İçinde im olan 4 harfli 33 kelime var. İçerisinde İM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında im olan kelimeler listesine ya da Sonu im ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
M İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İM, Mİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ERİM
-
-
[isim]
Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil
- "El erimi. Göz erimi."
-
[isim]
Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil
- İMHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ortadan kaldırma, yok etme
-
[isim]
Ortadan kaldırma, yok etme
- AZİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işteki engelleri yenme kararlılığı
-
[isim]
Bir işteki engelleri yenme kararlılığı
- İMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ham maddeyi işleyip mal üretme
- "Ayakkabı imal etmek."
-
Yapım
-
[isim]
Ham maddeyi işleyip mal üretme
- KİMİ
-
-
[zamir]
Birtakımı, bazısı, kimisi
- "Kimi su çeker, kimi sebze ayıklar, kimi yufka açar, çamaşır yıkar..." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Bazı (canlı varlıklar için)
- "Kimi çocuklar."
-
[zamir]
Birtakımı, bazısı, kimisi
- DAİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sürekli, sonsuz
-
[zarf]
Daima
-
[sıfat]
Sürekli, sonsuz
- PRİM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İşveren tarafından iş yapanı isteklendirip verimini artırmak veya sonuca daha kolay ve çabuk ulaşmasını sağlamak amacıyla verilen para
- "Kimi mutluluğu attığı golde, aldığı primde, kırdığı rekorda bulur." (Haldun Taner)
-
Sigorta kuruluşlarına bağlı olanların ödemek zorunda oldukları ücret
-
Pay senetlerinin asıl fiyatı ile piyasa fiyatı arasındaki artış
-
[isim]
İşveren tarafından iş yapanı isteklendirip verimini artırmak veya sonuca daha kolay ve çabuk ulaşmasını sağlamak amacıyla verilen para
- İMAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İmge
- "Ondan daha saygın, daha yakışıklı ve etkili bir şef imajı bulmak zordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
İmge
- ESİM
-
-
[isim]
Yelin esişi
-
[isim]
Yelin esişi
- İÇİM
-
-
[isim]
İçme işi veya biçimi, içiş
-
Bir şey içilirken alınan tat
- "Bu çayın rengi yok ama içimi iyi."
-
[sıfat]
Bir yudumda içilecek miktarda olan
-
[isim]
İçme işi veya biçimi, içiş
- İMAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cemaate namaz kıldıran kimse
-
Müslümanlıkta mezhep kuran kimse
-
Hz. Muhammed'den sonra onun vekilliği görevini üzerine alan halifelere verilen unvan
-
Bazı küçük İslam devletlerinde devlet başkanı
-
En önde bulunan kimse, önder
-
[isim]
Cemaate namaz kıldıran kimse
- İMAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bayındırlık
- "Bu şehri imar etmek yalnız sokak açmak, alan yapmak değildir." (Memduh Şevket Esendal)
- "Boğaziçi sırtları imara açıldı." (Aydın Boysan)
-
[isim]
Bayındırlık
- ALİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bilen, bilici
-
[sıfat]
Bilen, bilici
- ELİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acınacak, acıklı
- "Geçirmiş olduğum elim sergüzeştin ve sefaletin nihayete ermiş olduğu bir gündü." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Acınacak, acıklı
- EKİM
-
-
[isim]
Ekme işi
- "... ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı." (Ömer Seyfettin)
-
Yılın otuz bir gün süren, onuncu ayı, teşrinievvel
-
[isim]
Ekme işi
- İMZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyı yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde yazdığı ad veya işaret
- "Mektubun sonunda imzamı görür görmez kim bilir ne kadar şaşıracaksın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Önüne bir tomar parşömen çeken ağa, yeni öğrendiği imzasını atmaya başladı." (Orhan Kemal)
- "Bir haftaya kalmayacak, bizim delegeler sulhu imza edecekler." (Ömer Seyfettin)
-
İmzalama işi
-
Herhangi bir dalda ün yapmış yazar, sanatçı
- "Dergi en ünlü imzalara yer veriyor."
-
[isim]
Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyı yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde yazdığı ad veya işaret
- İSİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ad
- "Ama siz ecnebiler ismi çıkmış yerlerden hoşlanırsınız." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Fabrika sahibinin ismini cismini aldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kişi, insan
- "Biz eskidikçe yaşlarımız yirmiden yirmi bire, yirmi birden yirmi ikiye bastıkça yeni yüzler, yeni isimler katılıyor aramıza." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Ad
-
[isim]
Ad
- ŞİME
- ...
- LİMA
- ...
- EDİM
-
-
[isim]
Yapılmış, gerçekleşmiş iş, amel, fiil
- "Günlük yaşamımıza şöyle bir baksak, her edimimizin altında umutluluk bulunmadığını görürüz." (Melih Cevdet Anday)
-
İnsan davranışı
-
Alacaklının isteyebileceği ve borçlunun yapmak zorunda olduğu davranış, ivaz
-
Belirli bir durumla karşılaştığı zaman kişinin yapabildiği davranış
-
[isim]
Yapılmış, gerçekleşmiş iş, amel, fiil