İçinde ke olan 8 harfli 257 kelime var. İçerisinde KE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ke olan kelimeler listesine ya da Sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YELKESEN
-
-
[isim]
Yarışlarda, rüzgârın etkisinden korunmak için öne takılan siperlik, yelkıran, rüzgârlık
-
[isim]
Yarışlarda, rüzgârın etkisinden korunmak için öne takılan siperlik, yelkıran, rüzgârlık
- GRAFİKER
- ...
- AKÇAKENT
- ...
- TEKEBBÜR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kibirlenme, büyüklenme, çalım, kurum
-
[isim]
Kibirlenme, büyüklenme, çalım, kurum
- TEKEFFÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin sorumluluğunu üzerine alma, yükümlenme
-
Kefil olma
-
[isim]
Bir şeyin sorumluluğunu üzerine alma, yükümlenme
- KESİNMEK
-
-
[nsz]
Kesme işi yapılmak
-
[nsz]
Kesme işi yapılmak
- KEFENLİK
-
-
Kefen olarak kullanılmaya elverişli (bez)
- "Kefenlik kumaş."
-
Kefen olarak kullanılmaya elverişli (bez)
- ÜRKEKLİK
-
-
[isim]
Ürkek olma durumu veya ürkekçe davranış
- "Kurtlar, kuşlar uğrağı korkunç dağ başlarında tek başına gezen bir seyyah gibi gönlü ürkeklikle doludur." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Ürkek olma durumu veya ürkekçe davranış
- DIŞBÜKEY
-
-
[sıfat]
Yüzeyi tümsek, çıkık ve şişkin olan, tümsekli, muhaddep, konveks
- "Dışbükey mercek. Dışbükey ayna."
-
[sıfat]
Yüzeyi tümsek, çıkık ve şişkin olan, tümsekli, muhaddep, konveks
- DİREŞKEN
-
-
[sıfat]
Bir işi yılmadan sonuna kadar götüren, sebatkâr
-
[sıfat]
Bir işi yılmadan sonuna kadar götüren, sebatkâr
- KEDİDİLİ
-
-
[isim]
Genellikle dondurmanın yanında yenilen bir tür tatlı bisküvi
-
[isim]
Genellikle dondurmanın yanında yenilen bir tür tatlı bisküvi
- BELİRTKE
-
-
[isim]
Soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, amblem
-
Bir konu hakkındaki açıklayıcı bilgilerin tümü
- "Yalın bir söyleyişin altında hemen hep çözümsüz kalan birtakım belirtkeler göze çarpıyor." (Selim İleri)
-
Gösterge
-
[isim]
Soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, amblem
- KAZASKER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlmiye sınıfının yüksek derecesinde bulunan devlet görevlisi
- "Aslında Lale, eski konakları pek bilmez değildi. Bir kazasker kızıydı." (Halide Edip Adıvar)
-
Osmanlı döneminde mahkemelerin en yetkilisi
-
[isim]
İlmiye sınıfının yüksek derecesinde bulunan devlet görevlisi
- KELOĞLAN
-
-
[isim]
Hindi
-
[isim]
Hindi
- KEMALİZM
- ...
- MEMLEKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke
- "Memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde olabilirler." (Atatürk)
-
Bir kimsenin doğup büyüdüğü yer, şehir, yurt
- "Memleket isterim / Ne başta dert ne gönülde hasret olsun." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
İklim ve üretim bakımından ele alınan bölge
- "Lübnan; portakal, turuncu, hurma ve muz memleketiydi." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke
- KENDİRİK
-
-
[isim]
Deriden veya çadır bezinden yapılan ve hamur tahtasının altına serilen yaygı
-
[isim]
Deriden veya çadır bezinden yapılan ve hamur tahtasının altına serilen yaygı
- KESİLMEK
-
-
[nsz]
Kesme işi yapılmak
-
Bitkin duruma gelmek, gücü, takati kalmamak, çok yorulmak
- "Sonunda elleri, ayakları yorgunluktan kesilerek uzanıyorlardı yattıkları hasırlara." (Necati Cumalı)
-
Gibi olmak, benzemek, dönmek
- "Senelerden beri hizmetçinin, sütninenin türlü çeşidi ile uğraşa uğraşa insan sarrafı kesilmiş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Süt, ayran vb. bozulmak, ekşimek
-
Dinmek
- "Rüzgâr kesilmiş, toprak üstüne yalın ayak basılmayacak kadar ısınmıştı." (Necati Cumalı)
-
Sona ermek
- "Tam umudumuz kesilecek gibi olup da epey üzüldükten sonra kapı tokmağı tak ederdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Akmamak
- "Su kesilmek."
-
Akım gelmez olmak
- "Dışarıdan biri mi geldi de onları söndürdü yoksa şehir cereyanı mı kesilmiş?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kendinden önceki kelimeyi "olmak" anlamıyla pekiştiren bir fiil
- "Acele yürümeden nefesi tıkanmış ve heyecandan yüzü kıpkırmızı kesilmiş bir hâlde ihtiyarın yanına girdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Son veya aralık verilmek
- "Dersler kesildi."
-
Kendini herhangi bir şey gibi göstermek
- "Üçüncü gün sabahı, o bir kuzu oldu, ben bir iradeli aslan kesildim." (Aka Gündüz)
-
Tutulmak, kapatılmak
-
Makaslanmak
-
Durmak
- "Muazzez cevap vermedi ve münakaşa kesildi." (Peyami Safa)
-
[-den]
Yoksun kalmak
- "Çocuk yiyip içmeden kesildi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Sünnet olmak
- "Galip Baba, çeker gider, diye çocuk kesilinceye dek böyle yapmayı uygun görmüştü." (Muammer İzgü)
-
Çok beğenmek, çok hoşlanmak
-
[nsz]
Kesme işi yapılmak
- KEMALİYE
- ...
- HEYKELLİ
-
-
[sıfat]
Heykeli olan
- "Geniş ve otomobil dolu caddeler, heykelli meydanlar." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Heykeli olan