İçinde ha olan 6 harfli 167 kelime var. İçerisinde HA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ha olan kelimeler listesine ya da Sonu ha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HALLAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yünü, pamuğu yay veya tokmak gibi bir araçla kabartma, ditme işini yapan kimse, atımcı
-
[isim]
Yünü, pamuğu yay veya tokmak gibi bir araçla kabartma, ditme işini yapan kimse, atımcı
- HALHAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadınların ayak bileklerine taktıkları bilezik
- "Vişneçürüğü ipekliden kuş tüyü yastıklara gömülmüş, şaşılacak incelikteki ayak bileklerindeki gümüş halhallar." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Kadınların ayak bileklerine taktıkları bilezik
- HARİTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Coğrafya, tarih, dil, nüfus vb. konularla ilgili yeryüzünün veya bir parçasının, belli bir orana göre küçültülerek düzlem üzerine çizilen taslağı
- "Koca Rumeli, Edirne'si, Selanik'i, Manastır'ı, Yanya'sı, Kosova'sı, İşkodra'sı ile imparatorluk haritasından silinmişti." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Coğrafya, tarih, dil, nüfus vb. konularla ilgili yeryüzünün veya bir parçasının, belli bir orana göre küçültülerek düzlem üzerine çizilen taslağı
- AHARLI
-
-
[sıfat]
Üzerine ahar sürülmüş olan
- "Aharlı kâğıt."
-
[sıfat]
Üzerine ahar sürülmüş olan
- HANELİ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan
-
Herhangi bir sayıda hanesi olan
- "Beş haneli bir sayı."
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan
- DAHASI
-
-
[isim]
Fazlası, ilavesi
- "Dahası var fakat dahasını siz merak edip arayın, bulun." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Fazlası, ilavesi
- KARİHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşünme gücü
-
[isim]
Düşünme gücü
- HAFİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özel soruşturmalarla edindiği bilgileri ilgililere ileten kimse, dedektif
-
[isim]
Özel soruşturmalarla edindiği bilgileri ilgililere ileten kimse, dedektif
- HAZARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Barışla ilgili
-
[sıfat]
Barışla ilgili
- TURHAL
- ...
- HARİKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran
- "Türk tarihi harikalarla doludur."
-
Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel
- "Harika fikir doğrusu, kim akıl ettiyse iyi akıl etmiş." (Atilla İlhan)
-
[ünlem]
"Güzel" anlamında kullanılan bir söz
-
[sıfat]
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran
- HAYLAZ
-
-
[sıfat]
Hoşa gitmeyen davranışlarda bulunan (kimse), hayta
- "Gelene geçene dilini çıkarır, edepsiz, haylaz bir çocuktu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çalışma gücü varken çalışmayan, aylaklık eden, yaramaz
-
[sıfat]
Hoşa gitmeyen davranışlarda bulunan (kimse), hayta
- HANGAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Uçak, araba, tarım aracı vb. nesneleri barındırmaya yarar kapalı yer, sundurma
-
[isim]
Uçak, araba, tarım aracı vb. nesneleri barındırmaya yarar kapalı yer, sundurma
- HARÇLI
-
-
[sıfat]
Yapılması için harç ödenen
-
Harç ile örülmüş
- "Harçlı duvar."
-
Süslerle bezenmiş (giysi)
-
[sıfat]
Yapılması için harç ödenen
- HAVRAN
- ...
- HAVALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- "Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- "Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." (Ömer Seyfettin)
- "Posta ile beş milyon liralık bir havale gönderdim."
-
Banka, postane vb. aracılığıyla gönderilen para
- "Ay başında havaleyi postaneye yatırdım."
-
Postane, banka vb. aracılığıyla para gönderildiğinde gönderenle alacak olanın adları ve para miktarı yazılı kâğıt, havale kâğıdı, havalename
-
Gebelerde, küçük çocuklarda görülen bir çeşit çırpınmalı, bazen ateşli de olabilen hastalık
-
Bir arsayı çevirmek, kapamak için çekilen perde veya duvar
- "Bu ufacık binayı bahçe ve bostan, ahır ve selamlık gibi müştemilatından birtakım duvarlar, bölmeler, havalelerle öyle bir ayırtmış..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yüksek ve büyük bir görünüşü olma
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- HACKER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bakınız bilgisayar korsanı
-
[isim]
Bakınız bilgisayar korsanı
- İHANET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hıyanet, hainlik
- "Nerede sadakat beklersek orada ihanete uğrarız." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Evlilikte, sevgide aldatma, sadakatsizlik
-
Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme
-
[isim]
Hıyanet, hainlik
- HAYRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Beklenmedik, garip bir şeyin sebep olduğu şaşkınlık, şaşırma
- "... hayret ve teessüründen masanın yanındaki sandalyeye yığılmıştı." (Ömer Seyfettin)
- "Bunları oyuncak sanır ve niçin satmadığına hayret ederdi." (Reşat Nuri Güntekin)
- "... gerçek karşısında hayrete düşmekten kendimi alamıyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[ünlem]
Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
-
[isim]
Beklenmedik, garip bir şeyin sebep olduğu şaşkınlık, şaşırma
- HAŞEFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başçık
-
[isim]
Başçık