İçinde im olan 4 harfli 33 kelime var. İçerisinde İM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında im olan kelimeler listesine ya da Sonu im ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
M İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İM, Mİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İMLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazım
- "İmla bahsi, yalnız bizde değil, Fransa'da dahi gariplikler uyandırmıştır." (Ahmet Rasim)
-
Doldurma, doldurulma
- "Tarihî inkılabımızın bir sahifesi, İkinci İnönü zaferiyle imla edildi." (Atatürk)
-
[isim]
Yazım
- İSİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ad
- "Ama siz ecnebiler ismi çıkmış yerlerden hoşlanırsınız." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Fabrika sahibinin ismini cismini aldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kişi, insan
- "Biz eskidikçe yaşlarımız yirmiden yirmi bire, yirmi birden yirmi ikiye bastıkça yeni yüzler, yeni isimler katılıyor aramıza." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Ad
-
[isim]
Ad
- ELİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acınacak, acıklı
- "Geçirmiş olduğum elim sergüzeştin ve sefaletin nihayete ermiş olduğu bir gündü." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Acınacak, acıklı
- AZİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işteki engelleri yenme kararlılığı
-
[isim]
Bir işteki engelleri yenme kararlılığı
- AKİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kısır, verimsiz, döl veremeyen
-
Sonuçsuz, başarısız
-
[sıfat]
Kısır, verimsiz, döl veremeyen
- İLİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bilim
- "Kılıç gibi kesen ve şakırdayan mantığıyla ilmin askerleşmiş tipiydi." (Peyami Safa)
- "Onun ilminden anlayan şoför seni istediği yere götürür." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Ayrıntı, özellik, nitelik
-
[isim]
Bilim
- SİMA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yüz (II)
- "Beni bu sima altında tanımazsın." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Kimse, insan, tip
- "Eski tanıdığımız simalar bize şimdi, ne kadar uzak görünüyorlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Yüz (II)
- İMAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnanç
- "Ben bu devreyi geçirinceye kadar imanım gevremiştir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Güçlü inanç, inan
- "Kalpleri vatan aşkı ve imanı ile doluydu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Onun özveri, alçak gönüllülük taşan yüzünü görünce hayatın sadece bir para çekişmesi olmadığına iman getirir, ferahlardınız." (Haldun Taner)
- "Müslüman olmadan varmayacağını anlayınca kırkyıllık kart gâvuru imana getirdi." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
İnanç
- DAİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sürekli, sonsuz
-
[zarf]
Daima
-
[sıfat]
Sürekli, sonsuz
- CİMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsanlarda çiftleşme, cinsel ilişki
-
[isim]
İnsanlarda çiftleşme, cinsel ilişki
- İMAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bayındırlık
- "Bu şehri imar etmek yalnız sokak açmak, alan yapmak değildir." (Memduh Şevket Esendal)
- "Boğaziçi sırtları imara açıldı." (Aydın Boysan)
-
[isim]
Bayındırlık
- ERİM
-
-
[isim]
Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil
- "El erimi. Göz erimi."
-
[isim]
Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil
- İMDİ
-
-
[zarf]
Buna göre, şu hâlde, artık
- "İmdi, biz umutsuz da olsak tarih yapacağını yapar dersek, bunun sonu tembelliğe varır." (Melih Cevdet Anday)
-
Şimdi
-
[zarf]
Buna göre, şu hâlde, artık
- EĞİM
-
-
[isim]
Eğilmiş olma durumu
-
Bir yüzeyin yatay düzleme doğru eğilmesi, eğiklik, meyil
- "Yamacın eğimi."
-
[isim]
Eğilmiş olma durumu
- İMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ham maddeyi işleyip mal üretme
- "Ayakkabı imal etmek."
-
Yapım
-
[isim]
Ham maddeyi işleyip mal üretme
- LİME
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Parça
-
[isim]
Parça
- ALİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bilen, bilici
-
[sıfat]
Bilen, bilici
- ESİM
-
-
[isim]
Yelin esişi
-
[isim]
Yelin esişi
- İMAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cemaate namaz kıldıran kimse
-
Müslümanlıkta mezhep kuran kimse
-
Hz. Muhammed'den sonra onun vekilliği görevini üzerine alan halifelere verilen unvan
-
Bazı küçük İslam devletlerinde devlet başkanı
-
En önde bulunan kimse, önder
-
[isim]
Cemaate namaz kıldıran kimse
- İMİK
- ...