İçinde im olan 4 harfli 33 kelime var. İçerisinde İM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında im olan kelimeler listesine ya da Sonu im ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

M İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

İM, Mİ

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

İMAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cemaate namaz kıldıran kimse
  2. Müslümanlıkta mezhep kuran kimse
  3. Hz. Muhammed'den sonra onun vekilliği görevini üzerine alan halifelere verilen unvan
  4. Bazı küçük İslam devletlerinde devlet başkanı
  5. En önde bulunan kimse, önder

KAİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Başka bir şeyin yerine geçen
    • "Altın para yerine kâğıt para kaim oldu."
  2. Ayakta duran, var olan
    • "Varlığımız onunla kaim."
  3. Her zaman var olan (Tanrı)

İMLA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yazım
    • "İmla bahsi, yalnız bizde değil, Fransa'da dahi gariplikler uyandırmıştır." (Ahmet Rasim)
  2. Doldurma, doldurulma
    • "Tarihî inkılabımızın bir sahifesi, İkinci İnönü zaferiyle imla edildi." (Atatürk)

İMAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bayındırlık
    • "Bu şehri imar etmek yalnız sokak açmak, alan yapmak değildir." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Boğaziçi sırtları imara açıldı." (Aydın Boysan)

İMGE

  1. [isim] Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya
  2. Genel görünüş, izlenim, imaj
    • "Efsanevi asi kız imgesine, bu imgenin kararlı ödünsüzlüğüne kavuşabilirdi." (Murathan Mungan)
  3. Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj
  4. Duyularla algılanan, bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren nesne ve olaylar, hayal, imaj

İMİK
...
ESİM

  1. [isim] Yelin esişi

İMZA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyı yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde yazdığı ad veya işaret
    • "Mektubun sonunda imzamı görür görmez kim bilir ne kadar şaşıracaksın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Önüne bir tomar parşömen çeken ağa, yeni öğrendiği imzasını atmaya başladı." (Orhan Kemal)
    • "Bir haftaya kalmayacak, bizim delegeler sulhu imza edecekler." (Ömer Seyfettin)
  2. İmzalama işi
  3. Herhangi bir dalda ün yapmış yazar, sanatçı
    • "Dergi en ünlü imzalara yer veriyor."

İMAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ham maddeyi işleyip mal üretme
    • "Ayakkabı imal etmek."
  2. Yapım

İSİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ad
    • "Ama siz ecnebiler ismi çıkmış yerlerden hoşlanırsınız." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Fabrika sahibinin ismini cismini aldı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Kişi, insan
    • "Biz eskidikçe yaşlarımız yirmiden yirmi bire, yirmi birden yirmi ikiye bastıkça yeni yüzler, yeni isimler katılıyor aramıza." (Yusuf Ziya Ortaç)
  3. Ad

DAİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Sürekli, sonsuz
  2. [zarf] Daima

PRİM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İşveren tarafından iş yapanı isteklendirip verimini artırmak veya sonuca daha kolay ve çabuk ulaşmasını sağlamak amacıyla verilen para
    • "Kimi mutluluğu attığı golde, aldığı primde, kırdığı rekorda bulur." (Haldun Taner)
  2. Sigorta kuruluşlarına bağlı olanların ödemek zorunda oldukları ücret
  3. Pay senetlerinin asıl fiyatı ile piyasa fiyatı arasındaki artış

İMHA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ortadan kaldırma, yok etme

EDİM

  1. [isim] Yapılmış, gerçekleşmiş iş, amel, fiil
    • "Günlük yaşamımıza şöyle bir baksak, her edimimizin altında umutluluk bulunmadığını görürüz." (Melih Cevdet Anday)
  2. İnsan davranışı
  3. Alacaklının isteyebileceği ve borçlunun yapmak zorunda olduğu davranış, ivaz
  4. Belirli bir durumla karşılaştığı zaman kişinin yapabildiği davranış

EĞİM

  1. [isim] Eğilmiş olma durumu
  2. Bir yüzeyin yatay düzleme doğru eğilmesi, eğiklik, meyil
    • "Yamacın eğimi."

İMAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnanç
    • "Ben bu devreyi geçirinceye kadar imanım gevremiştir." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Güçlü inanç, inan
    • "Kalpleri vatan aşkı ve imanı ile doluydu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
    • "Onun özveri, alçak gönüllülük taşan yüzünü görünce hayatın sadece bir para çekişmesi olmadığına iman getirir, ferahlardınız." (Haldun Taner)
    • "Müslüman olmadan varmayacağını anlayınca kırkyıllık kart gâvuru imana getirdi." (Halide Edip Adıvar)

EKİM

  1. [isim] Ekme işi
    • "... ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı." (Ömer Seyfettin)
  2. Yılın otuz bir gün süren, onuncu ayı, teşrinievvel

ALİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bilen, bilici

KİMİ

  1. [zamir] Birtakımı, bazısı, kimisi
    • "Kimi su çeker, kimi sebze ayıklar, kimi yufka açar, çamaşır yıkar..." (Necati Cumalı)
  2. [sıfat] Bazı (canlı varlıklar için)
    • "Kimi çocuklar."

İMAJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İmge
    • "Ondan daha saygın, daha yakışıklı ve etkili bir şef imajı bulmak zordu." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü