İçinde iye olan 7 harfli 117 kelime var. İçerisinde İYE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında iye olan kelimeler listesine ya da Sonu iye ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Y İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
İYE
2 Harfli Kelimeler
EY, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAYDİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kayıt için alınan para
-
[isim]
Kayıt için alınan para
- RÜŞTİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ortaokul derecesinde olan eğitim kurumu
-
[isim]
Ortaokul derecesinde olan eğitim kurumu
- KARİYER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir meslekte uzmanlık
- "Yok, Hamlet gibi başladım. Hamlet gibi bitireceğim. Benim için bu bir kariyer meselesidir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir meslekte uzmanlık
- SİYENİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kuvarssız granit, ortoklaz, mika, hornblentten oluşan platonik kayaç
-
[isim]
Kuvarssız granit, ortoklaz, mika, hornblentten oluşan platonik kayaç
- HAMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir insanın yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası
- "İçinde müthiş bir harp taraftarlığı, bir vatanperverlik, bir hamiyet taşıyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir insanın yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası
- KATİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesinlik
-
[isim]
Kesinlik
- TEZKİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Temize çıkarma, aklama
-
Bir kimsenin iyi bir insan olduğunu kendisini tanıyanlardan soruşturarak ortaya çıkarma
-
[isim]
Temize çıkarma, aklama
- ÖLESİYE
-
-
[zarf]
Ölecek kadar
- "Yusuf Efendi seni ölesiye seviyor Feride, dedi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Ölecek kadar
- ŞİTAİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Divan edebiyatında kış mevsimini konu olarak işleyen şiir
-
Bir kasidenin kışı anlatan giriş bölümü
-
[isim]
Divan edebiyatında kış mevsimini konu olarak işleyen şiir
- TARZİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapılan kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma
- "Arkadaşım namına Refik Bey'den gayet kuvvetli bir tarziye isterim." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Yüzüme bakmadan bana tarziye verdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yapılan kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma
- FAHRİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Divan edebiyatında şairlerin kendi özelliklerinden övünerek söz ettikleri manzume veya manzumenin bir bölümü
-
[isim]
Divan edebiyatında şairlerin kendi özelliklerinden övünerek söz ettikleri manzume veya manzumenin bir bölümü
- ŞEHRİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çorba ve pilavda kullanılan, türlü biçimlerde kesilerek kurutulmuş buğday unu hamuru
-
[isim]
Çorba ve pilavda kullanılan, türlü biçimlerde kesilerek kurutulmuş buğday unu hamuru
- TESVİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düz duruma getirme, düzleme
-
Ödeme, verme
-
Hükûmetçe bir yere gönderilen erlere verilen ve bilet yerine geçen kâğıt
-
[isim]
Düz duruma getirme, düzleme
- TAZİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Taziye
-
[isim]
Taziye
- İRSİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalıtım
-
[isim]
Kalıtım
- MÜLKİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Asker olmayanlar sınıfı
- "Mülkiye memuru."
-
[isim]
Asker olmayanlar sınıfı
- RANTİYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bankada bulunan paranın faiziyle veya sahibi bulunduğu hisse senedi vb. değerli evrakın geliriyle yaşayan kimse, getirimci
-
[isim]
Bankada bulunan paranın faiziyle veya sahibi bulunduğu hisse senedi vb. değerli evrakın geliriyle yaşayan kimse, getirimci
- TABLİYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Köprü yapımında ilk olarak yerleştirilen ve köprüyü oluşturan bölüm
-
[isim]
Köprü yapımında ilk olarak yerleştirilen ve köprüyü oluşturan bölüm
- NISFİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir çeşit kısa ney
- "Rahmi Bey ince uzun, al atlas bir kılıftan nısfiyesini de çıkarmıştır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Bir çeşit kısa ney
- ZAFİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arıklık, zayıflık
-
Dermansızlık, güçsüzlük
-
[isim]
Arıklık, zayıflık