İçinde fe olan 6 harfli 67 kelime var. İçerisinde FE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fe olan kelimeler listesine ya da Sonu fe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FERACE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadınların sokakta giydikleri, mantoya benzer, arkası bol, yakasız, çoğu kez eteklere kadar uzayan üst giysisi
-
Dervişlerin giydiği bol bir tür hırka
-
[isim]
Kadınların sokakta giydikleri, mantoya benzer, arkası bol, yakasız, çoğu kez eteklere kadar uzayan üst giysisi
- FERYAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Haykırış, çığlık
- "Bu, bir hayat kurtarma feryadıdır." (Burhan Felek)
- "Feryat ederek gözlerini açan Satılmış, şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
- "Pencereden kopardığım feryadı pek geç işittiler." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Oradan küçücük bir fakir çocuk gibi feryadı bastığını işitirsiniz." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Haykırış, çığlık
- FETTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Fitneli, karıştırıcı
-
Gönül ayartıcı, cilveli
- "Bunun için değil mi ki senin kadın tanıdıklarının hepsi fettandırlar." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Fitneli, karıştırıcı
- FELİKS
-
-
[isim]
Palmiye yaprağına benzeyen, park ve bahçelerde süs için kullanılan iri gövdeli bir bitki (Phoenix canariersis)
-
[isim]
Palmiye yaprağına benzeyen, park ve bahçelerde süs için kullanılan iri gövdeli bir bitki (Phoenix canariersis)
- NASFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hakkaniyet
-
[isim]
Hakkaniyet
- EFENDİ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan
- "Yeni ev, Rüstem Efendi'ye kiraya verildi." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Efendime söyleyeyim, sütlü bir mısır kebabı derken bir sivrisinek bulutudur havalanmış çeltik batağından." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse
- "Köylü memleketin efendisidir." (Atatürk)
-
Koca
- "Bizim efendi artık geceleri de eve gelmiyor." (Cahit Uçuk)
-
[ünlem]
Hizmetlilere seslenilirken kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Erkekler için kullanılan bir seslenme sözü
- "Efendi! Allahın emriyle kızını bana ver." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Görgülü, nazik, kibar
-
Eğitim görmüş kişiler için özel adlardan sonra kullanılan unvan
-
[isim]
Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan
- TEFECİ
-
-
[isim]
El altından yüksek faizle ödünç para veren kimse, faizci, murabahacı
- "Silah zoruyla elde edemediğini bir tefeci taktiğiyle pişmiş armut gibi gövdeye indirmeyi umuyordu." (Tarık Buğra)
-
[isim]
El altından yüksek faizle ödünç para veren kimse, faizci, murabahacı
- SOLFEJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Müzik ezgilerinin nota adları ile ses ve süre değerlerine uygun bir biçimde söylenmesi
-
Notaları değerlerine göre seslendirmeyi amaçlayan müzik çalışması
-
[isim]
Müzik ezgilerinin nota adları ile ses ve süre değerlerine uygun bir biçimde söylenmesi
- SAFFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Temizlik, arılık
- "Gençlerin tecrübelerle yıpranmamış bir saffet içindeki yüzlerinde yorgunluk duyulmaz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Temizlik, arılık
- SEFERİ
- ...
- LATİFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şaka
- "Hesap işleri müdürüne latife ederek durgunluğu bozmak istedi ise de söze karışan olmadı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Hiç latife götürecek hâlim yokken, kendimi tutamadım; kahkahaları atmaya başladım." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Şaka
- FEODAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Derebeylikle ilgili
- "Bütün istedikleri, amaçladıkları toplumun yarı feodal düzenini sürdürmekti." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Derebeylikle ilgili
- EFELEK
-
-
[isim]
Labada
-
[isim]
Labada
- DALFES
-
-
[isim]
Üstünde sarık bulunmayan, sarıksız fes
-
[isim]
Üstünde sarık bulunmayan, sarıksız fes
- KÜLFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıkıntı, zorluk
- "Dört defa gezdiği bu yeri tekrar görmek, artık onun için bir külfet." (Refik Halit Karay)
- "Ben en hain, en merhametsiz hücumları yapmak için bu kadar külfetlere katlanıp buralara gelmiştim." (Aka Gündüz)
-
Büyük masraf
- "Bu kadar uzun külfetlere ne lüzum var?" (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Sıkıntı, zorluk
- FEDERE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Bir federasyona bağlı olan
-
[isim]
Bir konfederasyonun üyesi
-
[sıfat]
Bir federasyona bağlı olan
- MORFEM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Biçim birimi
-
[isim]
Biçim birimi
- TARİFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fiyat gösteren çizelge
- "Gazino tarifesi."
-
Taşıtların gidiş geliş zamanlarını gösteren çizelge
- "Yıpranır ceplerinde tren tarifeleri." (Behçet Necatigil)
-
İlaç, alet vb. şeylerin nasıl kullanılacağını açıklayan kâğıt, tanıtmalık, prospektüs
- "Bir ilacın tarifesi."
-
[isim]
Fiyat gösteren çizelge
- HALİFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse
-
Hükümdar
-
Osmanlı padişahlarının kullandıkları unvanlardan biri
-
Babıali kalemlerinde kâtip
-
Çok iyi yetişmiş, eğitilmiş kimse
- "O ustalarının postunda oturan bir sanat halifesiydi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse
- İZAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görelik
-
[isim]
Görelik