İçinde ha olan 4 harfli 46 kelime var. İçerisinde HA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ha olan kelimeler listesine ya da Sonu ha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAMT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı'ya şükretme
-
[isim]
Tanrı'ya şükretme
- HARP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savaş
- "Birinci Dünya Harbi'nde de başıma gelmeyen kalmadı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Savaş
- REHA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kurtuluş, kurtulma
-
[isim]
Kurtuluş, kurtulma
- CHAT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bakınız sanal sohbet
-
[isim]
Bakınız sanal sohbet
- DEHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek düzey, dâhilik
- "Hepimiz Mustafa Kemal'in askerlik dehasına inanırdık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dâhi
- "Dehalar muvaffak olmak için zamanlarını ve şartlarını unutamazlar." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek düzey, dâhilik
- HADİ
-
-
[ünlem]
Haydi
-
[ünlem]
Haydi
- HAKİ
- ...
- HALT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
- "Biz erkekler de öyle haltlar ederiz ki kadınlar ne yapsalar haklıdırlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Şu kendisine üç saniye gibi gelen bir saat on beş dakika zarfında ne halt karıştırmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "On beş yaşında bu haltları yerse yirmi yaşına geldiği zaman ne yapacak?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma
-
Uygun olmayan, beğenilmeyen şey
- "Zehri şurupla, daha bilmem ne haltla karıştırıp yudum yudum içmek, pis şey, iğrenç şey." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
- HARF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dildeki bir sesi gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlerden her biri
- "Türk alfabesinde yirmi dokuz harf vardır."
-
[isim]
Dildeki bir sesi gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlerden her biri
- DAHA
-
-
[zarf]
Şimdiye kadar, henüz
- "Daha kimse gelmemiş. Daha bir saat olmadı."
- "Tertemiz, sıcacık bir oda. Daha iyisi can sağlığı." (Atilla İlhan)
- "Daha da önemlisi sıkılganlığını unutturacaktı ona." (Necati Cumalı)
-
Var olana, elde bulunana ek olarak, olana katarak
- "Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım." (Peyami Safa)
-
Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla birlikte sözü edilen konuda en önemli durumu belirtmek için kullanılan bir söz
- "Daha kötüsü treni de kaçırdık."
-
Bundan başka, bunun dışında
- "Daha çiçekleri de sulayacağım." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Şimdiye kadar, henüz
- İHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuruntuya düşürme
-
İki anlamı olan bir sözün akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanılması ve anlamı güçlendirmesi sanatı
-
[isim]
Kuruntuya düşürme
- SAHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alan
- "Futbol sahasının kenarında düşmanlarını seyrediyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Alan
- HAİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir şeyi olan, elinde bulunduran, taşıyan
- "Ehemmiyeti haiz bir mesele."
- "Haiz olduğu vasıflar bizim için uygundur."
-
[sıfat]
Bir şeyi olan, elinde bulunduran, taşıyan
- HARS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tarla sürme
-
Kültür
-
[isim]
Tarla sürme
- HART
-
-
[zarf]
Birden ve sert bir biçimde (ısırmak, yemek)
-
[zarf]
Birden ve sert bir biçimde (ısırmak, yemek)
- HAVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İçinde bulunduran, kapsayan
-
[sıfat]
İçinde bulunduran, kapsayan
- İMHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ortadan kaldırma, yok etme
-
[isim]
Ortadan kaldırma, yok etme
- HASA
-
-
[isim]
Patiska
-
[isim]
Patiska
- HALI
-
-
[isim]
Yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara gerilmek için, genellikle yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı
- "Pencerelerden Türk kadınlarının dokuduğu halılar ve seccadeler sarkıyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara gerilmek için, genellikle yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı
- YUHA
-
-
[ünlem]
Yuh
-
[ünlem]
Yuh