İçinde ire olan 7 harfli 32 kelime var. İçerisinde İRE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ire olan kelimeler listesine ya da Sonu ire ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DİREŞME
-
-
[isim]
Direşmek işi, sebat
-
[isim]
Direşmek işi, sebat
- DİREMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi dikine koymak, dayamak, durdurmak
-
[-e]
Direnmek, karşı koymak, inat etmek, ısrar etmek
-
[-i]
Bir şeyi dikine koymak, dayamak, durdurmak
- NADİREN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Seyrek
- "Onların evine nadiren yemeğe gittiğim akşamlar..." (Halide Edip Adıvar)
-
[zarf]
Seyrek
- DİREKÇİ
-
-
[isim]
Alamana kayıklarında direğe çıkarak gözcülük yapan kimse
-
[isim]
Alamana kayıklarında direğe çıkarak gözcülük yapan kimse
- SİRETEN
- ...
- TEZKİRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Divan şairlerinin hayatını ve şiirlerini genellikle subjektif bir bakış açısıyla değerlendiren eser
-
[isim]
Divan şairlerinin hayatını ve şiirlerini genellikle subjektif bir bakış açısıyla değerlendiren eser
- KİREÇSİ
-
-
[sıfat]
Kireci andıran, kirece benzeyen, kireç gibi, kirecimsi
-
[sıfat]
Kireci andıran, kirece benzeyen, kireç gibi, kirecimsi
- KİREMİT
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Çatıları örtmekte kullanılan, yan yana dizilerek suyu aşağıya geçirmeden dışarı akıtacak biçimde yapılmış, kızıl toprağın renginde, pişmiş balçık levha
- "Geçen gün kiremitleri aktarmak için dama çıkmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Çatıları örtmekte kullanılan, yan yana dizilerek suyu aşağıya geçirmeden dışarı akıtacak biçimde yapılmış, kızıl toprağın renginde, pişmiş balçık levha
- BİREŞİM
-
-
[isim]
Parçaların veya ögelerin bir araya getirilip bir bütün olarak birleştirilmesi
-
Bu biçimde oluşan bütün
-
Sentez
-
[isim]
Parçaların veya ögelerin bir araya getirilip bir bütün olarak birleştirilmesi
- DAİRELİ
-
-
[sıfat]
Dairesi olan
- "Katları dörder odalı, bir mutfak, bir sofa dört daireli bir apartmana sahibiz." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Dairesi olan
- DAİREVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dairesel
-
[sıfat]
Dairesel
- SİSTİRE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir tahtanın üzerindeki ufak pürüzleri giderip onu dümdüz bir duruma getirmeye yarayan ince çelik lama
-
[isim]
Bir tahtanın üzerindeki ufak pürüzleri giderip onu dümdüz bir duruma getirmeye yarayan ince çelik lama
- BASİRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğru görüş, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, dikkat, sağgörü, önsezi
- "Kanal'ı müdafaa edenler, yüz millik cephe üzerinde çok basiretle vazife görmeye mecbur idiler." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bazen en mahir canilerin bile böyle mühim nisyanlarda bulunacak kadar basiretleri bağlanır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Doğru görüş, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, dikkat, sağgörü, önsezi
- HEMŞİRE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kız kardeş, bacı
- "İyi tanıdığım anasına ve hemşirelerine hiçbir suretle benzemiyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Mesleki eğitim almış, hekimle iş birliği yaparak hastaya bakan sağlık çalışanı
- "Koltuğunun altına bir hemşire gömleğini paket yapıp sıkıştırmış." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Kız kardeş, bacı
- DİRETİŞ
-
-
[isim]
Diretme işi veya biçimi
-
[isim]
Diretme işi veya biçimi
- BİREBİR
-
-
[sıfat]
Etkisi kesin olan
- "Bu yoldaki irfan, pek terbiyeli, pek nazik köleler yetiştirmek için birebirdi." (Halikarnas Balıkçısı)
-
İstenildiği gibi, uygun
-
[sıfat]
Etkisi kesin olan
- PİRELER
-
-
[isim]
İnsanlarla hayvanlarda dış asalağı olarak yaşayan, ağız yapıları kan emmeye elverişli, birçok familyaya ayrılan kanatlılar takımı
-
[isim]
İnsanlarla hayvanlarda dış asalağı olarak yaşayan, ağız yapıları kan emmeye elverişli, birçok familyaya ayrılan kanatlılar takımı
- ZAHİREN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Görünüşte, görünüşe göre
- "Zahiren ufak, ehemmiyetsiz, değersiz bir sebepten dolayı iki sevgili arasında bir nazlaşma kavgası." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[zarf]
Görünüşte, görünüşe göre
- KİREÇLİ
-
-
[sıfat]
Birleşiminde kireç olan veya kireci çok olan
- "Bir söylenişe göre, arazi tamamıyla kireçli olduğu için ağaçlar serpilme gücünden mahrum kalıyormuş." (Ahmet Rasim)
-
Kireç sürülmüş, kireç bulaşmış
- "Kireçli duvarlar."
-
[sıfat]
Birleşiminde kireç olan veya kireci çok olan
- GİRESUN
- ...