İçinde iye olan 6 harfli 41 kelime var. İçerisinde İYE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında iye olan kelimeler listesine ya da Sonu iye ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Y İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
İYE
2 Harfli Kelimeler
EY, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CELİYE
- ...
- CARİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık
- "Ben dedi, zevce ile cariye arasındaki farkı hâlâ anlamış değilim." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık
- ASLİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Temel, esas
-
[isim]
Temel, esas
- BELİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Felaket, keder, tasa
- "Sebep hep sensin; o zaman muvafakat edeydin belki bu beliyeler başıma gelmezdi." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Felaket, keder, tasa
- LUTİYE
- ...
- ANTİYE
- ...
- TABİYE
- ...
- AKLİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu
- "Akliye hekimi."
-
Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü
-
Akılcılık
-
[isim]
Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu
- ARİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eğreti, ödünç, ödünçleme
- "Öteden beriden ariyet de bir şeyler buluruz." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Belli bir taşınır malın kullanılmasının geri verilmek şartıyla bedelsiz olarak bir kimseye bırakılması
-
[isim]
Eğreti, ödünç, ödünçleme
- ARDİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle ticaret eşyasının saklandığı yer, depo, antrepo
- "Ardiyeler ağız ağıza dolmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Evlerde kullanılmayan, saklanması gereken eşyaların konulduğu bölüm
-
Böyle bir yerde saklanılan eşya için ödenen ücret
-
[isim]
Genellikle ticaret eşyasının saklandığı yer, depo, antrepo
- IYDİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bayram kutlaması
-
Bayramlarda din ve devlet büyüklerine sunulan kaside
-
[isim]
Bayram kutlaması
- İYELİK
-
-
[isim]
Kendisinin olan bir şeyi yasa çerçevesi içinde istediği gibi kullanabilme hakkını taşıma durumu, sahiplik, mülkiyet
-
[isim]
Kendisinin olan bir şeyi yasa çerçevesi içinde istediği gibi kullanabilme hakkını taşıma durumu, sahiplik, mülkiyet
- MALİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kamu ile ilgili işlerin yürütülmesi için gerekli gelirleri ve harcanan paraları düzenleyen kuralların bütünü
- "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır." (Anayasa)
-
Konusu bu kuralları incelemek olan bilim dalı
-
Devlet gelir ve giderlerini yöneten kuruluş
- "Maliyede çalışıyor."
-
[isim]
Kamu ile ilgili işlerin yürütülmesi için gerekli gelirleri ve harcanan paraları düzenleyen kuralların bütünü
- BİYELİ
-
-
[sıfat]
Biye geçirilmiş, biyesi olan
- "Yatağın üzerinde kol kapakları, cep ağızları lacivert biyeli, mavi ipek bir pijama duruyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Biye geçirilmiş, biyesi olan
- SEVİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düzey
- "Eski güzel sakalını bile birkaç günlük uzunca bir tıraş seviyesine indirmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Düzey
- BADİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çöl
- "Bütün İslam diyarlarından, Afrika'nın badiyelerinde Müslümanlar hep bir Mehdi'yi beklerler." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Çöl
- HAŞİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yazı sayfasının altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama, dipnot
-
[isim]
Bir yazı sayfasının altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama, dipnot
- KEFİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arapların kullandığı ve omuzları da örten, püsküllü erkek baş örtüsü
-
[isim]
Arapların kullandığı ve omuzları da örten, püsküllü erkek baş örtüsü
- EZİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşırı güçlük ve sıkıntı, üzgü, cefa, zahmet, zulüm
- "İçlerinden birine kancayı atmış, maksadı, onu üzmek, ona eziyet etmektir." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Aşırı güçlük ve sıkıntı, üzgü, cefa, zahmet, zulüm
- SANİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir dakikanın altmışta biri olan zaman birimi
- "Bütün bu hadise hemen bir yirmi saniye içinde olup bitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir derecenin altmışta biri
-
Fizik ve mekanikte zaman birimi
-
[isim]
Bir dakikanın altmışta biri olan zaman birimi