İçinde ku olan 5 harfli 110 kelime var. İçerisinde KU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ku olan kelimeler listesine ya da Sonu ku ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KUMCU
-
-
[isim]
Kum getirip satan kimse
-
[isim]
Kum getirip satan kimse
- KUPLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir şarkıyı meydana getiren ve bir nakaratla sona eren bölümlerden her biri
-
[isim]
Bir şarkıyı meydana getiren ve bir nakaratla sona eren bölümlerden her biri
- KUPON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Piyango biçiminde düzenlenmiş çekilişlerde kesilerek kullanılan basılı parça
-
Gazete ve dergilerin düzenledikleri kampanyalarda verilecek hediye karşılığı olarak biriktirilmesi gereken basılı kâğıtların her biri
-
Devlet tahvili, hisse senetleri vb. değerli kâğıtların üzerinde bulunan ve belirli zamanlarda sahibine faiz veya kazanç payı olarak belirli bir gelir sağlayan kesilmiş parça
-
İşveren tarafından çeşitli amaçlarda kullanılmak üzere çalışanlarına verilen para değeri olan fiş
-
Yalnız bir giysilik dokunmuş veya kesilmiş, üstün nitelikte (kumaş parçası)
- "Kupon kumaş."
-
[isim]
Piyango biçiminde düzenlenmiş çekilişlerde kesilerek kullanılan basılı parça
- NÜKUL
- ...
- USKUR
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Pervane
- "Boğaz'dan uskur gürültüleriyle köpük köpük geçen bir vapura dalmış." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Pervane
- HUKUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze
- "Hukuk daima âdetlerin peşinden gider, önüne geçmez." (Peyami Safa)
-
Bu yasaları konu alan bilim
- "Kaldı ki böyle bir hareket, milletlerarası hukuka taban tabana zıttı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek vb. davaları ilgilendiren bölümü
- "Hukuk davası. Hukuk mahkemesi."
-
Haklar
- "Hukukumdan vazgeçmem."
-
Ahbaplık, dostluk
-
[isim]
Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze
- KUMUK
- ...
- KURRA
- ...
- KUSUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eksiklik, noksan, nakısa
- "Biz bu meslek kusurundan oldum olası kendimizi kurtaramamışız ve hâlâ kurtaramamaktayız." (Burhan Felek)
- "Hepsi de yeni gelende bir kusur arıyorlar." (Refik Halit Karay)
- "Saygıda kusur etmemek için âdeta birbirleriyle yarış ediyorlardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
- "Kusura bakma, hatırını soramadım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Özür
- "Nesine itiraz ederseniz ediniz, boyun bağına, pantolonun ütüsüne kusur bulamazsınız." (Halide Edip Adıvar)
-
Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama
-
Elverişsiz durum
-
[isim]
Eksiklik, noksan, nakısa
- KUMLA
-
-
[isim]
Kumluk yer, geniş kumsal, plaj
-
Güneş banyosu yapmak için düzenlenmiş kumsal
-
[isim]
Kumluk yer, geniş kumsal, plaj
- KURUM
-
-
[isim]
Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is
- "Vapur dumanı ve baca kurumuyla kapkara olan saçlarımla yastığı kirletmek istemiyordum." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is
- YOKUŞ
-
-
[isim]
Aşağıdan yukarıya gittikçe yükselen eğimli yer, iniş karşıtı
- "Arkadaşımla beraber ... kısa bir yokuşu tırmandık." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Aşağıdan yukarıya gittikçe yükselen eğimli yer, iniş karşıtı
- KULUN
-
-
[isim]
Altı aylığa kadar olan at veya eşek yavrusu
-
[isim]
Altı aylığa kadar olan at veya eşek yavrusu
- KUTUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Daire ve kürede çap
-
Köşegen
-
[isim]
Daire ve kürede çap
- MUKUS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Solunum yolları ve sindirim organlarının hücreleri tarafından salgılanan madde
-
[isim]
Solunum yolları ve sindirim organlarının hücreleri tarafından salgılanan madde
- KUVER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Lokantalarda yemeklerin servisinden önce masaya serilen örtü
- "Çay bahçesinde kuver ücreti olarak bir milyon lira istediler."
-
Bu örtüyle birlikte çatal, bıçak, kaşık, şamdan, tuzluk vb. şeylerin servise sunulmasından dolayı alınan ücret
-
[isim]
Lokantalarda yemeklerin servisinden önce masaya serilen örtü
- KUBUR
-
-
[isim]
Tuvalet deliğinden lağıma inen boru
- "Oğlum, ben karanlığa kubur sıkmam." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Boru biçiminde kap
- "Ok kuburu."
-
Bir çeşit tabanca, dolma tabanca
-
[isim]
Tuvalet deliğinden lağıma inen boru
- KUŞET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gemi veya tren yatağı
-
[isim]
Gemi veya tren yatağı
- UÇKUR
-
-
[isim]
Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
- "O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu." (Burhan Felek)
-
Cinsel duygu veya ilişki
- "Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş." (Burhan Felek)
-
[isim]
Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
- SUSKU
-
-
[isim]
Az konuşma, susma, sükût
- "Büyük, anlamlı insanı dehşet içinde bırakan bir susku onunkisi." (Selim İleri)
-
[isim]
Az konuşma, susma, sükût