İçinde ku olan 5 harfli 110 kelime var. İçerisinde KU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ku olan kelimeler listesine ya da Sonu ku ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KURUT
-
-
[isim]
Kurutulmuş süt ürünü
- "Yoğurt kurutu. Kaymak kurutu."
-
[isim]
Kurutulmuş süt ürünü
- UÇKUR
-
-
[isim]
Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
- "O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu." (Burhan Felek)
-
Cinsel duygu veya ilişki
- "Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş." (Burhan Felek)
-
[isim]
Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
- SÜKUN
- ...
- FOKUS
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Işınların bir mercekten geçtikten sonra toplandıkları nokta
-
[isim]
Işınların bir mercekten geçtikten sonra toplandıkları nokta
- KUTNU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Pamuk veya ipekle karışık pamuktan dokunmuş kalın, ensiz kumaş türü
- "Kutnu kumaş dökülmüş, şala kim bakar / Ger Ali'nin kurşunu dağları yakar." (Halk türküsü)
-
Pamuk veya ipekle karışık pamuktan dokunmuş kalın, ensiz kumaş türü
- VAKUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ağırbaşlı, onurlu
- "İhtiyar ve orta yaşlılar o günkü gibi soğuk, vakur ve ciddiydiler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Ağırbaşlı, onurlu
- KOKUŞ
-
-
[isim]
Kokma işi veya biçimi
-
[isim]
Kokma işi veya biçimi
- KURGU
-
-
[isim]
Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, anahtar
-
Zembereğin kurulmuş olma durumu
- "Saatin kurgusu bitmiş."
-
Bir bütün oluşturmak için parçaları takıp birleştirme işi, montaj
- "Demir fabrikasının kurgusu bitti, işletmeye açıldı."
-
Bir işe hazırlamak için yapılan telkin
- "Bankacılardan birkaçının kurgularıyla Belediye başkanlığına adaylığını koymuştu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Çatı
-
Uygulamaya geçmeyen yalnız bilmek ve açıklamak amacını güden düşünce, kuramsal araştırma, spekülasyon
-
Bir filmin değişik süre ve yerlerde çekilen bölümlerini, bir anlam ve uyum bütünlüğü sağlayarak birleştirme, montaj
-
[isim]
Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, anahtar
- DOKUZ
-
-
[isim]
Sekizden sonra gelen sayının adı
- "Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi..." (Yahya Kemal)
- "Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bu sayıyı gösteren 9, IX rakamlarının adı
-
[sıfat]
Sekizden bir artık
-
[isim]
Sekizden sonra gelen sayının adı
- KULİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sahnenin gerisinde ve yanlarında bulunan bölüm
- "Sahneye girişlerinde kuliste sırasını bekliyorlardı." (Necati Cumalı)
-
Borsa dışında alışveriş yeri
-
Bir amaca ulaşabilmek için ilgili kişiler arasında özel çalışma yapılan yer
-
Bir işin, bir hareketin gizli hazırlık konuşması
- "Lozan'daki Türk heyetinin kulisleri hakkında pek az şey biliyoruz." (Haldun Taner)
-
[isim]
Sahnenin gerisinde ve yanlarında bulunan bölüm
- KURYA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Vatikan'ı yöneten yürütme ve yargılama organlarının bütünü
-
[isim]
Vatikan'ı yöneten yürütme ve yargılama organlarının bütünü
- KURUŞ
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Liranın yüzde biri değerinde Türk parası
- "Kırmızı meşin üzerine yaldızlı en iyi cildi beş kuruşa yapardı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Liranın yüzde biri değerinde Türk parası
- KUTSİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kutsal
- "Falih Rıfkı, Türk gazeteciliğini bir vatan hizmeti telakki etmiş ve kutsi bir vazife gibi ifa ediyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Kutsal
- KUŞÇA
- ...
- KUZİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Teyze, dayı, hala veya amcanın kız çocuğu, kız yeğen, böle
-
[isim]
Teyze, dayı, hala veya amcanın kız çocuğu, kız yeğen, böle
- KUŞKU
-
-
[isim]
Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba
- "Bütün bunlar hatırlanınca onun zaten bilinen ve kabul edilen samimiyeti kuşku konusu yapılmazdı." (Tarık Buğra)
- "Fakat bu mektubun yazısı önceki gün gelen zarf üzerindeki yazıya çok benzediği için genç adamın yüreğinde bir kuşku uyanıyor..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Tek kuşkum kalmamış evrende, hangi konu açılsa tek sözle ağzını tıkarım bütün bilgilerin." (Turan Oflazoğlu)
-
Başkalarının iyi niyet ve amaçlarını kötüye yorarak işkillenme duygusu
-
[isim]
Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba
- KUPLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir şarkıyı meydana getiren ve bir nakaratla sona eren bölümlerden her biri
-
[isim]
Bir şarkıyı meydana getiren ve bir nakaratla sona eren bölümlerden her biri
- KURUL
-
-
[isim]
Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble
-
[isim]
Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble
- USKUR
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Pervane
- "Boğaz'dan uskur gürültüleriyle köpük köpük geçen bir vapura dalmış." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Pervane
- YOKUM
-
-
ben yokum
- "Yok canım, ben belediye taraflısı değilim. Sizden yanayım." (Memduh Şevket Esendal)
- "İki saatte ağaç yetiştireceklermiş. -Yok, devenin başı!"
- "Kurtulmak için ya yok olmalı ya yok etmeli." (Atilla İlhan)
- "İttihat ve Terakki'nin yok olduğu bir günde ben İttihatçı'yım diyen bu adam, onun var olduğu günlerde, kötülüklerine bütün gücü ile karşı koyan adamdı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
ben yokum