İçinde ili olan 5 harfli 22 kelime var. İçerisinde İLİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ili olan kelimeler listesine ya da Sonu ili ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
L İ İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İL
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FİİLİ
- ...
- SİLİK
-
-
[sıfat]
Üstündeki yazı veya çizgiler silinmiş, bozulmuş, aşınmış olan
- "Silik para. Silik yazı."
-
Kendini gösteremeyen, dikkati çekmeyen veya önemli ve belirli olmayan
- "İşte, bu şahsiyetin yanında ötekiler âdeta silik ve sinmiş kalıyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[sıfat]
Üstündeki yazı veya çizgiler silinmiş, bozulmuş, aşınmış olan
- KİLİZ
-
-
[isim]
Hasır otu
-
[isim]
Hasır otu
- BİLİM
-
-
[isim]
Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim
- "Benim sizden istediğim Türkçe yardım, bazı eski yazılı bilim ve tarih gibi ciddi eserleri bana okumanızdır." (Halide Edip Adıvar)
-
Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi
-
Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci
-
[isim]
Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim
- PLİLİ
- ...
- MİLİM
-
-
[isim]
Milimetre
-
[zarf]
En küçük veya en az miktarda
-
[isim]
Milimetre
- KİLİT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti
- "Sonunda kapının kilidi göz yaşlarıma dayanamadı." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "O gün her tarafı kilit kürek altına aldı." (Ömer Seyfettin)
- "... evime kilit kürek ol diye onun sırtını okşar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan yarım halka
-
Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık
-
[isim]
Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti
- SİLİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kum, çakmak taşı, kuvars vb. silisyumun oksijenli birleşimleri
-
[isim]
Kum, çakmak taşı, kuvars vb. silisyumun oksijenli birleşimleri
- BİLİR
-
-
[sıfat]
"Anlar, sayar, yapar" anlamları ile adlarla birleşerek birleşik sıfat kuran bir söz
- "İşbilir."
-
[sıfat]
"Anlar, sayar, yapar" anlamları ile adlarla birleşerek birleşik sıfat kuran bir söz
- DİLİM
-
-
[isim]
Bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça
- "Biraz çay, birkaç dilim tereyağlı ekmek." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Radyatör parçalarından her biri
-
Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir eserin aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı, epizot
-
[isim]
Bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça
- SİLİŞ
-
-
[isim]
Silme işi veya biçimi
-
[isim]
Silme işi veya biçimi
- BİLİŞ
-
-
[isim]
Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf
- "Eyfel'in büyük bir kule olduğunu bilmek cinsinden bir biliş..." (Memduh Şevket Esendal)
- "Hiç kimse bu kara yağız garip yiğide biliş çıkmadı." (Kemal Tahir)
-
Bildik, tanıdık, dost
-
[isim]
Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf
- DİLİŞ
-
-
[isim]
Dilme işi veya biçimi
-
[isim]
Dilme işi veya biçimi
- KİLİM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Döşeme, divan gibi yerlere serilen, genellikle desenli, havsız, kalın, kıl veya yün dokuma
- "Dikmen Yıldızı'nın gözleri yerdeki kırmızı sarı çubuklu kilime takıldı." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Döşeme, divan gibi yerlere serilen, genellikle desenli, havsız, kalın, kıl veya yün dokuma
- MİLİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Savaş sırasında orduya yardımcı olarak toplanan silahlı halk gücü
-
Bazı ülkelerde yardımcı güvenlik gücü
- "Şehirde fenalık olmasın diye yerli İslamlardan milis teşkil ediyorlar." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Savaş sırasında orduya yardımcı olarak toplanan silahlı halk gücü
- ŞİLİN
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Avusturya para birimi
-
İngiliz sömürgelerinde ve başka bazı ülkelerde para birimi
-
İngiliz lirasının yirmide biri olan para
-
[isim]
Avusturya para birimi
- EKİLİ
-
-
[sıfat]
Ekilmiş olan, mezru
- "Ekili tarla."
-
[sıfat]
Ekilmiş olan, mezru
- AFİLİ
-
-
[sıfat]
Gösterişli, çalımlı
-
[sıfat]
Gösterişli, çalımlı
- PİLİÇ
-
-
[isim]
Tavuğun küçüğü, erginleşmemiş tavuk veya horoz
-
Genç, güzel ve alımlı kız veya kadın
-
[isim]
Tavuğun küçüğü, erginleşmemiş tavuk veya horoz
- FİLİZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yeni sürmüş körpe ve küçük dal veya yaprak, sürgün
- "Yeşil çeltik filizleri bir parmak uzunluktaydı." (Yahya Kemal)
- "O sene ise buğday ekmişler, tam filiz verecekken Sakarya taşmış, yirmi gün çekilmemişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Yeni sürmüş körpe ve küçük dal veya yaprak, sürgün