İçinde hak olan 8 harfli 24 kelime var. İçerisinde HAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında hak olan kelimeler listesine ya da Sonu hak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
HAK, KAH
2 Harfli Kelimeler
AH, AK, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAKŞİNAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Haktanır
-
[sıfat]
Haktanır
- HAKKIYLA
-
-
[zarf]
Gereği gibi, iyice
-
[zarf]
Gereği gibi, iyice
- TAHAKKUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gerçekleşme, yerine gelme
- "Resmen bir şey tahakkuk etmediyse de köylüler, fikirlerinde sabit kaldılar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Gerçekleşme, yerine gelme
- HAKSEVER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Doğru bildiği şeyden ayrılmayan (kimse), hakperest
-
[sıfat]
Doğru bildiği şeyden ayrılmayan (kimse), hakperest
- HAKSIZCA
-
-
[sıfat]
Hakka, adalete uymayan
- "Haksızca bir suçlama."
-
[zarf]
Hakka, adalete uymayan biçimde
- "Yanlış yere, haksızca kabaran öfkeleri yatışmıştı." (Cahit Uçuk)
-
[sıfat]
Hakka, adalete uymayan
- HAKLAŞMA
-
-
[isim]
Haklaşmak biçimi veya durumu
-
[isim]
Haklaşmak biçimi veya durumu
- MÜSTAHAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hak etmiş, hak kazanmış, layık
- "Sen bu kafayla daha beterine de müstahaksın!" (Necati Cumalı)
- "Sen bu akıbete iki defa müstahak olmuşsun çocuğum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir kimsenin layık olduğu ödül veya ceza
-
[sıfat]
Hak etmiş, hak kazanmış, layık
- HAKEMLİK
-
-
[isim]
Hakemin görevi, yargıcılık
- "Bir çayırlıkta futbol oynayan çocuklara hakemlik yaptım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Hakem olma durumu
-
[isim]
Hakemin görevi, yargıcılık
- HAKİMLİK
- ...
- MÜLHAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir bütüne katılanlar, ekler
-
Bir merkeze bağlı olan yerler
- "Ankara'nın mülhakatı."
-
[isim]
Bir bütüne katılanlar, ekler
- TAHAKKÜM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baskı, zorbalık, hükmetme
- "Sen böyle karı tahakkümü altında mı kalacaksın?" (Memduh Şevket Esendal)
- "O, işbaşına geldiği zaman etrafındakilere böyle tahakküm ederdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Baskı, zorbalık, hükmetme
- HAKTANIR
-
-
[sıfat]
Herkesin hakkını gözeten (kimse), hakşinas
-
[sıfat]
Herkesin hakkını gözeten (kimse), hakşinas
- HAKİMEVİ
- ...
- HAKLILIK
-
-
[isim]
Haklı olma durumu
-
[isim]
Haklı olma durumu
- HAKKETME
-
-
[isim]
Hakketmek işi
-
[isim]
Hakketmek işi
- HAKİMANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Bilgece
-
[zarf]
Bilgece
- BAŞHAKEM
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Yarışmayı veya oyunu yöneten hakemlerin başı, başyargıcı
-
[isim]
Yarışmayı veya oyunu yöneten hakemlerin başı, başyargıcı
- HAKANLIK
-
-
[isim]
Hakan olma durumu
-
Hakanın egemenliğindeki ülke
-
Hakanın yönetimi
-
[isim]
Hakan olma durumu
- MUHAKEME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yargılama
- "Ferit bu aralık kendi kendine muhakemeler yürütmüş..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Usa vurma
- "Daima felsefe yapmaya hazır, kurulmuş bir makineye benzeyen ukala dimağım muhakemeye başladı." (Ömer Seyfettin)
-
Bir sorunu çözmek için çıkar yol arama
- "Güldüm, şu muhakemem ne garip münasebetsizlikti." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Yargılama
- HAKLAMAK
-
-
[-i]
Bozmak, perişan etmek, yenmek
- "Ben de dördünü beşini evvel Allah haklarım." (Refik Halit Karay)
-
Kırmak, bozmak
- "Çocuk oyuncağını hakladı."
-
Yiyip bitirmek
- "Bir ekmeği tek başına hakladı."
-
[-i]
Bozmak, perişan etmek, yenmek