İçinde iki olan 6 harfli 19 kelime var. İçerisinde İKİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında iki olan kelimeler listesine ya da Sonu iki ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K İ İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
İKİ
2 Harfli Kelimeler
Kİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LİKİDE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
"Alacak ve verecekleri hesaplayarak sonucu belirtmek" anlamındaki likide etmek teriminde geçer
-
[sıfat]
"Alacak ve verecekleri hesaplayarak sonucu belirtmek" anlamındaki likide etmek teriminde geçer
- İKİNCİ
-
-
[sıfat]
İki sayısının sıra sıfatı
- "Yanlış tutumu yüzünden ikinci plana düştü."
-
Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen
- "Tevfik'in alçak gönüllü, hep ikinci planda kalma olgunluğundaki pişekârlığı Dümbüllü'ye sanatını en iyi değerlendirme olanağını sağlardı." (Haldun Taner)
-
Değer ve kalitece birinciden sonra gelen
- "Evde pişirip yedikleri çikolatanın kalitesi ikinci idi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yeni, bir başka
-
[isim]
Birinciden sonra gelen kimse veya nesne
- "İhtiyarın iki çocuğundan birini öldürdüler... İkincisini de öldürmeye kalktılar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
İki sayısının sıra sıfatı
- DİKİCİ
-
-
[isim]
Tarımla uğraşan kimse, çiftçi
-
Sökük ayakkabıları onaran kimse
-
Yeni yapılan ayakkabıların dikiş işini yapan kimse
-
Dikişçi
-
[isim]
Tarımla uğraşan kimse, çiftçi
- DİKİLİ
-
-
[sıfat]
Dikilmiş olan
-
[sıfat]
Dikilmiş olan
- İKİNDİ
-
-
[isim]
Öğle ile akşam arasındaki zaman dilimi
- "Akhisar'dan trene bindiğim zaman saat ikindi suları idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İkindi ezanı
-
İkindi namazı
- "İkindiyi kıldım."
-
[isim]
Öğle ile akşam arasındaki zaman dilimi
- İKİZCE
- ...
- HAKİKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gerçek
- "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." (Atatürk)
-
Niteliği değişmemiş, aslına uygun olan, gerçek olan
- "Hakiki Türk tütünü."
-
[sıfat]
Gerçek
- BİKİNİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Deniz, göl, havuz vb. yerlere girerken veya güneşlenirken giyilen, iki parçadan oluşan kadın giysisi
-
[isim]
Deniz, göl, havuz vb. yerlere girerken veya güneşlenirken giyilen, iki parçadan oluşan kadın giysisi
- FRİKİK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Serbest vuruş
-
Giysinin kazara açılmasıyla göğüs veya bacağın görünmesi
-
[isim]
Serbest vuruş
- İKİLEM
-
-
[isim]
İki önermesi bulunan ve her iki önermenin vargısı olan tasım, kıyasımukassem, dilemma
-
İnsanı istenmeyen seçeneklerden birini, çoğunlukla iki seçenekten birini izlemeye zorlayan tartışma, sorun veya usa vurma durumu
-
[isim]
İki önermesi bulunan ve her iki önermenin vargısı olan tasım, kıyasımukassem, dilemma
- FİZİKİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Fiziksel
- "İstiyorum ki binlerce yıldızcık parlasın, göz alıcı bir fiziki hadise vuku bulsun!" (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Fiziksel
- İKİŞER
-
-
[sıfat]
İki sayısının üleştirme sıfatı, her defasında ikisi bir arada olan, her birine iki
- "Bu, ikişer katlı ve yan yana iki binadır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
İki sayısının üleştirme sıfatı, her defasında ikisi bir arada olan, her birine iki
- MUSİKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müzik
- "Musikisinde bir taraftan din / Bir taraftan bütün hayat akmış." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Kulağa hoş gelen sesler dizisi
- "Şiirin musikisi demek, resmin musikisi demek gibi bir şeydir." (Nurullah ataç)
-
[isim]
Müzik
- İKİLİK
-
-
[isim]
İki değişik kullanımı veya uygulaması olma durumu
-
Görüş veya düşüncede ikiye bölünmüş olma durumu, anlaşmazlık
- "Kasabanın tarihi, bir bakıma ikiliklerinin tarihiydi." (Necati Cumalı)
-
İki kuruşluk gümüş akçe
-
Birlik notanın yarı süre değerindeki nota
-
[sıfat]
İkisi bir arada, iki taneden oluşmuş, iki tane alabilen
- "İkilik cezve."
-
[isim]
İki değişik kullanımı veya uygulaması olma durumu
- MALİKİ
- ...
- DİKİNE
-
-
[zarf]
Dikey olarak, diklemesine
- "Alnı da bir enlemesine, bir dikine kırış kırış oluyordu." (Tarık Buğra)
- "Öyle fazla dikine gitmek iyi değildir hayatta." (Çetin Altan)
-
İnadına
-
[zarf]
Dikey olarak, diklemesine
- BERİKİ
-
-
[sıfat]
Beride olan
- "Beriki ev."
-
[zamir]
Beride olan şey veya kimse
- "Fakat berikiler onu işitmemiş gibi masaya oturdular." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Beride olan
- İKİTEK
-
-
[isim]
Kürek yarışlarında sancak ve iskelesinde ayrı ayrı oturaklarda ve sadece birer küreği olan tekne
-
[isim]
Kürek yarışlarında sancak ve iskelesinde ayrı ayrı oturaklarda ve sadece birer küreği olan tekne
- İKİZLİ
-
-
[sıfat]
İkizleri olan (ana)
-
İki kollu (araç)
- "İkizli şamdan."
-
Kendisinden iki anlam çıkarılabilen, ikiz anlamlı
-
[sıfat]
İkizleri olan (ana)