İçinde ket olan 7 harfli 16 kelime var. İçerisinde KET bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ket olan kelimeler listesine ya da Sonu ket ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KET, TEK
2 Harfli Kelimeler
EK, ET, KE, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KETHÜDA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zengin kimselerin ve devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan, onların birtakım işlerini gören kimse, kâhya
-
[isim]
Zengin kimselerin ve devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan, onların birtakım işlerini gören kimse, kâhya
- KOKETRİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Beğenilme merakı
- "Elbiseyi, öyle bir hüner ve koketri ile tutardı ki en usta terzinin makasından çıkmış mantodan daha zarif olurdu." (Refik Halit Karay)
-
Şıklık, hoşluk
-
[isim]
Beğenilme merakı
- CEKETLİ
-
-
[sıfat]
Ceketi olan
-
[sıfat]
Ceketi olan
- TÜKETME
-
-
[isim]
Tüketmek işi
-
[isim]
Tüketmek işi
- MAKETÇİ
-
-
[isim]
Maket yapan kimse
-
[isim]
Maket yapan kimse
- FİRKETE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kadınların saçlarını tutturmak için kullandıkları U biçimindeki naylon veya telden saç tokası, çengelli iğne
-
[isim]
Kadınların saçlarını tutturmak için kullandıkları U biçimindeki naylon veya telden saç tokası, çengelli iğne
- ARKETİP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İlk örnek
-
[isim]
İlk örnek
- ANKETÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Anketçi
-
[isim]
Anketçi
- BEREKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bolluk, gürlük, ongunluk, feyiz, feyezan
- "Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket." (Orhan Veli Kanık)
- "Bereket versin ki genç boksör, dayağa ezelden idmanlıydı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yağmur
- "Bereket yağıyor."
- "Bereket versin, gece bu kır yolu tenha idi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
İyi ki, neyse ki, iyi bir rastlantı sonucunda
- "Bereket, o sıralarda henüz bu sözü bilmiyordum." (Erhan Bener)
-
[isim]
Bolluk, gürlük, ongunluk, feyiz, feyezan
- TÜKETİŞ
- ...
- NEZAKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet
- "Ben bu kıza bir türlü nezaket öğretemedim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Galiba beni tanımış olacak, ondan sonra biraz fazla nezaket göstermek istedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir iş veya durum için önemli olma, dikkatli davranmayı gerektirme
-
[isim]
Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet
- TÜKETİM
-
-
[isim]
Tüketme işi
-
Üretilen veya yapılan şeylerin kullanılıp harcanması, yoğaltım, istihlak, üretim karşıtı
-
[isim]
Tüketme işi
- ANKETÇİ
-
-
[isim]
Anket yapan kimse, soruşturmacı, anketör
-
[isim]
Anket yapan kimse, soruşturmacı, anketör
- HAREKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon
- "Ne vakit hareket edeceğiz, Kenan? Yarın mı?" (Ömer Seyfettin)
- "... saldırma için lazım gelen strateji planını tespit ederler ve ona göre harekete geçerlerdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma
- "Her hareketi kamera önünde rol yapıyormuşçasına hesaplı." (Refik Halit Karay)
-
Davranış, tutum
- "Sakin, dürüst, kıyafeti ve hareketleriyle hiçbir ayrılık göstermeyen bir adamdır." (Halide Edip Adıvar)
- "İnsan bu kadar ölçülü hareket eder mi, edemez mi?." (Halide Edip Adıvar)
-
Yola çıkma
- "Hareketimiz iki gün ertelendi."
-
Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılan ilerlemeler, akım
- "Türkçülük hareketi. Dilde özleşme hareketi."
-
Deprem
- "Ben, diyor, hareket olurken Eminönü'nde idim." (Memduh Şevket Esendal)
-
Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri
- "Hareket cetveli. Hareket memuru."
-
Devinim
-
Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi
-
Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi
-
[isim]
Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon
- FELAKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela
- "İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır." (Samiha Ayverdi)
-
[sıfat]
Çok kötü
- "Felaket bir yazı."
-
[sıfat]
Şaşırtıcı, hayrete düşürücü
- "Bu kız felaket."
-
[isim]
Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela
- REKAKET
- ...