İçinde ha olan 4 harfli 46 kelime var. İçerisinde HA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ha olan kelimeler listesine ya da Sonu ha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AH, HA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HARÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Harcanan para, masraf
  2. Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para
    • "Tapu harcı. Mahkeme harcı."
  3. Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı
  4. Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman, kum, kireç, çimento vb. şeyleri su ile kararak yapılan karışım
    • "Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz." (Orhan Veli Kanık)
  5. Bir yemeğin yapılmasında kullanılan ve tat veren maddelerin bütünü
    • "Bu yemeğin harcı pek iyi değil."
  6. Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler
  7. Bahçıvanlıkta değişik nitelikteki toprak vb. maddelerin karıştırılmasıyla hazırlanmış toprak

HASA

  1. [isim] Patiska

YUHA

  1. [ünlem] Yuh

HARF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dildeki bir sesi gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlerden her biri
    • "Türk alfabesinde yirmi dokuz harf vardır."

HART

  1. [zarf] Birden ve sert bir biçimde (ısırmak, yemek)

HALA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Babanın kız kardeşi, bibi

HAVİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İçinde bulunduran, kapsayan

HANE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ev, konut
  2. Ev halkı
    • "Oğlan iyiydi; becerikli, yumuşak huyluydu ama hanesi kalabalıktı." (Necati Cumalı)
  3. Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri, bölük, göz
    • "Dama tahtasında altmış dört hane vardır."
  4. Basamak
  5. Klasik Türk müziğinde, peşrev vb. saz parçalarının bölümlerinden her biri
  6. Birleşik kelimelerde "bina, yapı, yer, makam" anlamlarıyla ikinci kelime olarak yer alan bir söz
    • "Balıkhane, yazıhane."

HAJE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Afrika'da yaygın kobra türü (Naja haje)

HALİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Boş, ıssız, tenha

HAİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir şeyi olan, elinde bulunduran, taşıyan
    • "Ehemmiyeti haiz bir mesele."
    • "Haiz olduğu vasıflar bizim için uygundur."

HAFİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Gizli, saklı

İHAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kuruntuya düşürme
  2. İki anlamı olan bir sözün akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanılması ve anlamı güçlendirmesi sanatı

DEHA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek düzey, dâhilik
    • "Hepimiz Mustafa Kemal'in askerlik dehasına inanırdık." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Dâhi
    • "Dehalar muvaffak olmak için zamanlarını ve şartlarını unutamazlar." (Falih Rıfkı Atay)

HAZA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bu, şu, o
  2. Etkisiz, kusursuz

PAHA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Değer, fiyat, eder
    • "Başında ağır ve paha biçilmez emsalsiz ve füsunlu bir taç gibi duruyordu." (Ömer Seyfettin)
    • "Alınıp satılan eşyalar gibi ona paha biçmek akılsızlık olurdu." (Samiha Ayverdi)
    • "Treni kaçırmak pahasına onu bekledim."

HAMİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Koruyucu
  2. [isim] Kayırıcı

HALT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
    • "Biz erkekler de öyle haltlar ederiz ki kadınlar ne yapsalar haklıdırlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Şu kendisine üç saniye gibi gelen bir saat on beş dakika zarfında ne halt karıştırmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "On beş yaşında bu haltları yerse yirmi yaşına geldiği zaman ne yapacak?" (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma
  3. Uygun olmayan, beğenilmeyen şey
    • "Zehri şurupla, daha bilmem ne haltla karıştırıp yudum yudum içmek, pis şey, iğrenç şey." (Reşat Nuri Güntekin)

ÇUHA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş
    • "Yüzü al çuha gibi kızarmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)

DAHA

  1. [zarf] Şimdiye kadar, henüz
    • "Daha kimse gelmemiş. Daha bir saat olmadı."
    • "Tertemiz, sıcacık bir oda. Daha iyisi can sağlığı." (Atilla İlhan)
    • "Daha da önemlisi sıkılganlığını unutturacaktı ona." (Necati Cumalı)
  2. Var olana, elde bulunana ek olarak, olana katarak
    • "Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım." (Peyami Safa)
  3. Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla birlikte sözü edilen konuda en önemli durumu belirtmek için kullanılan bir söz
    • "Daha kötüsü treni de kaçırdık."
  4. Bundan başka, bunun dışında
    • "Daha çiçekleri de sulayacağım." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü