İçinde kab olan 8 harfli 22 kelime var. İçerisinde KAB bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kab olan kelimeler listesine ya da Sonu kab ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A B K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

BAK

2 Harfli Kelimeler

AB, AK

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KABUKSUZ

  1. [sıfat] Kabuğu olmayan

KABARTMA

  1. [isim] Kabartmak işi
  2. Bir biçimin veya bir süslemenin düz yüzey üzerindeki çıkıntısı
  3. Kil, alçı, taş vb. işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı yüzeyler durumunda biçimlendirerek yapılmış olan eser, rölyef
    • "Bir sanatkâr eliyle alçıdan yapılmış, bembeyaz, tertemiz bir kabartma." (Peyami Safa)
  4. [sıfat] Kabartılarak yapılmış olan
    • "Kabartma harita."

KABARCIK

  1. [isim] İçi su, hava dolu ufak kabartı veya kürecik
    • "Bardağın içindeki maden suyu kabarcıklarının pıtır pıtır söndüğü bile duyuluyordu." (Haldun Taner)
  2. Vücutta oluşan sivilce gibi küçük şişkinlik
  3. Kabartı
    • "Köy, dağın ortasında, toprak kabarcıkları gibi dizilen evleriyle bir mezarlığa benziyordu." (Halide Edip Adıvar)
  4. Metal biliminde sıvı veya katıların içinde oluşan gaz hacmi

KABADAYI

  1. [isim] İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse
    • "Ramazan, sertliği, zulmü ile ün salmış bir kabadayı idi." (Halide Edip Adıvar)
  2. [sıfat] Yürekli
    • "Doğrusu kabadayı çocuktur."
  3. Bir şeyin en iyisi, başta geleni
    • "Bunun en kabadayısı yüz bin lira."

KABAKLIK

  1. [isim] Karpuz veya kavunun ham olma durumu
  2. Başın tüysüz veya dazlak olma durumu
  3. Bilgisizlik, görgüsüzlük

AHZÜKABZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kendine mal etme
  2. Para tahsilinde bulunmaya yetkili olma

KABALİST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kabalacı (I)
    • "Şair, âlim, mütefennin, feylesof, mutasavvıf ve kabalist olduğu kadar hayalperverdi." (Ömer Seyfettin)

KABARMAK

  1. [nsz] Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
    • "Ekmek iyi kabardı."
  2. Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
    • "Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Niceliği artmak, büyümek
    • "Masraf kabardı."
  4. Şişmek, genişlemek
    • "İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi." (Peyami Safa)
  5. Hayvanların tüyleri dikilmek
  6. Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
    • "Bu kumaş çabuk kabardı."
  7. Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak
    • "Masanın kaplaması kabardı."
    • "Dolabın boyası kabardı."
  8. Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
  9. Bulanmak
  10. Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek
    • "Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır." (Necati Cumalı)
  11. [nsz] Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak
  12. Böbürlenmek, gururlanmak
    • "Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu." (Ömer Seyfettin)

KABARECİ

  1. [isim] Kabare oyuncusu
    • "Şu üç delikanlı bugün gerçekten Avrupa klası birer kabareci olma yolundadır." (Haldun Taner)

KABIZLIK

  1. [isim] Kabız

AKABİLME

  1. [isim] Akabilmek işi

HOKKABAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] El çabukluğu ile birtakım şaşırtıcı olaylar yapmayı meslek edinen kimse
    • "Bu arsada zaman zaman at cambazları, hokkabazlar, palyaçolar hünerlerini gösterirler." (Salâh Birsel)
  2. [sıfat] Başkalarını aldatarak yalan dolanla iş gören
    • "O ne hokkabaz heriftir."

MURAKABE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Denetleme
    • "Onun tatlı sert murakabesi, konağın her ferdince kabul edilmiş." (Samiha Ayverdi)
  2. Tasavvufta Tanrı'ya bağlanarak çile doldurma

KABALACI

  1. [isim] Kabala (I) konusunda uzmanlaşmış kimse, kabala ile uğraşan kişi

KABARALI

  1. [sıfat] Kabara çakılmış olan
    • "Erkekler kabaralı ayakkabılarıyla birer ikişer evlerine döndüler." (Necati Cumalı)

MUKABELE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Karşılık verme, karşılama, karşılık
    • "Dâhilî isyanlara mukabele ve mukavemet ettik." (Atatürk)
  2. Karşı gelme, başkaldırma
  3. Toplu yerlerde yüksek sesle hatim okunurken Kur'an okumasını bilenlerin gözleriyle Kur'an'ı takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi
  4. Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma

KABLOSUZ

  1. [sıfat] Kablosu olmayan
  2. Kablo olmaksızın bağlantı sağlayan (araç, gereç)

AYAKKABI

  1. [isim] Genellikle sokakta giyilen ve altı kösele, lastik vb. dayanıklı maddelerden yapılan giyecek, başmak, pabuç

KABUSSUZ
...
MUNKABIZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Büzülmüş, toplanmış
  2. Pekliği olan, peklik çeken
  3. Verimsiz, işe yaramaz

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü