İçinde ha olan 5 harfli 209 kelime var. İçerisinde HA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ha olan kelimeler listesine ya da Sonu ha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HARBİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ateşli silahların içini temizlemekte kullanılan çubuk, harbe
- "Haydi biraz harbi bas bakalım." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Doğru, hilesiz, temiz, mert
- "Camiada onu pek ciddiye almazlar ama ben severim, harbi kızdır." (Ahmet Ümit)
-
[isim]
Ateşli silahların içini temizlemekte kullanılan çubuk, harbe
- HAHAM
-
Kelime Kökeni : İbranice
-
[isim]
Yahudi din adamı
-
[isim]
Yahudi din adamı
- HARİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Girilmesi yabancıya yasak olan, kutsal tutulan, korunulan yer
-
[isim]
Girilmesi yabancıya yasak olan, kutsal tutulan, korunulan yer
- HASAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir olayın yol açtığı kırılma, dökülme, yıkılma gibi zarar
- "Yağmur yollarda hasara yol açtı. Deprem çok hasar yaptı."
- "Bir lokomotifle iki vagon hasara uğramışlar." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Herhangi bir olayın yol açtığı kırılma, dökülme, yıkılma gibi zarar
- HAYFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
"Eyvah, yazık, heyhat" anlamlarında kullanılan bir söz
-
[ünlem]
"Eyvah, yazık, heyhat" anlamlarında kullanılan bir söz
- İZHAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belirtme, gösterme, açığa vurma
- "Ayrılırken tekrar görüşmek arzusunu kuvvetle izhar ettiler." (Peyami Safa)
-
[isim]
Belirtme, gösterme, açığa vurma
- HATİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir topluluk karşısında etkili, açık, düzgün konuşarak düşüncesini anlatmada, duygusunu aşılamada yetenekli kimse, konuşmacı
- "Bu genç doktor, birçok meslektaşları gibi biraz da hatipti." (Ömer Seyfettin)
-
Cuma ve bayram namazından önce camilerde hutbe okuyan kimse
-
[isim]
Bir topluluk karşısında etkili, açık, düzgün konuşarak düşüncesini anlatmada, duygusunu aşılamada yetenekli kimse, konuşmacı
- HAMSE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Divan edebiyatında beş mesnevinin bir araya gelmesinden oluşan eser
-
[isim]
Divan edebiyatında beş mesnevinin bir araya gelmesinden oluşan eser
- İTHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Suçlama, suçlu görme
- "Bu nutku, bu ithamları duyunca nokta memuru isyan eder." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ortada Nihat Efendi'yi itham edecek hemen hemen hiçbir delil yok." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Suçlama, suçlu görme
- HALUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Temiz huylu, iyi ahlaklı
- "Ahmet Naci, ağırbaşlı, çalışkan ve haluk bir gençti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Temiz huylu, iyi ahlaklı
- KARHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ülser
-
[isim]
Ülser
- NAHAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Haksız, gereksiz
- "Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Haksız, gereksiz
- HALAY
-
-
[isim]
Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde genellikle davul ve zurna eşliğinde toplu olarak oynanan bir halk oyunu
- "Davullar dövüldü, zurnalar halay havaları üfürdü, düğün dernek kutlandı." (Nezihe Araz)
- "Erkekler dışarıda halay çekip tabanca atarken kadınlar Zekiye'yi getirip ortaya oturttular." (Lâtife Tekin)
-
[isim]
Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde genellikle davul ve zurna eşliğinde toplu olarak oynanan bir halk oyunu
- AHALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak özellik bulunmayan kişilerden oluşan topluluk
- "Mevsim daha Boğaz'ın bütün ahalisini toplayamamıştır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir yerde toplanan kalabalık, halk
- "Ahaliden kimsenin kendisini tanımaması için bir siyah mantoya bürünmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak özellik bulunmayan kişilerden oluşan topluluk
- HAMUT
-
-
[isim]
Araba koşumunda atların boyunlarına geçirilen ağaç veya üstüne meşin geçirilmiş çember
-
[isim]
Araba koşumunda atların boyunlarına geçirilen ağaç veya üstüne meşin geçirilmiş çember
- İPHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belirsizlik, kapalılık
-
Kapalılık
-
[isim]
Belirsizlik, kapalılık
- HAŞAT
-
-
[sıfat]
Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü
-
Yorgun, bitkin
-
[sıfat]
Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü
- EŞHAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kişiler, şahıslar
- "Memleket'in Rahmi Bey gibi eşhasa şiddetle ihtiyacı vardır." (Tarık Buğra)
-
Bir olayda veya edebî bir eserde yer alan kişiler
-
[isim]
Kişiler, şahıslar
- HAREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, selamlık karşıtı
- "Harem, ihtiyar hatunların bembeyaz patiska sedirli küçük köşe odalarında kalmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bu bölümde oturan kadınların hepsi
-
Karı, eş
- "... gelen doktormuş, bizim doktor Hüsnü Bey... Haremim hastalanmış da." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, selamlık karşıtı
- HAVUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton vb. şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer
- "Asıl binanın iki yanındaki kuru havuzlara ve havuzların hemen yanı başındaki kameriyelere doğru daha seyrek, daha bol çiçekli bitkiler yayılıyor." (Atilla İlhan)
-
Kum, asit vb. konulan çukur yer
- "Kum havuzu."
-
Büyük gemilerin onarılmak için çekildikleri yer
-
Bir amaç güdülerek farklı kaynaklardan gelen paranın ilgililere daha sonra paylaştırılmak üzere toplandığı belirli bir yer
-
[isim]
Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton vb. şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer