İçinde kar olan 6 harfli 66 kelime var. İçerisinde KAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kar olan kelimeler listesine ya da Sonu kar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARK, KAR
2 Harfli Kelimeler
AK, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KARMAK
-
-
[-i]
Karıştırmak, birbirine katmak
-
[nsz]
Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek
- "Yapı için harç karmak. Boya karmak."
-
[-i]
Karıştırmak, birbirine katmak
- KARPİT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Genellikle sanayide asetilen gazı çıkarmakta kullanılan, karbonla kalsiyum bileşiği madde (CaC2)
-
[isim]
Genellikle sanayide asetilen gazı çıkarmakta kullanılan, karbonla kalsiyum bileşiği madde (CaC2)
- KARMIK
-
-
[isim]
Çay ağzında yapılmış olan balıkçı büğeti
-
Mersin balıklarının üremek için denizden nehirlere geçişleri sırasında avlanmalarında kullanılan ve nehir ağızlarına kurulan çok iğneli bir olta takımı
-
[isim]
Çay ağzında yapılmış olan balıkçı büğeti
- KARİNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karışık bir iş veya sorunun anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan durum, ipucu
-
Belirti
-
[isim]
Karışık bir iş veya sorunun anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan durum, ipucu
- KARLIK
-
-
[isim]
Kar kuyusu
-
Dışı hasır örgüsüyle kaplı, içinde kar veya buz koymak için bölmesi bulunan, soğutucu olarak kullanılan büyük şişe
-
[isim]
Kar kuyusu
- KAROÇA
- ...
- KARESİ
- ...
- KARGIŞ
-
-
[isim]
Kargıma işi veya bu maksatla söylenen sözler, lanet, telin, beddua, ilenç, alkış karşıtı
-
[isim]
Kargıma işi veya bu maksatla söylenen sözler, lanet, telin, beddua, ilenç, alkış karşıtı
- KARAFA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Uzun boyunlu, kulpsuz küçük rakı sürahisi
- "Garson gel şu karafayı doldur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Uzun boyunlu, kulpsuz küçük rakı sürahisi
- KOKART
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Asker şapkalarına takılan ve rengi uluslara göre değişen işaret
-
Belli bir topluluğa özgü olan işaret
-
[isim]
Asker şapkalarına takılan ve rengi uluslara göre değişen işaret
- FUKARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yoksul, fakir
- "Biriktirdiği bütün parasını sadaka olarak fukaraya verir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Derviş
- "Bir Bektaşi fukarası."
-
Zavallı
- "Bu karışık ve çok fukara bir kumpanyaydı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Yoksul, fakir
- KARPUZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kabakgillerden, sürüngen gövdeli parçalı sert yapraklı, sarı çiçekler açan bir bitki (Citrullus vulgaris)
-
Bu bitkinin dışı yeşil kabuklu, içi kırmızı ve sulu, iri meyvesi
-
Lamba karpuzu
-
Kadın memesi
- "Karpuzları daha da sarsıla sarsıla gülüyordu şimdi." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Kabakgillerden, sürüngen gövdeli parçalı sert yapraklı, sarı çiçekler açan bir bitki (Citrullus vulgaris)
- KARTÇA
-
-
[sıfat]
Gençliği azalmış, yaşı geçkince
-
[sıfat]
Gençliği azalmış, yaşı geçkince
- KARBÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Karbonun başka bir elementle birleşmesinden oluşan madde
-
[isim]
Karbonun başka bir elementle birleşmesinden oluşan madde
- EKARTE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
"Saf dışı etmek, konu dışında tutmak" anlamlarındaki ekarte etmek, "saf dışı bırakılmak, konu dışı tutulmak" anlamında ekarte edilmek birleşik fiillerinde geçen bir söz
-
[sıfat]
"Saf dışı etmek, konu dışında tutmak" anlamlarındaki ekarte etmek, "saf dışı bırakılmak, konu dışı tutulmak" anlamında ekarte edilmek birleşik fiillerinde geçen bir söz
- KARTAL
-
-
[isim]
Kartalgillerden, genellikle kızıl siyah tüylü, çok güçlü, yuvasını yüksek kayalıklar üzerinde kuran, iri bir yırtıcı kuş (Aquila)
- "Kartal yükseldi yükseldi, kıyıdaki dağların üstünde küçüle küçüle göze görünmez oldu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Kartalgillerden, genellikle kızıl siyah tüylü, çok güçlü, yuvasını yüksek kayalıklar üzerinde kuran, iri bir yırtıcı kuş (Aquila)
- KOÇKAR
-
-
[isim]
Dövüş için yetiştirilmiş iri koç
-
[isim]
Dövüş için yetiştirilmiş iri koç
- KARTUK
-
-
[isim]
Büyük tarla tarağı
-
[isim]
Büyük tarla tarağı
- KARACI
-
-
Kara kuvvetlerine bağlı (subay, astsubay veya er)
-
Kara kuvvetlerine bağlı (subay, astsubay veya er)
- YUKARI
-
-
[isim]
Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı
-
Yetkili kimse
- "Emir yukarıdan, çaresiz kaldık."
-
[sıfat]
Benzerleri arasında üstte bulunan
- "Yukarı kat."
-
[sıfat]
Aşama, sınıf, makam bakımından ileride olan
- "O bizden yukarı sınıftandı."
-
[zarf]
Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya
- "Yukarı, kocasının odasına çıktı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı