutkunlarından bir tanesinin arabasına atladığı gibi ortadan kayboluyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Yaş farkına rağmen birbirlerine nasıl da tutkun olduklarını anlayarak şaşıyordu." (Refik Halit Karay)
  2. Bir şeye alışmış, bağlanmış, düşkün
    • "Ben yine eskisi gibi tutkunum tiyatroya." (Necati Cumalı)

KURMAK

  1. [-i] Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek
    • "Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Hazırlamak
    • "Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak." (Refik Halit Karay)
  3. Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek
    • "Çocukça bir sevinçle kurduğun çalar saatleri çalıp duruyor." (Haldun Taner)
  4. Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak
    • "Turşu kurmak."
  5. Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek
    • "Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi?" (Orhan Seyfi Orhon)
  6. Yapmak, inşa etmek
    • "Çirkin yapıları örtecek güzel yapılar kuralım." (Nurullah ataç)
  7. Yapmak, oluşturmak
    • "Belki on aile keçelerden, kilimlerden çergelerini meyve ağaçlarının altlarına kurdular." (Ömer Seyfettin)
  8. Ortaklık sağlamak
  9. Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek
    • "Teşkilatı ilçede sevilip sayılan bir avukat kurmuştu." (Tarık Buğra)
  10. Bir araya getirmek, toplamak
    • "Divan kurmak."
  11. Gizlice hazırlamak, tasarlamak
    • "Çocukların top oynadıkları kumluktan iskeleye doğru yürürken hep planlar kuruyordu." (Cahit Uçuk)
  12. Düşünmek
    • "Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
  13. Aklına koymak
    • "O gitmeyi bir kez kurdu mu artık durmaz."
  14. Zihinde büyütmek
    • "Bayram ağa, uşakların söylediklerini kurdukça kurdu." (Halide Edip Adıvar)
  15. Sağlamak, oluşturmak
    • "Dostluk kurmak. İlişki kurmak."
  16. Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek

KUZGUN

  1. [isim] Ötücü kuşlar takımının kargagiller familyasından, Kuzey Amerika'nın dağlık, fundalık yerlerinde bulunan, tüyleri siyah renkte olup mavi renkte parlayan bir kuş türü, karakarga (Corvus corax)
    • "Atasözlerinde, ya devlet başa, ya kuzgun leşe demişiz." (Burhan Felek)
    • "Belki kuzguna yavrusu güzel görünür, diyeceksiniz ama inanın bu sokaktaki en güzel ev bizimkiydi." (Ahmet Ümit)

OKUNMA

  1. [isim] Okunmak işi
    • "Her şairin içinde bir okunma, bir yayılma, bir beğenilme hırsı vardır." (Orhan Veli Kanık)

KURBAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan
    • "Yarım okka et, onun elinde bir kurban kadar bereketli." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Muhakkak bir ihanete kurban gitmiştir." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
    • "Kurban olayım, ne güzel memleket!"
    • "Üçümüzün müşterek kurbanı olduğumuz acı bir devir, bahçenin tatlı havasını ağırlaştırmıştı." (Halide Edip Adıvar)
  2. [ünlem] İçtenliği belirten bir seslenme sözü
    • "Kurban! Nerede kaldın?"
    • "Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal." (Mehmet Akif Ersoy)
  3. Bir ülkü uğrunda feda edilen veya kendini feda eden kimse
    • "Hava kurbanları."
  4. Bir kazada veya felakette ölen kimse
    • "Vardar, her sene Üsküp'ten beş on kurban alan bir nehirdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  5. Maddi ve manevi bakımdan felakete sürüklenmiş, insani değerlerini yitirmek zorunda kalmış veya bırakılmış kimse
    • "Benim gibi nice kızlar beyaz kadın ticaretinin kurbanı olmuşlardır." (Aka Gündüz)
  6. Müslümanlarda Kurban Bayramı
    • "Kurbanda geleceklermiş."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü