İçinde kab olan 8 harfli 22 kelime var. İçerisinde KAB bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kab olan kelimeler listesine ya da Sonu kab ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A B K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BAK
2 Harfli Kelimeler
AB, AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MURAKABE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Denetleme
- "Onun tatlı sert murakabesi, konağın her ferdince kabul edilmiş." (Samiha Ayverdi)
-
Tasavvufta Tanrı'ya bağlanarak çile doldurma
-
[isim]
Denetleme
- AHZÜKABZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendine mal etme
-
Para tahsilinde bulunmaya yetkili olma
-
[isim]
Kendine mal etme
- KABADAYI
-
-
[isim]
İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse
- "Ramazan, sertliği, zulmü ile ün salmış bir kabadayı idi." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Yürekli
- "Doğrusu kabadayı çocuktur."
-
Bir şeyin en iyisi, başta geleni
- "Bunun en kabadayısı yüz bin lira."
-
[isim]
İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse
- KABZIMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Meyve ve sebze üreticileri ile satıcılar arasında aracılık eden kimse, sebze meyve toptancısı, çiçekçi esnafı, komisyoncu
-
[isim]
Meyve ve sebze üreticileri ile satıcılar arasında aracılık eden kimse, sebze meyve toptancısı, çiçekçi esnafı, komisyoncu
- MUNKABIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Büzülmüş, toplanmış
-
Pekliği olan, peklik çeken
-
Verimsiz, işe yaramaz
-
[sıfat]
Büzülmüş, toplanmış
- KABIZLIK
-
-
[isim]
Kabız
-
[isim]
Kabız
- KABARCIK
-
-
[isim]
İçi su, hava dolu ufak kabartı veya kürecik
- "Bardağın içindeki maden suyu kabarcıklarının pıtır pıtır söndüğü bile duyuluyordu." (Haldun Taner)
-
Vücutta oluşan sivilce gibi küçük şişkinlik
-
Kabartı
- "Köy, dağın ortasında, toprak kabarcıkları gibi dizilen evleriyle bir mezarlığa benziyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Metal biliminde sıvı veya katıların içinde oluşan gaz hacmi
-
[isim]
İçi su, hava dolu ufak kabartı veya kürecik
- AYAKKABI
-
-
[isim]
Genellikle sokakta giyilen ve altı kösele, lastik vb. dayanıklı maddelerden yapılan giyecek, başmak, pabuç
-
[isim]
Genellikle sokakta giyilen ve altı kösele, lastik vb. dayanıklı maddelerden yapılan giyecek, başmak, pabuç
- AKABİLME
-
-
[isim]
Akabilmek işi
-
[isim]
Akabilmek işi
- KABUSSUZ
- ...
- KABAKLIK
-
-
[isim]
Karpuz veya kavunun ham olma durumu
-
Başın tüysüz veya dazlak olma durumu
-
Bilgisizlik, görgüsüzlük
-
[isim]
Karpuz veya kavunun ham olma durumu
- KABARTMA
-
-
[isim]
Kabartmak işi
-
Bir biçimin veya bir süslemenin düz yüzey üzerindeki çıkıntısı
-
Kil, alçı, taş vb. işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı yüzeyler durumunda biçimlendirerek yapılmış olan eser, rölyef
- "Bir sanatkâr eliyle alçıdan yapılmış, bembeyaz, tertemiz bir kabartma." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Kabartılarak yapılmış olan
- "Kabartma harita."
-
[isim]
Kabartmak işi
- MUKABELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşılık verme, karşılama, karşılık
- "Dâhilî isyanlara mukabele ve mukavemet ettik." (Atatürk)
-
Karşı gelme, başkaldırma
-
Toplu yerlerde yüksek sesle hatim okunurken Kur'an okumasını bilenlerin gözleriyle Kur'an'ı takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi
-
Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma
-
[isim]
Karşılık verme, karşılama, karşılık
- KABARALI
-
-
[sıfat]
Kabara çakılmış olan
- "Erkekler kabaralı ayakkabılarıyla birer ikişer evlerine döndüler." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Kabara çakılmış olan
- KABALACI
-
-
[isim]
Kabala (I) konusunda uzmanlaşmış kimse, kabala ile uğraşan kişi
-
[isim]
Kabala (I) konusunda uzmanlaşmış kimse, kabala ile uğraşan kişi
- KABARECİ
-
-
[isim]
Kabare oyuncusu
- "Şu üç delikanlı bugün gerçekten Avrupa klası birer kabareci olma yolundadır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kabare oyuncusu
- HOKKABAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
El çabukluğu ile birtakım şaşırtıcı olaylar yapmayı meslek edinen kimse
- "Bu arsada zaman zaman at cambazları, hokkabazlar, palyaçolar hünerlerini gösterirler." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Başkalarını aldatarak yalan dolanla iş gören
- "O ne hokkabaz heriftir."
-
[isim]
El çabukluğu ile birtakım şaşırtıcı olaylar yapmayı meslek edinen kimse
- KABUKSUZ
-
-
[sıfat]
Kabuğu olmayan
-
[sıfat]
Kabuğu olmayan
- KABALİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kabalacı (I)
- "Şair, âlim, mütefennin, feylesof, mutasavvıf ve kabalist olduğu kadar hayalperverdi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Kabalacı (I)
- KABLOSUZ
-
-
[sıfat]
Kablosu olmayan
-
Kablo olmaksızın bağlantı sağlayan (araç, gereç)
-
[sıfat]
Kablosu olmayan