İçinde kalı olan 7 harfli 21 kelime var. İçerisinde KALI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kalı olan kelimeler listesine ya da Sonu kalı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AKIL, AKLI, ALIK
3 Harfli Kelimeler
AKI, KAL, KIL, LAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KALIMLI
-
-
[sıfat]
Kalıcı, yok olmayan, ölümsüz, zevalsiz, baki, payidar
-
[sıfat]
Kalıcı, yok olmayan, ölümsüz, zevalsiz, baki, payidar
- KALITÇI
-
-
[isim]
Bir kalıttan yasalar gereğince yararlanan kimse, mirasçı, vâris
-
[isim]
Bir kalıttan yasalar gereğince yararlanan kimse, mirasçı, vâris
- OKKALIK
-
-
[sıfat]
Herhangi bir okka ağırlığında veya oylumunda olan
- "Açlık, sıcak, ihtiyarlık üç bin okkalık bir yük gibi sırtına çökmüştü." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Herhangi bir okka ağırlığında veya oylumunda olan
- KALIPÇI
-
-
[isim]
Kalıp yapan veya satan kimse
-
Görevi herhangi bir şeyi kalıba vurmak olan kimse
-
Beton kalıplarını yapan kimse
-
[isim]
Kalıp yapan veya satan kimse
- HALKALI
-
-
[sıfat]
Halkası olan
- "Kulaklarının birinde ama yalnız birinde halkalı bir küpe." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir tür olta iğnesi
-
[sıfat]
Halkası olan
- YAKALIK
-
-
[isim]
Erkek gömleklerinin üzerine takılan eğreti yaka
- "Karıları incik boncuk içinde, erkekler ekseri yakalık bile alıp takmıyorlar." (Halide Edip Adıvar)
-
İlköğretim öğrencilerinin önlüklerinin üzerine taktıkları yaka
-
[isim]
Erkek gömleklerinin üzerine takılan eğreti yaka
- ARKALIÇ
-
-
[isim]
Arkalık
-
[isim]
Arkalık
- KALIPLI
-
-
[sıfat]
Kalıplanmış olan
-
Düzgün, biçimli
- "Hüseyin Efendi, ütülü pantolonu, kalıplı fesi, yeni kravatı, temiz gömleği ve olgun konuşması ile sahiden efendiydi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
İri yapılı, heybetli
-
[sıfat]
Kalıplanmış olan
- ŞAPKALI
-
-
[sıfat]
Şapka giymiş olan (kimse)
- "Onun yanında, kadife şapkalı, siyahlar giyinmiş bir kadın var." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Üzerinde düzeltme işareti bulunan (ünlü)
-
[isim]
Şapkası olan bitki
-
[sıfat]
Şapka giymiş olan (kimse)
- ALAKALI
-
-
[sıfat]
İlgili
-
[sıfat]
İlgili
- MARKALI
-
-
[sıfat]
Markası olan
-
[sıfat]
Markası olan
- ARKALIK
-
-
[isim]
Sırt dayamaya yarayan yer
- "Rıza Efendi iskemlesinin arkalığına iyice yaslandı." (Tarık Buğra)
-
Sırtında yük taşıyan hamalların, yük taşırken kullandıkları arka yastığı, semer, arkalıç
-
Ev içinde giyilen kolsuz, kalınca bir tür kısa hırka
-
[isim]
Sırt dayamaya yarayan yer
- BAKALIM
- ...
- KALITIM
-
-
[isim]
Çevre etkileriyle köklü olarak değiştirilemeyen özelliklerin, döllenme sırasında, dişi ve erkeğin kromozomları yoluyla bir kuşaktan ötekine geçmesi, soya çekim, irs, irsiyet, veraset
- "Bir ülkenin tarihsel varlığı, onun sahip olduğu ölçülemez bir değerler kalıtımıdır." (Melih Cevdet Anday)
-
[isim]
Çevre etkileriyle köklü olarak değiştirilemeyen özelliklerin, döllenme sırasında, dişi ve erkeğin kromozomları yoluyla bir kuşaktan ötekine geçmesi, soya çekim, irs, irsiyet, veraset
- SAKALIK
-
-
[isim]
Sakanın işi
-
[isim]
Sakanın işi
- KALINTI
-
-
[isim]
Artıp kalan şey, bakiye
-
Bir kentten veya mimarlık eserinden artakalan bölüm, yıkıntı, harabe, enkaz
- "Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne." (Necati Cumalı)
-
İz, işaret
-
Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey
- "Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Artıp kalan şey, bakiye
- HIRKALI
-
-
[sıfat]
Hırkası olan
-
[sıfat]
Hırkası olan
- DUKALIK
-
-
[isim]
Bir dukanın yönetiminde bulunan ülke
-
Dar kadro ile dilediği gibi yönetme
-
[isim]
Bir dukanın yönetiminde bulunan ülke
- PLAKALI
-
-
[sıfat]
Üzerinde plaka bulunan
-
[sıfat]
Üzerinde plaka bulunan
- KALINCA
-
-
[sıfat]
Kalına yakın
- "Ellerinin parmakları hem uzun hem kalınca idi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Kalına yakın