İçinde iye olan 7 harfli 117 kelime var. İçerisinde İYE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında iye olan kelimeler listesine ya da Sonu iye ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Y İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
İYE
2 Harfli Kelimeler
EY, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TARZİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapılan kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma
- "Arkadaşım namına Refik Bey'den gayet kuvvetli bir tarziye isterim." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Yüzüme bakmadan bana tarziye verdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yapılan kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma
- NAKLİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Taşıma işi
-
Taşıma parası, taşımalık
-
[isim]
Taşıma işi
- KATİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesinlik
-
[isim]
Kesinlik
- SIHHİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sağlık işlerinin tümü
-
[isim]
Sağlık işlerinin tümü
- VAZİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konum
- "Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur."
- "İşgalden sonra Rumların bize karşı nasıl bir vaziyet aldıklarını da pekâlâ biliyorduk." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Karısı ve arkadaşı da bir müddet sustular, galiba bir şeyler düşündüler. Vaziyeti yine genç diplomat kurtardı." (Refik Halit Karay)
-
Durum, tavır, hâl
- "Vaziyetimi söyleyiniz, hemen gelir beni kurtarır." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Konum
- EMNİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güvenlik
- "Kendi vatandaşlarının ırz, mal, can emniyeti hakkında teminat istiyorlar." (Ercüment Ekrem Talu)
- "Hele emniyet ettiğim birkaç uyanık arkadaşla bulunduğum zaman bülbül gibi ötüyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Arkadaşının emniyet vermesine rağmen içi rahat değildi." (Mahmut Yesari)
-
Güven, inanma, itimat
- "Paris'teki hemşehriler bana büyük bir sevgi ve emniyetle kucaklarını açmışlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Polis işleri
-
Güvenlik işlerinin yürütüldüğü yer
- "Emniyet müdürlüğü."
-
Bir araçta güven sağlayıcı parça
-
[isim]
Güvenlik
- BARİYER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Engel
-
Engel
-
[isim]
Engel
- KARİYER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir meslekte uzmanlık
- "Yok, Hamlet gibi başladım. Hamlet gibi bitireceğim. Benim için bu bir kariyer meselesidir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir meslekte uzmanlık
- ULVİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yücelik
-
[isim]
Yücelik
- TEBRİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aklama, temize çıkarma
-
[isim]
Aklama, temize çıkarma
- AYNİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aynılık
-
[isim]
Aynılık
- İLLİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nedensellik
-
[isim]
Nedensellik
- TAKVİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sağlamlaştırma, kuvvetlendirme, berkitme, pekiştirme
- "Onu sofraya gelen başka öteberi ile daha da takviye ettik." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yardımcı kuvvet, destek
- "Düşmanı, takviye gelinceye kadar oyalamak zorundaydılar."
-
[isim]
Sağlamlaştırma, kuvvetlendirme, berkitme, pekiştirme
- ZAPTİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda toplum güvenliğini sağlamakla görevli askerî polis kuruluşu
-
Bu kuruluştan olan er, zaptiye memuru
- "Sağında solunda birer zaptiye, dimdik duruyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda toplum güvenliğini sağlamakla görevli askerî polis kuruluşu
- TASFİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arıtma, ayıklama, temizleme
- "Biz lisanımızı tasfiye ediyoruz, yeni kelimeler buluyor, bulamazsak gelişigüzel uyduruyoruz." (Refik Halit Karay)
-
Özleştirme
- "Dilde tasfiye."
-
Bir ticaret kuruluşunun batması, kapanması vb. sebepler üzerine hesapların kesilmesi, alacaklılara, ortada kalan mal ve paradan paylarına düşen miktarın verilmesi, likidasyon
- "İmparatorluğu tasfiye etmek."
-
Türlü sebeplerle birçok kimsenin görevine son verme
-
[isim]
Arıtma, ayıklama, temizleme
- KRUPİYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir kumarhanede veya oyun oynanan bir yerde oyunu yöneten kimse
- "Uzakta bir krupiyenin kalın sesi işitiliyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Bir kumarhanede veya oyun oynanan bir yerde oyunu yöneten kimse
- ÖLESİYE
-
-
[zarf]
Ölecek kadar
- "Yusuf Efendi seni ölesiye seviyor Feride, dedi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Ölecek kadar
- AİDİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlişkinlik
-
[isim]
İlişkinlik
- TERBİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eğitim
- "Hepsi de karşılıklı bir iyilik ve bir terbiyeden istifade etmekteydiler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Allah rahmet eyleye, ben terbiyemi anamdan aldım." (Burhan Felek)
-
Görgü
-
Bazı yemeklerin suyunu türlü yollarla koyulaştırma
-
Eti, pişirmeden önce çeşitli baharatlar, yağ, salça vb. şeyler içinde bir süre bekletme
-
Hayvanı alıştırma
- "Sessiz sinema filminde bir yabani atın terbiye sahnesi gösteriliyordu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Eğitim
- TERMİYE
-
-
[isim]
İki çenekliler sınıfının baklagiller familyasından beyaz çiçekleri olan, acı olan taneleri suda tatlılaştırılarak yenilen bir yıllık otsu bitki, acı bakla, delice bakla, gâvur baklası, koyun baklası, kurt baklası, yaban baklası, Yahudi baklası (Lupinus termis)
-
[isim]
İki çenekliler sınıfının baklagiller familyasından beyaz çiçekleri olan, acı olan taneleri suda tatlılaştırılarak yenilen bir yıllık otsu bitki, acı bakla, delice bakla, gâvur baklası, koyun baklası, kurt baklası, yaban baklası, Yahudi baklası (Lupinus termis)