İçinde ika olan 7 harfli 41 kelime var. İçerisinde İKA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ika olan kelimeler listesine ya da Sonu ika ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AK, Kİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İHTİKAN
- ...
- SUİKAST
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gizlice cana kıyma ve kötülük etmeye kalkışma
- "Bir nefes alayım derken iğrenç bir suikasta uğradım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir devlet büyüğünü veya önemli bir kişiyi plan kurarak öldürme
-
[isim]
Gizlice cana kıyma ve kötülük etmeye kalkışma
- MASTİKA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Sakız rakısı
- "Elinde kesme kristal bir sürahi, kadeh boşaldıkça koşup mastika dolduruyor." (Atilla İlhan)
-
Sakız ağacından çıkarılan reçine
-
[isim]
Sakız rakısı
- İHTİKAR
- ...
- VATİKAN
- ...
- BİKARAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kararsız, tereddütlü
-
[sıfat]
Kararsız, tereddütlü
- MEDİKAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Tıbba ait, tıpla ilgili
-
İyileştiren, sağaltan
-
[sıfat]
Tıbba ait, tıpla ilgili
- MİKAMSI
-
-
[sıfat]
Mikayı andıran, mikaya benzeyen, mika gibi
-
[sıfat]
Mikayı andıran, mikaya benzeyen, mika gibi
- PRATİKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kıyı sağlık idaresi tarafından gemilere verilen giriş çıkış izni
-
[isim]
Kıyı sağlık idaresi tarafından gemilere verilen giriş çıkış izni
- İŞTİKAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yarılmış bir şeyin bir bölümünü alma
-
Türeme
-
Aynı kökten gelen kelimeleri bir arada kullanma sanatı
-
[isim]
Yarılmış bir şeyin bir bölümünü alma
- PAPRİKA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Acısı az bir çeşit kırmızıbiber
-
[isim]
Acısı az bir çeşit kırmızıbiber
- HAKİKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işin doğrusu, gerçek, asıl, esas
- "Fakat ben başka bir şey yapacağım, bir şey ki bütün hakikatleri önüme serecek." (Refik Halit Karay)
-
Gerçeklik
- "Dünyanın döndüğü bir hakikattir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Gerçekten
- "Beni oyaladı lakin hakikat adamakıllı içerlemiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bir işin doğrusu, gerçek, asıl, esas
- İNTİKAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerden başka bir yere geçme, geçiş
- "Sonra bahis yine sempati meselesine intikal etti." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Anlama, kavrama
- "Onu son gördüğümde de öyle yaptım. İntikali yerinde idi. Güldü. O da bana birkaç fıkra anlattı." (Haldun Taner)
-
Miras olarak babadan çocuğuna kalma
-
Öteleme
-
Geçişim
-
[isim]
Bir yerden başka bir yere geçme, geçiş
- NİKAHLI
- ...
- JAMAİKA
- ...
- ŞİKAYET
- ...
- PELİKAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Pelikangillerden, pembeye çalan beyaz tüylü, kanatları gri renkli, alt gagasında deriden bir kesesi olan iri kuş, kaşıkçı kuşu (Pelecanus onocrotalus)
-
[isim]
Pelikangillerden, pembeye çalan beyaz tüylü, kanatları gri renkli, alt gagasında deriden bir kesesi olan iri kuş, kaşıkçı kuşu (Pelecanus onocrotalus)
- BARİKAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yolu veya geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel
- "Kürsünün etrafında bir barikat kurmak suretiyle bu hücumların önüne geçmişler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Masaları, sıraları üst üste yığıp barikat yapmışlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir yolu veya geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel
- TEFRİKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gazete veya dergilerde çıkan, birbirini tamamlayan yazılardan oluşan dizi
- "Geçen yılki turnesini, gazetelerdeki tefrikalardan işitmeyen kalmadı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Bu biçimde yayımlanan
-
Birbirine kötülük etmeye kadar varan sürekli anlaşmazlık, ikilik
- "Türkler arasına tefrika ve nifak koymak için de hürriyet vermişti." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Gazete veya dergilerde çıkan, birbirini tamamlayan yazılardan oluşan dizi
- RADİKAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Köklü, kesin, kökten
- "Radikal hareket."
-
Köktenci
-
[sıfat]
Köklü, kesin, kökten