İçinde ha olan 5 harfli 209 kelime var. İçerisinde HA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ha olan kelimeler listesine ya da Sonu ha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AH, HA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HARBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kısa mızrak
  2. Harbi

HARİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Girilmesi yabancıya yasak olan, kutsal tutulan, korunulan yer

HALET
...
HAYIZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kadınlarda aybaşı

HASEP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kişisel özellik, nitelik

HATMİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ebegümecigillerden, bazı cinslerinin kök ve çiçekleri hekimlikte kullanılan çok yıllık otsu bir süs bitkisi, ağaçküpesi (Althaea officinalis)
    • "Ey tahta perdenin üzerinden aşan hatmi." (Orhan Veli Kanık)

HAMAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Taşıyıcı
    • "Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu." (Haldun Taner)

MUHAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş
  2. Kitabın sırt kâğıdı ile mukavvasının arasında isteka ile bastırılarak oluşturulmuş hafif çukurluk

HARIM

  1. [isim] Sebze ve meyve bahçesi
  2. Tarla ve bahçe çevresindeki çit
    • "Tarlasına harım çevirmek için dün Matarlı tepelerinde kestiği pırnal fidanı dalları harman yerinde koca bir yığın hâlinde durmakta idi." (Nabizade Nazım)

HAZIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya
    • "Ben hazırım, isterseniz gidelim."
    • "Gürültü etmeden hastayı masaya kaldırın, aletler hazır olunca bana haber verin." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Hazıra konmak istemeyen şair, yeni söyleyişler aramak zorundadır." (Orhan Veli Kanık)
    • "Hep hazırdan yiyor, içiyor, her gün Fatma Hanım'ın bin türlü bahanelerle parasını çekiyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. Belli bir işe yarayacak, kullanılacak bir duruma getirilmiş
    • "Yemek hazır, buyurun."
  3. Belirli bir biçimde yapılmış olarak satılan, alıcı bekleyen, ısmarlama karşıtı
    • "Hazır elbise. Hazır ayakkabı."
  4. [zarf] Bu fırsattan yararlanarak
    • "Hazır çıkmışken yağ ile pirinç alayım." (Reşat Nuri Güntekin)

TUHAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Acayip
    • "Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı." (Tarık Buğra)
    • "Hatta onun başına gelen şeyler de ekseriya böyle tuhaf olurmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Ömründe bu kadar tuhafına giden söz işitmemiş olduğunu söylerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Şaşılacak, garip
  3. Güldürücü
    • "Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Gülünç
    • "Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun."
  5. Anlaşılmaz
    • "Tuhaf çocuk, günü gününe uymuyor."
  6. [ünlem] Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
    • "Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor." (Ahmet Haşim)

HATIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düşünme, akılda tutma, hafıza, zihin, akıl, yâd
    • "Benim Orhan isminde bir tanıdığım olmadığından, başka bir nam altında bir nankörü hatır eylemiş olsan bile..." (Peyami Safa)
    • "Önce karşılıklı hatır sormakla başlayan konuşmaların ardından, tarlaların durumuna geçti." (Necati Cumalı)
    • "Yemin, her hatır ve hayale gelmez cümlelerin ucunda bir kurdele, bir fiyonk gibi açılıveriyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Ben nergisi sevmiyorum. Sırf Bahar'ın hatırı için bir kerelik aldım." (Haldun Taner)
  2. Gönül, kalp
    • "Sakın hatırını kıracak bir şey söyleme."
    • "İnanınız ki müdürün güzel hatırı için işime başladım." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Sabit Bey Ağabey mahalle tulumbacıları arasında en hatırı sayılır adamlardandır." (Haldun Taner)
  3. Birine karşı duyulan saygı, sevgi
    • "Hatırınız için bu işi yaptım."
  4. Durum, keyif, hâl
    • "Hatırını sormak."

HATTA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [bağlaç] Bile, hem de
  2. [zarf] Üstelik, ayrıca
    • "Dördü de buna inanmak istiyor hatta için için inanıyorlardı." (Tarık Buğra)

İPHAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Belirsizlik, kapalılık
  2. Kapalılık

HABBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tahıl tanesi, evin
    • "Arkadaşım İrfan'ın habbeyi nasıl kubbe yaptığını çok iyi bilirim." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Su kabarcığı
  3. Orta oyunundaki tiplerin "yemek yeme" anlamında kullandığı söz

HALAY

  1. [isim] Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde genellikle davul ve zurna eşliğinde toplu olarak oynanan bir halk oyunu
    • "Davullar dövüldü, zurnalar halay havaları üfürdü, düğün dernek kutlandı." (Nezihe Araz)
    • "Erkekler dışarıda halay çekip tabanca atarken kadınlar Zekiye'yi getirip ortaya oturttular." (Lâtife Tekin)

HANDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Gülme, gülüş

HAVAS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nitelikler, özellikler
  2. Kendilerini halktan ayrı ve üstün sayan, kendilerinde bir çeşit ayrıcalık gören kimseler, avam karşıtı

HAYCI
...
HAZIM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sindirim
  2. Benimseme, kabul etme

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü