İçinde kar olan 8 harfli 158 kelime var. İçerisinde KAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kar olan kelimeler listesine ya da Sonu kar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARK, KAR
2 Harfli Kelimeler
AK, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MİYOKART
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kalp kası
-
[isim]
Kalp kası
- KARAMELA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Eritilmiş ve birazı yakılmış şekerle yapılan şekerleme
-
[isim]
Eritilmiş ve birazı yakılmış şekerle yapılan şekerleme
- KALEMKAR
- ...
- KARACAOT
-
-
[isim]
Bir çöpleme türü (Helloborus niger)
-
Çörek otu
-
[isim]
Bir çöpleme türü (Helloborus niger)
- KARDELEN
-
-
[isim]
Nergisgillerden, baharda çok erken çiçek açan ve eczacılıkta kullanılan soğanlı bir bitki (Galanthus nivalis)
-
[isim]
Nergisgillerden, baharda çok erken çiçek açan ve eczacılıkta kullanılan soğanlı bir bitki (Galanthus nivalis)
- KARTALLI
-
-
[sıfat]
Üzerinde kartal resmi bulunan
- "Kartallı bayrak."
-
[sıfat]
Üzerinde kartal resmi bulunan
- KARAİĞNE
-
-
[isim]
Bir çeşit iğneli karınca
-
[isim]
Bir çeşit iğneli karınca
- KARŞILIK
-
-
[isim]
Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele
- "Haykırışlarına etraftan karşılık gelmiyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bunun üzerine Refet Paşa kahkahalarla gülerek bana şöyle bir karşılıkta bulunmuştu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir dildeki bir sözü başka bir dilde aynı anlamda karşılayan söz
- "Haşarı oğlan bu ağzı bozuk kadına şöyle karşılık veriyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Cevap, yanıt
-
Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel
- "Bir buçuk aylığının karşılığı olan üç yüz lira hatırı sayılır bir para idi." (Refik Halit Karay)
-
Bir iş için ayrılmış para, ödenek, tahsisat
-
[isim]
Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele
- SAKARLIK
-
-
[isim]
Sakar olma durumu veya sakarın yaptığı iş
-
Sık sık küçük kazalar yapma, çarpıp kırıp dökme işi
-
[isim]
Sakar olma durumu veya sakarın yaptığı iş
- KARAFAKİ
- ...
- BARKAROL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Venedik gondolcularının söz ve müziği önceden yazılmadan, içlerinden geldiği gibi söyledikleri şarkı
-
Ritmi üç zamanlı müzik eseri
-
[isim]
Venedik gondolcularının söz ve müziği önceden yazılmadan, içlerinden geldiği gibi söyledikleri şarkı
- KARABİNA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Namlusu genellikle yivli, kısa ve hafif bir tüfek
- "O devirlere ait baltalar, karabinalar, paslanmamış çelikleriyle müzelerimizdedir." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Namlusu genellikle yivli, kısa ve hafif bir tüfek
- YAKARMAK
-
-
[-e]
Israrla istemek, yalvarmak
- "Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
Tanrı'ya içten yalvararak dua etmek, niyaz etmek
-
[-e]
Israrla istemek, yalvarmak
- ÇAKARSIZ
- ...
- BESTEKAR
- ...
- ÇIKARMAK
-
-
Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- "Cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Sonunu getirmek
- "Bu para ile ayı çıkarırız."
-
[-i]
Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek
-
[-i]
Bulmak, ortaya koymak
- "Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak."
-
[-i]
Hatırlamak
- "Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Döküntülü bir hastalığa tutulmak
- "Çiçek çıkarmak."
-
[-i]
Çok hoşlanmak
- "Lezzetini çıkara çıkara hikâyesine devam ediyordu." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek
- "Öfkesini benden çıkardı."
-
[-i]
Sağlamak, elde etmek
- "Ekmeğini taştan çıkarmak."
-
[-i]
Gibi göstermek, bir davranış yüklemek
- "Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak."
-
Sindirim yolundan dışarı atmak
-
İlgisini keserek uzaklaştırmak
-
[-i]
Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak
- "İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Yayımlamak
- "Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[-i]
Gidermek
- "Lekeyi çıkarmak."
-
[nsz]
Sebep olmak, yol açmak
- "Bir dedektif bürosu açmış, hükûmet zorluk çıkardığından kapatmıştı." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Yapmak, üretmek
- "Bu terzi çok iş çıkarıyor."
-
[-e]
Sunmak
- "Konuklara çerez çıkardı."
-
[-e]
Göstermek
- "Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir şeyi bir örneğe göre yapmak
- "Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami..." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Yollamak, göndermek
- "Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti."
-
[nsz]
Yükü boşaltmak
- "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Resim yapmak
-
[nsz]
Fotoğraf çektirmek
-
[-i]
Söylemek
- "Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-i]
Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek
-
Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- KARINDAŞ
-
-
[isim]
Kardeş
-
[isim]
Kardeş
- TAKARRÜP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yakınlaşma, yaklaşma, yanaşma
-
[isim]
Yakınlaşma, yaklaşma, yanaşma
- KARBONAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Karbonik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuzların genel adı
-
Sodyum bikarbonat
-
Genellikle sindirimi kolaylaştırmak için suya katılan kimyasal birleşim
- "Daha sonra karbonat yerine asit borik yutmak suretiyle bir sersemlik ettim." (Burhan Felek)
-
[isim]
Karbonik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuzların genel adı
- KARMALIK
-
-
[isim]
Karma olma durumu
- "Meclisin bütün karmalığı bu yuvarlak sofranın etrafında idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Karma olma durumu